Fiillerin menşei, İslam tarihi içerisinde kelamcıların tartışma konusu olmuştur. “İnsanın, fiillerinin yaratıcısı olduğunu” savunan Mutezile, “İnsanın, Allah’ın takdir buyurduğu fiilleri gerçekleştirmek zorunda olan bir kukla olduğunu” savunan Cebriye ve “İnsanın iradesi ile fiile temayül ettiğini ancak fiili yaratıp yaratmamanın Allah’ın iradesinde olduğunu” savunan Ehl-i Sünnet, konu ile ilgili öne çıkan görüşlerdir. Türkiye’de dindar olduğunu belirtenlerin çoğu aynı zamanda ehl-i sünnet olduğunu da ifade etmektedir. Gel gör ki; hakikatte bırak itikadda ehl-i sünnet olunmasını, toplumun çoğu müslüman dahi değil, “atalarının dini” üzerinedir. Atalarının müslüman olması nedeni ile dini de İslamdır. Anne babası başka bir din üzere olsa, büyük ihtimal büyük çoğunluğu o din üzere son nefesini verecektir. Burada amacım, ne avamı tekfirdir ne de mukallidin imanının sahih olup olmadığını tartışmaktır. Avamı konu dışı bırakarak mürekkep yalamışları ele almak istiyorum.

Son yıllarda mürekkep yalamış müslümanlar arasında, Mutezile mantığının hızla yükselişte olduğunu görüyorum. Bunun sonucu olarak, avamın yanında, dini ilimleri tedris etmiş ve alim kisvesi giymişlerin de hızla materyalistleştikleri görülmektedir. Bunun en zahir göstergesi, siyaset merkezli şirke varan söylemlere verilen, daha doğrusu verilmeyen tepkidir. Her fiilin yaratıcısı Allah iken, sözüm ona ehl-i sünnet ilim adamları, fiillerin menşeini materyalistler gibi getirip sebeplere bağlıyor. Bir partinin iktidarı veya bir adamın vücudu, sözde İslam adına varoluş nedeni olarak görülüyor. İtikadlar, o parti veya o adam iktidardan giderse İslam’ın ortadan kalkacağına iman etmiş. Ve bu itikad ile, korkunun da katkısıyla bir adamın putlaştırılmasına, avamın şirke düşürülmesine, o adamın ve o partinin ahlaksızlıklarına,İslama muhalif hal ve hareketlerine, zulümlerine, geçtim sükut etmelerini fetva yazıyorlar.  Bir beşer için “Allah’ın tüm vasıflarını taşıyor” denilmesi gibi çok açık küfür olan bir anlayışa, sözüm ona ehl-i sünnet ilim adamlarının sesi dahi çıkmadı ve beşeri putlaştıran o kişi, hala el üstünde tutuluyor. Mesela, 15 Temmuz sonrası gözaltına alınan herkesin katline fetva veren, sarayın kapı kulu Nurettin Yıldız bu küfre neden sustu acaba? Sair zamanlar olsa, Kur’an ile istihzanın küfür olduğunu ve sahibini kafir yapacağını uzun uzun anlatanlar, “Bakara-Makara”ya ağızlarını açamadılar. “Makaracı” hala el üstünde ve şimdi hala o adamın danışmanı iken Menzilin, İsmailağa’nın hocalarını bu küfre sükut ettiren nedir? Mavi Marmara, Gazze’ye doğru yola çıktığında esip gürleyenler, mesela “Ya İsrail’lesin Ya Filistin’le” diyen İhsan Şenocak, o adam İsraille anlaşınca neden alelacele “şerh düşerek” o adamın İsraille anlaşmasını müdafaaya girişti? Her cuma hutbelerden “Allah adaleti emreder” ayetini okuyan, okudukları gırtlaklarından aşağı geçmeyen, Mehmet Görmez başta olmak üzere sözüm ona hocalar, bu kadar adaletsizlik karşısında neden meyyit gibiler?

Avamından ilim erbabına, yekünü “Tayyip giderse İslam yıkılır, müslümanlar yok olur” şirk bataklığında debeleniyorlar. 1400 yıl önce Peygamberi ölmüş ama hala hayatdar olan bir dinin sözüm ona tebası, gele gele Peygamberin ölmesi ile bitmeyen dini, Tayyip’in iktidardan gitmesi ile bitirecek duruma gelmiş. Hiçbir zaman güçlerinin yetmeyeceği ve Allah’ın kendisine tahsis buyurduğu “İslamı koruma” ile iştigal etmekten İslamı yaşamaya fırsat bulamıyorlar. Ebu Hanife gibi Mansur’un karşısına dikilip, gerekirse izzeti ile ölmesini bilmesi gerekenler, zıllet içerisinde, saltanatının bekası için katliamdan beri durmayan Haccacların, Yezidlerin, Mansurların sarayına fetva yetiştirme derdindeler.

Ehl-i sünnet olduğunu iddia eden Taylasanlılara bir haberim var:

Bu din, reisiniz ile kaim değildir. Haccac gibi Yezid gibi Mansur gibi reisiniz de yerle yeksan olacak ve gelecekte onlar gibi lanetle yad edilecek. Yezid’in, Mansur’un fetvacıları gibi zaman, sizleri de ademe mahkum edecek ve esameniz okunmayacak. Mutekidler ve muttakiler ise İslam ile kaim kalacak.

Mustafa Zümre’nin ardından

İki haftadır Mustafa’nın şehit oluşunun üzüntüsü ve şokundayım. Uzun süre sektörde iseniz birçok kişi ile bir şekilde tanışmış oluyorsunuz. Mustafa ile de tanışmıştım. İstanbul’da özel bir şirkette çalışıyorken, “Havelsan’da çalışıyor. Kozmik bilgilere sahip” yalanları ile açıkca hedef gösterdiler. Günlerce işkence ettiler. Sonunda şehit ettiler. Dosdoğru, tertemiz bir insan olduğuna şehadet ederim. En ahmakça yalanlarına bile inanacak bir beyinsizler ülkesi kurmak için ülkenin yetişmiş beyin gücünü katlettiler.

Mekanın cennet olsun güzel kardeşim.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...