24 ekimde “Erdoğan’ın Van’daki yolsuzluk iddialarından haberi var mı” başlıklı bir yazı yazıp Van’daki bazı yolsuzluk iddialarını gündeme getirmiştim. Twitter’da leylek yuvası konularında bile açıklama yapan Van Valisi 15 gün boyunca bir açıklama yapmadı.


15 gün sonra bir yerel gazeteye demeç vermiş. İftira attığımı iddia edip beni ahlaksızlıkla suçlamış.
Ancak vali yazımda örneklerini verdiğim ihalelerle ilgili açıklama yapacağına demagoji yapıp milletin gözünü boyamaya kalkmış.

O yazımı şu linkten okuyabilirsiniz: http://www.taraf.com.tr/emre-uslu/makale-erdogan-in-van-daki-yolsuzluk-iddialarindan.htm

Yazımda dile getirdiğim ihalelerden hiç biri deprem dönemi ile ilgili olmadığı hâlde Vali Bey, “deprem döneminde zaman dar bu nedenle zaman alacağından AFAD’ın verdiği yetkilere göre yaptıklarını” söylemiş.

Vali’nin yolsuzluk iddialarını AFAD kılıfı altında örtmeye kalkacağını beklediğim için yazdığım ihale örneklerinin tamamını depremden önceki dönemden seçtim. •Yani vali deprem yıkıntılarının altına kaçarak, AFAD’a sığınarak, uyanıklık yapmaya çalışıyor ama bu yöntemle çocukları bile kandıramaz.•

Madde madde gidelim:


1)
Ben “İhaleler pazarlık usulü veya davetiye ile belli istekliler arasında yapılıyor. Fiyatlar genelde piyasa araştırması denen muhammen bedel tesbitlerinin bedellerine yakın veriliyor” yazmıştım.

Van valisi şöyle cevap vermiş: “İhalelere 30-40 teklifle girdik, Muhammen bedel ifadesi doğru değil. Bunları söyleyenlerin kendi iddiaları doğruysa gelip muhammen bedelin altında fiyat verselerdi.”

Van halkı dürüst doğruyu söyleyen yöneticiyi sever. Oysa bu vali doğruyu söylemiyor. İşte size iddiamı ispatlayan bir örnek: Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü Muhtelif Şantiyelerinde bir yıl süreyle hizmet alımı. İhale Kayıt Numarası: 2011/151697; muhammen bedel: 7.259.268,22 TL; ihale bedeli: 7.199.820,00 TL; ihaleye sadece bir firma katılmış ve o firma almış. İhalenin onay tarihi: 30 Eylül 2011 yani depremden önce.

Görüldüğü gibi, tam da iddiadaki gibi 7 milyon 250 bin TL’lik bir ihaleye sadece bir firma katılmış. Bu firma sadece 50 bin TL’lik indirim yapmış ve ihaleyi almış. Normalde bir ihaleye tek bir firma giriyorsa rekabeti sağlamak bakımından o ihale iptal edilir ama iptal edilmek bir yana bu ihaleyi alan firma Kara Yolları’na abone olmuş. İhalelerin büyük çoğunluğu bu firmaya vermiş.

Vali Bey yanlış bilgilerle insanları yanıltacağına bir firma tek başına ihaleye girip neredeyse hiç indirim yapmadan muhammen bedel üzerinden nasıl ihale alıyor? Bunu anlatsın. Van halkına ve Türkiye’ye yalan söylemeye kalkmasın. Van’da yapılmış buna benzer, bir iki katılımcıyla yapılmış, onlarca “ihale” örneği sıralayabilirim ama Vali’nin doğru söylemediğini ortaya çıkarmak için tek bir örnek yeter sanırım.


2)
Daha önceki yazımda da dile getirmiştim. Sıfır km. fiyatı 50 bin TL olan iki binek aracı için 300 günlük kira bedeli 132 bin TL nasıl oluyor Vali Bey? (İstanbul’da bile en hor kullanılan bir binek aracın yıllık kira bedeli, 15 bin TL ile 24 bin TL arasında değişiyor oysa Van’da 70 bin TL civarına kiralamışlar.)


3)
Sıfır km. bir traktörün alış fiyatı 50 bin TL iken iki traktörün bir yıllık kirası 124 bin TL nasıl oluyor?


4)
Sıfır km. bir arozözün alış fiyatı 80 bin TL olan altı arozözün bir yıllık kirası 600 bin TL nasıl oluyor Vali Bey?

Bunları sormak ahlaksızlık değil, soruşturmamaktır ahlaksızlık… Vali Bey bir zahmet ahlak dersi vereceğine bunları açıklayın.

•“İhalelere 30-40 teklifle giriyoruz” demişti. Ben iddialarımı örnekleriyle açıkladım. Şimdi Vali Bey’den bir örnek istiyorum. Vali Bey sadece bir örnekle bize 30-40 teklifle girilmiş bir ihale göstersin ben en fazla üç teklifle girilmiş 50 ihale örneği göstereceğim. Bu ihalelerin çoğunu aynı firmalar toplamış. Bu nasıl oluyor?•


5)
Vali Bey “bazı yöneticilerin araçlarını devlete kiraladığı iddiaları var. Kimmiş o yönetici? Orada yazacak” diye esmiş gürlemiş.

Üslûbunu bakılırsa beni yerel gazetecilerle karıştırdı sanırım Vali. Ben ihbarcı değil, köşe yazarıyım. Araştırıp bulmak senin görevin ey Vali. Önce araştır, araştırıp bulamazsan resmî bir açıklama yap beni yalanla, hatta mahkemeye ver. Sonra o açıklamalarını nasıl çürütüp yüzünü kızartacağımı görürsün.


6)
Yazımda 100 yerel gazeteciye TOKİ’nin yaptığı deprem konutlarından verileceğini yazıp şunu sorumuştum. “Gazeteciler konutları uygun fiyatlara alacaklar. Yani ücretsiz bir konut dağıtımı yok. Ancak hangi gazeteciler uygun fiyatlarla konut alacak? Bunların yerel idarecilere yakınlığı veya uzaklığı konut almalarında bir kriter olarak kullanılacak mı?

Vali’de yerel gazetecilere uygun fiyatlara konut dağıtılacağını kabul ediyor. •Bu gazetecilik etiği açısından tartışmalı bir konu olsa da Vanlı gazetecilere bedelini ödemek koşuluyla konut verilmesine o gazetecilerin içinde bulunduğu ekonomik koşulları gözönünde bulundurarak ben de itiraz etmiyorum. Hatta gazetecilerin ev sahibi olması en fazla beni sevindirir.•

Gazetecilere verilecek konutların veriliş biçimiyle hiç ilgili değilim. Benim sorum çok net: Hangi kritere göre belirliyorsunuz konut vereceğiniz gazetecileri?

Bir yandan gazetecilere konut sözü verilirken bir yandan da Anadolu Basın-Yayın Birliği Van Şube’sinin 15 üyesi için konut talep ettiği dilekçesine ret cevabı verdiniz. Hangi kritere göre hayır cevabı verdiniz? Bu birliğin başkanı Bişar Ulutaş’ın son dönemlerde Vali’ye karşı takındığı eleştirel tutum etkili oldu mu bu ret cevabında?

7) Daha da önemli soru şu: Anadolu Basın-Yayın Birliği Van Şube Başkanı Bişar Ulutaş’ın “Ey Vali” başlıklı yazısını ben gündeme getirdikten sonra gazete sahiplerine baskı yapıp siteden kaldırttınız mı? O yazı siteden nasıl uçtu? Ben yazana kadar randevu dahi vermediğiniz o gazetenin patronu ile neden alelacele görüştünüz? Ne değişti? O yazının siteden kaldırılması karşılığında mı o gazetenin patronu ile görüştünüz?

“Ey Vali” başlıklı yazıyı bireysel internet sitem euslu.com’dan yayınlıyorum. Gücü yeten o yazıyı buradan kaldırtsın…•
[email protected]

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...