Suç soruşturması zor, meşakkatli bir iştir. Kamu adına, içinde yaşadığımız toplum ve zaman zaman insanlık adına yapılır bu soruşturmalar. Soruşturma içinde rolü olan herkes ve her kurum kritik işler yapar. Savcı, adli kolluk yani polis ve jandarma ve diğer unsurlar, adli tıp, kriminal laboratuvarlar vs. Bazen tecavüze uğrayan bir kadın, bazen kaçırılmış çocuklar, bazen patlamış bir bombanın ardından parçalanmış cesetlerin failleri için koşturur bu insanlar. Her türlü malzeme, eşya, not, bazen bir bakış, bir ilişki şüphe nedenidir ve araştırılması gerekir. Bazen Holywood yapımı filmlere yakın yöntemler ile faile ulaşılır ancak bunu Gültekin Avcı gibi hem suç soruşturmasını bilen hem de kelimelerin gücünü kullanan yazarlara bırakalım.
Polis suç soruşturmasında CMK´dan kaynaklanan bir çok yöntem kullanır. CMK 135, 139, 140 özellikle 2005 sonrası örgütlü suç soruşturmasında önemli mesafeler alınmasını sağlamıştır. Bugün ben size yukarıda saydığım bir çok yöntemin dışında geçmişte adam yerine koymadığımız ancak tabiri caiz ise yancı delil sayılan HTS´den bir iki cümle ile bahsetmek istiyorum. HTS İngilizce ¨Historical Traffic Search¨ kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır. Türkçesi ile özetle geçmiş iletişim kayıtlarıdır. Çoğunlukla mahkemeler ve savcılar bu kayıtları iletişimin tespiti olarak değerlendirmezler. Bu kayıtlar bir telefonun operatörünün ağında çalışırken tutulan teknik bazı verileri içerir. Baz istasyonu bilgisi, görüşülen numara, süresi gibi detaylı bir çok veri tarih bilgisi ile birlikte tutulur. Geçmiş 10 yıllık veri TİB tarafından sağlanmaktadır. Her ne kadar haberleşmeye ait veriler de olsa az önce dediğim gibi mahkemeler bunu bu şekilde genellikle kabul etmez ve savcı talimatı ile bu veriler TİB´den alınır. Haberleşme olsa Anayasal güvence gereği Mahkeme kararı olmadan bu verileri almak mümkün olmazdı. Kaldı ki CMK 135 kapsamında tüm dinlemeler bir iki istisna durum hariç Mahkeme kararı ile olmak zorundadır.
Bütün bu bilgileri neden verdim, çünkü son dönemde insanlar, bu ne idüğü belirsiz veri yüzünden cezaevlerinde tutsak. Doğru düzgün analiz edilmeyen, anlamlandırılmayan ve diğer deliller ile desteklenmeyen bu tip veriler tek başlarına delil değildirler. Tahşiye davası olarak kamuoyuna mal olan soruşturmada bazı polisler, evleri operasyon yapılan bölgede olduğu halde, cep telefonun niçin o bölgede sinyal veriyordu sorusuna muhatap oldular ve cezaevine girdiler. KPSS soruşturmasında ve son dönemde yapılan bir çok algı operasyonunda aynı durumla karşılaştık. Bunları kabul edersek bir gün yurt dışından yaptığımız alışveriş sonrası gelen sms bizi ajan, alt katımızda işlenen suçtan ötürü aynı yerde bulunmaktan katil ilan edilip cezaevine girmeyi de kabul etmemiz gerekir. Anlamsız bu duruma dur demesi gereken şüphesiz hukukçulardır.