Ülke tam bir kaos ortamını yaşıyor.

Hergün gelen şehit ve ölüm haberleri artık bizlere hayatın tabii olayları olarak gelmeye başladı ne yazık ki.

Hergün bir kaç yerden şehit haberi, ayda bir onlarca sivilin katledildiği bir canlı bomba veya bombalama olayı yaşanıyor.

Tüm bunlar olurken halkının can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü olan devlet ise uzaktan bir seyirci olarak izliyor ve arasıra kameralar karşısına çıkıp hamasi nutuklar atıyor.

Son olarak Ankara da meydana gelen katliamda Devlet adeta çuvalladı ve o kadar suçüstü olduki bocaladılar. Bundan önceki olaylarda bir nebze olsun toparlayabilen AKP zihniyeti artık kontrolünü kaybetti ve adeta kameralar karşısında bir ceset olarak durur hale geldi.

Adı seçim hükümeti olan ama aslında Saray Hükümeti olan hükümetin , İçişleri, Adalet ve Sağlık Bakanları ilk gün kameralar karşısına geçtiler ve pişkinliklerini 80 milyon Tük halkına gösterdiler.” İstifa etmeyi düşünüyor musunuz ?” sorusuna pişkin pişkin sırıtarak karşılık veren Adalet Bakanı ve hiç oralı olmayan İçişleri Bakanı halkın acılarını ve beklentilerine karşı nasıl tavır aldıklarını ilan ettiler.

Davutoğlu daha ilk günden yaptığı basın açıklamasıyla adeta olayın

Neden ?

Nasıl olduğunu kendisini ve hükümeti savunurken ilan etti.

100 kişinin öldüğü olayda…

–güvenlik zaafiyeti yok diyerek

–tedbirleri aldık diyerek

–Suruçta ölen canlı bombanın adını da vererek yakaladık ve hukuka teslim ettik diyerek.

Bu açıklalarıyla gerçeklikten ne kadar kopuk ve olaylara ne kadar yabancı olduğunu gözler önüne serdi.

Daha sonra AKP adına açıklamalarda bulunan Ömer Çelik yaptığı açıklamasıyla Soma’da 1800’lü yıllara kadar gidip bu işin fıtratında var açıklamasıyla adeta aklımızla dalga geçen Erdoğan’ı sollamak istercesine böylesi olayların İngiltere’de ve Avrupa ülkelerinde de olduğunu söyleyerek, olayın ne kadar normal ve sıradan olduğunu kendi aklınca bizi inandırıp, 13 yıllık AKP iktidarının masumiyetine inanmamızı istedi.

Ve en bomba açıklama yine en canlı bomba açıklamaların adamı Başbakan Davutoğlu’ndan geldi.

NTV’de katıldığı programda ”Elimizde canlı bombacıların listesi var. Ama eylem yapmadan onları tutuklayamayız” diyerek adeta Türk halkıyla dalga geçti.

Aslında bu açıklaması ve daha önce yaptığı kendini patlatıp ölen Suruç bombacısı Abdurrahman Alagöz’ü yakalayıp hukuka teslim ettik açıklaması kendi için tutarlı fakat gel gör ki bu dedikleri aklın devre dışı kalmasıyla açıklanabiliyor.

Bir Başbakan düşünün ki;

100 kişinin katledildiği bir canlı bomba saldırısından sonra elimizde canlı bombaların listesi var ama henüz eylem yapmadıkları için tutuklamadık desin ve bir halk düşünün ki bunu diyen bir kişiye yüzde 40 oy versin.

İşte işin en can alıcı ve acı noktası bu.

Böyle halka böyle Başbakan.

Düşünün şimdi..

İŞİD canlı bombalarla masumları katlediyor.

İŞİD canlı bombacısı kim…17-18 yaşından bizim insanımız.

İŞİD bombacısını kim eğitiyor….AKP Hükümetinin göz yumduğu hatta desteklediği yapılar.

İŞİD’e silah nerden gidiyor….Türkiye’den

İŞİD’e silahları kim yolluyor…Milli İstihbarat Teşkilatı

İŞİD’e giden silahları yakalayan savcıları kim tutukladı….AKP Hükümeti.

Halk kimden saldırılara karşı istihbarat çalışması yapmasını bekliyor….MİT’ten

Halk kimden kendisini İŞİD’e karşı korumasını bekliyor….. Hükümetten.

Yani anlayacağınız.

İŞİD çocuklarımızı hükümetin desteğiyle elimizden alıyor ve intihar bombacısı olarak yetiştiriyor, Milli İstihbarat teşkilatımızın yolladığı silah ve bombalarla eğitiyor ve o silah ve bombalarla bize saldırıyor ve biz MİT ve Hükümetten bunu yapan İŞİD’e karşı bizi korumasını bekliyoruz saf saf.

Teröre karşı denilen  mitingte “oluk oluk kan akıtılacak ” deniliyor ve buna hükümet destek veriyor ve biz akan oluk oluk kanı hükümetin durdurmasını bekliyoruz.

“400 verin bu iş barış ve huzur içinde çözülsün” diyor Cumhurbaşkanı ve halk olarak biz vermiyoruz istediğini , sonra barış ve huzurumuz kayboluyor biz huzuru ve barışı yine Cumhurbaşkanı’nın getireceğiniz bekliyoruz.

“Halk seçimlerde kaosu seçti” diyorlar, seçimlerden sonra kaos oluyor ve her kaos ve şehit haberinden sorna böyle devam ederse oylarımız artar diye hesap yapanlardan huzuru getirsinler diye hala yüzde 40 destek veriyoruz.

Eee yani atalar ne demiş.

Taban neyse tavanda o olur.

Sütün kaymağı süt , yoğurdun kaymağı yoğurt olur.

Bu halka ancak AKP gibi bir zihniyet ve Davutoğlu gibi bir Başbakan layıkmış demek ki.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...