Ülkenin geleceğine dair inancını iyice kaybetmiş bir arkadaşım aradı.

 

‘İlgini çekiyorsa Mardin’dan masallar saati başladı, hangi kanalı açarsan aç farketmez’ dedi, sıkıntılı bir sesle

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Mardin’den yaptığı konuşmayı dinlemeye başladım.

 

Dinledikçe sıkıntı bastı.

 

Heyecan verici, umut aşılayıcı en ufak bir şey yok.

 

Başbakan’ın (artık iyice yorulduğu ve bezdiği anlaşılıyor) arada bir tekleye tekleye anlattığı, etki yapsın diye akademisyen ambalajına sardığı ‘master plan’ı dinledikçe, her cümlede, aklıma o meşhu deyiş geldi:

 

Dön baba dönelim, hacılara gidelim.

 

Karşımızda, bir kişinin başkanlık hırsı yüzünden Kürt barıi sürecinin bizzat AKP tarafından tek taraflı olarak tepetaklak edilmesi ardından tarumar olmuş, kana ve acıya bulanmış bir Güneydoğu manzarası ile başbaşa, neresinden nasıl başlayacağını bilemeyen, sonuç alacağından hiç de emin olmayan asabi bir yönetici var.

 

Ekranda bu halet-i ruhiye gayet sarih.

 

Lafa bakılırsa, maşallah.

 

***

 

‘Vay canına’ dedirtmek için nedense ‘master’ diye sıfatlanmış planla ilgili süslemeleri not aldım:

 

‘Millet ve devlet aklını birleştireceğiz. Karar alırken tereddüt etmeyeceksiniz, sizin gücünüzün kaynağı ve bizim gücümüzün kaynağı milletin bize verdiği destektir…”

 

Devleti sivilleştirmek ve sorun değil çözüm odaklı hale getirmek için 13 yıldır neredeydiniz, Satürn’de mi?

 

”Bunların özyönetim dediği gibi feodal düzenleri değil. Bunların istediği feodal düzen. Burada kesinlikle teröristle, halk ayrılacak. Kesinlikle 90’lı yıllara dönülmesine izin vermeyiz.”

 

”13 yıl geçmiş, neden hala masal anlatıyor, neden hala Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı kabul etmiyor, şayet etmiyorsanız neden bunca yıldır Türkiye’yi oyaladığınızı anlatmıyorsunuz Sayın Davutoğlu? Çevrenizde hiç kimse size ‘Başbakanım, 90’lı yıllara çoktan döndük’ demiyor mu? Size hitaben, ‘Üçüncü kez başbakan tarafından talimat verildiği söyleniyor. ne olursa olsun yaralı ve cenazeler nakledilecek dendi. Ya Başbakan, başbakan olmaktan çıkmış insiyatif sahibi değil. Ya da hükümet, hükümet olmaktan çıkmış…” diyen HDP’li İdris Baluken’in söyledikleri birşeyleri size hatırlatıyor mu? Mesela 90’ların Tansu Çiller’ini?

 

”Terörle mücadele esnasında sosyal yaralar oluştuğunu biliyoruz. Tam bir sosyal seferberlik ilan ediyoruz. Bütün yaraları saracağız. Sur’dan Cizre’de Silopi’den çıkan vatandaşlarımızı bu zalimlerin eline bırakır mıyız?”

 

Bu işlerin muazzam bir sosyal öfkeye, acıya, nefrete dönüşeceğini neden baştan hesap etmediniz de, olan olduktan sonra, en az, dile kolay 1.5 milyon TC vatandaşının başına dünyaları yıktıktan sonra seferberlikmiş şuymuş buymuş anlatıyorsunuz? Siz oradaki vatandaşa kim zalim diye bırakın sormayı, neden bağımsız medya mensuplarının oralardan doğru düzgün haber geçmesini, gerçeğin ortaya çıkmasını engelliyorsunuz? Bakın, bugünden itibaren, şimdi de Hakkari ilinde 10 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi, orada yaşanacak benzer sosyal acılardan sonra çıkıp bu lafları bize bir daha masal gibi anlatacak mısınız?

 

”Mekanları yeniden ihya edeceğiz. Mardin’in Diyarbakır’ın tarihi dokusu gibi yeni bir yasal düzenleme içindeyiz. Bütün tarihi dokuya sahip yerlerde şehirlerimizi yeniden inşa edeceğiz. Sur’u tarihi özellikleriyle öylesine yeniden inşa edeceğiz ki bütün insanlık gelip ilham alacak. Bütün altyapılar tümüyle gözden geçirilip, yollar düzenlenecek.”

 

Tam bir ‘yapboz’ ve ‘bozyap’ garabeti… Hiçbir şüpheniz olmasın ki dünyada akıl ve izan sahibi herkes, Sur ve Cizre gibi yerlerdeki hazi manzaraya bakıp Halep ve Homs’u anımsıyor ve ‘neden?’ diye soruyor. ‘Neden AKP en azından ölümleri durduran barış sürecinin masasını devirdi?’ Bu soru, Sayın Davutoğlu, sonsuza dek, daha doğrusu siz gerçekleri anlatıncaya dek yankılanmaya devam edecek.

 

”Bunları muhatap almak bir sonuç getirmiyor. Neyi görüşeceksiniz? Nezaketten habersiz, kendi oyunlarını oynamıyorlar, iradeleri ellerinde değil, Kandil’i, paraleli, Ermeni lobisi, neyi derseniz… ”

 

”Bundan sonra muhatap milletin ta kendisidir. Elinde silah olan kimseyi muhatap almayacağız… Önce silahları bırakacaklar, görüşme ondan sonra olacak.”

 

AKP, masayı neden devirdi, Sayın Davutoğlu? Bize gerçekleri ne zaman anlatacaksınız? Bakın Bülent Bey, belki de Sadullah Bey bunları anlatmaya hazır bekliyor. Bir çuval incir berbat edildi. İnsanların eşitlik içinde, geçmişle yüzleşmiş halde yaşama hayallerinin altı dinamitlendi. Partiniz ve hükümetiniz bu süreci yönetemedi, eline yüzüne bulaştırdı, ve daha da beter hale getirdi. Neden beylik laflarla bu halkı oyalamayı seçiyorsunuz? Bu meselenin artık iyice sıkıştığını, köhnemiş yöntemlerle artık daha fazla ötelenemeyeceğini, açılan kapaktan dışarı çıkan hak ve özgürlük taleplerinin tekrar dolaba zorla, dayak ata ata tıkılamayacağını kimse görmüyor mu sanıyorsunuz?

 

***

 

Dön baba dönelim, hacılara gidelim…

 

90 senelik bir kısır döngü…

 

Hala beylik laflar, içi iyice boşalmış vaatler…

 

Sayın Davutoğlu…

 

35 yıldır bu meseleyi gözlemiş bir gazeteci olarak size sadece şunu önerebilirim:

 

O ‘master plan’ dediğiniz eylem planını bir kenarda tutun ve yarından tezi yok, Kürtlere ve farklı kimliklere o ‘yeni anayasa’ dediğiniz metinde ne gibi somut hak ve özgürlükler tanıyacağınızı, ne düşündüğünüzü anlatın ki, komisyonun çalışması biraz olsun anlam kazansın.

 

‘Silahları bıraksınlar, sonra…’ laflarından vazgeçin. Yapmanız gereken şey, gerçek anlamda demokratik bir anayasaya tam gaz yönelmek, ve genel affın zeminini hazırlamaktır. Siz bunu yaptıkça, ‘silah kullanan’ tarafı reformla silahsızlandıracak, elinden tüm silahlarını alacaksınız.

 

Yarından tezi yok, ilk adım olarak, karşılıklı bir ateşkes ilanı için elinizdeki tüm mekanizmaları devreye sokun. Anlayın ki normalizasyon şarttır.

 

‘Muhatap millettir’ gibi afaki deyişleri bırakın. En az 5.5 milyon seçmenin teveccühünü kazanmış olan, Meclis’te üçüncü konumdaki partinin temsil yeteneğini hiçe sayarak hiç bir yere varamayacağınızı, bunun oyalamadan, işleri iyice sarpa sarmadan başka bir şey olmadığını artık anlayın.

 

Masayı devirdikten sonra başınıza sardığınız tüm karanlık güçlerin, kötülük odaklarının bir an önce devredışı kalması için çaba sarfedin. Yoksa sizin de başınıza çorap örülecektir, artık bunu da görün.

 

HABERDAR/ YAVUZ BAYDAR