Atın tırnaklarına çakılan demire “nal” çivisine de “mıh” denir.
Önce nalına vuralım:
Cumhuriyet tarihinin görmediği kanlı terör eylemleri oluyor, Haziran 2015’ten beri.
Adana, Mersin, Diyarbakır, Suruç, Ankara vesaire…
Devletin refleksi hiç değişmiyor.
Olay yerine ambulanslar gitmeden yayın yasağı konuyor.
İnternet ağırlaştırılıp, Twitter vs. yavaşlatılıyor ya da kesiliyor.
Derhal güvenlik zirvesi toplanıyor.
Devlet adamları ağızlarını doldura doldura terörü kınıyor, medyaları “kınama çetelesi” tutuyor.
İstihbarat zaafiyeti yok, deniyor.
Sonrasındaki gözaltılar “başarı” diye sunulup, güvenlik güçleri tebrik ediliyor.
Olay yeri ziyaret edilip karanfil bırakılıyor.
Kandil veya Suriye’deki hedefler bombalanıyor.
Gözaltına alınan şüpheliler, ortalık durulduktan sonra salıveriliyor.
“İç ve dış karanlık güçler Türkiye için ittifak etti” algısı pompalanıyor.
Hatta “örgüt kokteyli” yapılıyor.
Sabrımızı test etmeyin, en sihirli laf olarak kullanılıyor.
Hiçbir sorumlunun canı yanmıyor, kimse istifa etmiyor.
Olayları sorgulayan, otomatikman hain ilan ediliyor.
İşin acayibi, artık hiçbir skandal ülkenin üzerindeki miskinliği atmaya yetmiyor.
**
Şimdi de mıhına vuralım:
Başkent’in göbeğinde, alelade bir günün akşamında, servis aracıyla evine giden onlarca insanın havaya uçurulması, dünyanın her yerinde terördür.
Türkiye, fail olarak ‘YPG-PYD’yi açıklamış.
Buna inanmıyor olabilirsiniz.
Bu örgütler de bunu reddedebilir.
Fark etmiyor.
Sözüm, Kürt siyasal hareketi ve bileşenlerine…
Teröre terör diyeceksiniz.
“Vahşi bir eylem” demek yetmez.
Doğu’da yasal mermiyle insanların canını kaybettiği iddiasında olabilirsiniz.
Buna “devlet terörü” diye tepki veriyorsanız…
Ankara’daki katliam için de aynı tonda ses vermeniz icap eder.
“Acımasız saldırıyı kınıyorum” eksiktir.
Olay, terör gibi terördür.
Eylem ve saldırı kelimeleri kifayetsiz kalır…

Bal gibi terördür.

Kaynak: Tarık Toros – Özgür Düşünce