AKP’nin trol yazarları son dönemde Cemaatin darbe yapacağı yaygarasını yaymaya başladı.

Baştan tutumumu söyleyeyim, darbeyi kim kime karşı yaparsa yapsın, babam da yapsa, karşıyım. Umarım kader beni bir darbe karşıtı olarak milletin gönlünde hırsızlıktan sabıkalı bu AKP’lileri savunmak zorunda bırakmaz.

Anayasa’ya uymayan ve bunu açıkça ilan eden bir lider var, kanun kural hak getire, mahkemeler çalışmıyor, Anayasa Mahkemesi bile insanlara ayrıcalıklı davranıyor, Mehmet Baransu’nun başvurusunu 10 ayda gündeme almayan mahkeme, Can Dündar’ın başvurusunu kısa süre içinde gündeme alabiliyor, ortada Anayasanın ve demokrasinin temel kuralı Yasama Yürütme Yargı ayrımı kalmamış, hukuk kalmamış, böylesi bir iktidar zaten darbe iktidarıdır. Dolayısıyla buna karşı yapılacak her türlü mücadele meşrudur diye düşünenler olabilir.

Ben böyle düşünmüyorum. Evet yukarıda sayılan tüm gerekçelerle AKP fiilen bir darbe hükümetidir. Bu yüzden de ben darbecilere karşı çıktığım için onlarla da mücadele ediyorum. Ancak fiilen bir darbe hükümeti işlevi gören, hukuk, kural, Anayasa tanımaz bir iktidarı devirmek için bir başka darbe girişimini destekleyemeyiz. Darbecilere darbe yapmak kaosu daha da derinleştirir. AKP’nin fiilen gayrimeşru iktidar uygulamalarını başka bir gayrimeşru uygulamayla kaldıramayız. Nasıl ki AKP’nin gayri meşruluğuna karşı çıkıyorsak, başka gayrimeşruluklara da karşı çıkmak zorundayız.

Peki Türkiye’de darbe tehlikesi var mı?

Maalesef bu soruya gönül rahatlığıyla hayır Türkiye’de darbe olmaz diyemeyiz. Türkiye dünya sisteminde Ortadoğu’nun istikrar adalarından biri olarak kodlanmıştır. Bu yüzden Türkiye’nin dünya sistemindeki bu kodu değişmeye başlarsa dünya buna izin vermez. 1980 öncesinde Türkiye, tıpkı bugünler gibi istikrarsızlaşmış, dünya sisteminden kayıp gitme tehlikesi belirmişti. Darbe oldu, dünya sistemi açısından taşlar yeniden yerine oturtuldu. Bunu darbeyi onayladığım için söylemiyorum. Darbenin neden yapıldığını göstermek için analitik bir çerçeve koyuyorum.

Darbelerin sebepleri açısından Türkiye ve Mısır bu açıdan birbirine benzer. Mısır ve Türkiye’deki darbelerin tarihine bakacak olursanız bu türden benzerlikler görürsünüz.

Maalesef AKP ve bilhassa Erdoğan’ın uygulamaları ile artık Türkiye’nin dünya sistemi içinde bir istikrar adası olduğunu söylemek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Dünya Türkiye’ye YPG’yi bombalama derken Türkiye inadına bombalıyor. Dünya Türkiye’ye IŞİD/El Kadide gibi cihatçılara silah gönderme derken de bunun aksini yaptı Türkiye. En azından dünya böyle düşünüyor. Dünya Türkiye’ye basın özgürlüğüne dikkat et, diktatörlük kurma dediği halde Türkiye bunu umursamıyor.

Erdoğan sanıyor ki dünya ile Türkiye’nin stratejik konumu üzerinden at pazarlığı yaparım ve dünya benimle çalışmaya mecbur. Dünya sisteminde Batılıların stratejik gerekçelerle diktatörlüklerle çalıştığı doğrudur. Ancak Türkiye’nin stratejik konumu ülkenin “istikrar adası” olmasından kaynaklanan bir konum. Eğer Türkiye istikrar adası olmaktan çıkmaya başlarsa ki son üç aydır ülkede istikrar filan yok, dolayısıyla dünya sistemi bu istikrarı geri getirecek bir yöntem arar.

Dünya sistemi içinde Gladio’nun Avrupa üssü olarak bilinen İtalya’da Bilal Erdoğan’a soruşturma açılması sıradan prosedürel bir tesadüf müdür? Yoksa Erdoğan’a “dünya siteminin dışına çıkarsan o kadar paran pulun, malın mülkün de olsa bu sistemin içinde yaşayamazsın” mesajı mı verilmek istenmiştir?

Dünya hiç bir zaman, Türkiye’nin durumu konusunda Cemaat ile çalışmaz. Zira Cemaat ile çalışmanın yeni istikrarsızlıklara yol açacağını bilir. Çünkü Cemaatin toplum nezdinde bir karşılığı yoktur. Dünya açısından cemaat bir renk olarak kabul görülebilecek bir yapı. Birlikte iş yapılacak bir yapı değil. Dolayısıyla “Cemaat darbe yapacak” sözü baştan aşağı havuzun uydurması.

Peki havuz bunu neden uyduruyor?

Havuz Türkiye’nin istikrarsızlaştığını, istikrarsızlıkların sonucunun darbeye yol açacağını biliyor. Bunu önlemenin yolu olarak TSK’nın ameliyat edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Eğer TSK’yı istedikleri gibi ameliyat ederlerse, Türkiye’de istikrar bozulsa bile dünyanın kendilerine mecbur olacağını düşünüyorlar. Bunun için de önümüzdeki yaz ayında TSK’da yapacakları operasyonun altyapısını hazırlıyorlar…

Ülke hızla istikrarsızlığa doğru sürüklenirken, Erdoğan ve AKP istikrarsızlığı önleyip, demokratik ve reformcu politikasına yeniden dönse bu ülkede asla darbe olmaz. Tüm dünya yeniden Erdoğan’ın arkasında kenetlenir. Ancak demokrasi ve reform Erdoğan’ın hakimiyet alanını daraltıp “düşman” ilan ettiği toplumsal kesimlere daha rahat hareket etme olanağı sağlıyor. O da bu hareket alanının iktidarının sonunu getireceğini düşünüyor.

Yani Erdoğan demokratik yollarla mücadele eden parti ve yapıların önünü keseyim iktidarda kalma sürecimi uzatayım diye düşünürken ülkeyi istikrarsızlığa itiyor. İstikrarsızlığın Erdoğan ve AKP’nin ömrünü kısaltacağını bildiği için de bir an önce TSK içinde operasyon yapmak istiyor. Böylece kurtaracağını düşünüyor.

Erdoğan ülkeyi istikrarsızlaştırarak, ömrünü kısaltıyor, ömrünü uzatmak için yeni hamleler yapıyor o hamleler ise ülkeyi daha da istikrarsızlaştırıyor, bu bir tür zamana karşı yarış gibi.

Özetle Türkiye’de darbe olursa bunun en büyük müsebbibi Erdoğan ve AKP’nin yarattığı, Türkiye ve bölge için  yarattığı istikrarsızlıktır.  Bunu bilen Ak Troller, tetikçileri, Erdoğan’ın mevcut sisteme karşı yaptığı FİİLİ DARBENİN ORTAĞI BÜROKATLAR, SAVCILAR VE HAKİMLER sanırım bunun kaygısını yaşıyor.

Emre Uslu

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...