Geçen hafta çok çok gerekli olmadıkça kalemimi astığımı bundan sonra Türk siyaseti için analiz yazmayacağımı belirtmiş, darbecilerin benim meşru mücadeleme darbe vurduğunu anlatmıştım.

Sosyal medyada yapılan “yazmalısın” çağırılarına rağmen halen aynı kararım devam ediyor. Bir yanda Erdoğan rejimi ve onun KAFA KESEN IŞİD kafalı destekçileri, diğer yanda Erdoğan rejimine karşı çıktığını sanan DARBECİ KAFA ve bu iki kafasızlık arasında kalmış halk kitlesi. Bunlara kim ne anlatabilir? Bunlarla kim nereye varabilir?

DARBE günü yazdığım son analizimde darbenin çok büyük olasılıkla kuvvet komutanlıkları seviyesinde kararlaştırıldığını belirtmiş şunları yazmıştım:

  1. Anladığım kadarıyla bu darbe planı KUVVET KOMUTANLARI DAHİL tüm komuta kademesinin bilgisi ve onayı dahilinde organize edildi. Ancak son anda, muhtemelen İSTİHBARATIN girişimleriyle komuta kademesinden bazı subaylar darbe girişiminden vazgeçirildi. Ya da subaylar astlarını bilerek sattı, onları tuzağa düşürdü. Darbeciler zaten yola çıkıp, darbe organizasyonuna başladıkları için, ortada Whatsapp yazışmaları dağil bir çok delil olduğu ve suçları sabit olduğu için KOMUTANLARI kendilerini satmasına rağmen böylesi aptal ve acemice bir işe giriştiler.
  2. Muhtemelen darbeciler de bu nedenle son anda kendilerini satan KOMUTANLARINI rehin alarak darbe girişimine başladılar.
  3.  İşte  bu noktada ben DARBECİLERİN bizzat kendi komutanları tarafından tuzağa düşürüldüğünü düşünüyorum. Mahkeme sürecinde kuvvet komutanları, hatta Genelkurmay başkanının da darbeden bilgisi ve onayı olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmam.

Bugün Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ifadesi yayınlandı. Benim bu yazımı yazmama neden olan şey de bu ifade zaten.

Gelenlurmay Başkanı’nın ifadesi AKP PROPAGANDASI ayıklandıktan sonra okunduğunda şu yalın gerçek ortaya çıkıyor: Hulusi Akar’ın darbe girişiminden bilgisi vardı. Onayı olmasa bile bilgisi vardı.

Öncelikle ifadelerde bir çok tuhaf taraf var. Dikkat edin ifadede KESİNLİKLE detay yok. O saatte neredeydi, Genelkurmay’a nasıl getirildi, kim tegirdi, hangi yoldan geldi, nasıl kaçırıldı, kim ne dedi, gibi DETAY bilgiler yok.

Bir ifadede DETAY yoksa İFADE DÜZMECEDİR. Çünkü her detay gerçeğe götüren ipucu gibidir. Bu nedenle eğer soruşturmacı DÜZMECE/KURMACA ifade düzenlemek isterse detayları anlattırmaz.

Genelkurbay Başkanı’nın ifadesini dünyada hangi sorgu uzmanına okutsanız “BU İFADE DÜZMECE” der. İfade diye sıradan şeyler yazmışlar. Belli ki Erdoğan Genelkurmay başkanını yanına alıp diğerlerinin işini bitirmek istiyor.

Genelkurmay Başkanı’nın basına yansıyan ifadelerine bakınca kanaatim kesinleşti ki bu darbe girişimi EN ÜST DÜZEY komutanlar tarafından kararlaştırılmış. Ancak bazı komutanlar darbecileri satmış.

Bu noktada bir başka ayrıntıya dikkat çekmek isterim. Darbe neden saat 8’de başladı ve NEDEN önce İSTANBUL’da başladı?

Darbe soruşturmasını aydınlatacak en önemli ayrıntı bu soruda.

Yayınlanan darbe belgelerine göre darbe girişiminin saat 3:00 da olacağı anlaşılıyor. Ancak darbe askerlerin akşam saatlerinde köprüleri trafiğe kapatmasıyla başladı. İşte bu veri bize Darbe girişiminin en kritik bilgisini sunar.

Hatırlayın Darbe girişimine ilk karşı çıkan kişi İstanbul 1. Ordu Komutanıydı. O komutan darbe gecesi VEKALETEN GENELKURMAY BAŞKANI yapıldı. Oysa ilk darbe girişimi de bizzat kendi askerleri tarafından yapıldı.

Bence darbedeki en kritik rol işte o kumtanda. Durum şu: Darbe girişimi TÜM KOMUTANLARIN kararıyla yapılacaktı. Ancak Erdoğan ve çevresi, ki buna istihbarat da dahil, İstanbul 1. Ordu komutanı ile anlaşarak DARBEYİ ERKEN BAŞLATTI. Böylece gece saat 3:00 da tüm komuta kademesinin deteğiyle başlatılacak darbeye ERKEN DOĞUM yaptırılarak darbe girişimi önlenmeye çalışıldı.

Darbe planlanandan erken başlayınca, diper darbeciler de panikleyip şaşırıp o katliamları gerçekleştirdiler.

Muhtemelen darbe girişiminden nasıl çıklıacağı tüm suçun Gülen cemaatine yıkılacağı da daha önceden belirlenmişti. Gülen Cemaatine karşı uygulanan soykırım uygulamlaarı da böylece meşrulaştırılmış oldu.

Özetle, Gördüğüm kadarıyla darbe kararı iddiaların aksine Gülen cemaati değil kumuta kademesi tarafından alındı. Ancak bu karardan Gülen cemaatinin haberi var mıydı? Buna bilerek isteyerek ses çıkarmayıp “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığıyla darbeye sessiz mi kaldılar konusu belli değil.

En başta benim Erdoğan rejimi ile 5 yıldır kendi çabamla, tek başıma yürüttüğüm meşru mücadeleme darbe vurdukları için kim olursa olsun tüm darbecilere lanet olsun…

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...