Şemdinli’den İstihbarat Yalanları

Bu yazıyı okumadan önce Abdulkadir Selvi’nin şu yazısını okumanızı rica ediyorum: www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=07.08.2012&y=AbdulkadirSelvi

Nasıl roman tadında değil mi? Çoğunuz da ilk okumada mantıklı buldunuz sanırım.  Abdulkadir Selvi sağlam kaynaklara dayandırmadan kendi kafasından böyle bir konuda yazı yazacak bir yazar değil. Ankara’nın en iyi kaynaklara sahip gazetecilerinden biri. Belli ki bu yazısı da sağlam kaynaklara dayanarak yazılmış bir yazı.

Ancak yazının kedisi maalesef Selvi’nin kaynaklarının –bir telaş ile- kendilerini savunma refleksini gösteriyor. O kadar saçma argümanlarla kendilerini savunma telaşı ki bu insan okuyunca Ankara’nın içine düştüğü trajikomik hale acıyarak bakıyor.

Buyurun birlikte okuyalım. Selvi şöyle anlatıyor: Teslim olan iki PKK militanından şöyle bir bilgi geliyor: ”Kamplardan bir daha geri dönmemek üzere gönderildik’ ‘Hedef, Şemdinli’de hükümet konağını, sağlık ocağını, milli eğitimi ele geçirmek.’ ‘Siviller tutulacak, Suriye’deki gibi bayrak çekeceğiz.”

Abdulkadir Selvi gerisini bir roman tadında anlatıyor: ”Alınan bu bilgiler süratle MİT’e iletiliyor. MİT hızlı bir analizden sonra, anlatılanların doğruluğunu teyit ediyor. İnsansız Hava Aracı kaldırılıyor. İHA bölge üzerine gelince, 100-150 kişilik terörist grubun, Şemdinli’ye yaklaştığını tespit ediyor. Karar anı: İlk aşamada Diyarbakır’dan uçak kaldırılması düşünülüyor. Ancak uçaklar yetişmeyebilir sonucuna varılıyor.”

Eski Ankara’nın akredite gazeteleri yazardı böyle saçma güzellemeleri. Demek şimdi roller değişmiş ama Ankara değişmemiş. Nerden baksan çelişki.

İki militandan geldiği söylenen bilgi 2 Temmuz tarihinde elde ediliyor. Şemdinli operasyonu 22 Temmuzda başladı. Arada tam yirmi gün var. Abdulkadir Selvi’ye göreyse anlık bir olay olduğundan uçaklar yetişemeyebileceğinden yerel unsurlar müdahale etmiş. Eski Ankara’da hiç olmazsa bu kadar  ucuzca yapılmazdı bu güzellemeler. Acınası bir durum.

Selvi’nin roman tadındaki güzellemesiyle devam edelim: ”İki itirafçıdan alınan bilgilerin MİT tarafından teyit edilmesi üzerine, daha önce Jandarma ve Polis Özel Harekât Timleri’nden takviye kuvvet talep edilmiş. Bunun üzerine öncelikli olarak silahlı helikopterlerle özel timler bölgeye sevk ediliyor. İlk etapta 28 kişilik öncü grup imha ediliyor. Şemdinli’de önceden alınan istihbarat, ‘Suriye’ benzeri bir şov yapılmasını engelliyor.”

Selvi doğruları yazmıyor. Şemdinli’ye takviye birlikleri iki itirafçıdan alınan bilgiler üzerine değil, geçen yıl 11 Eylül 2011 tarihinde PKK’nın Şemdinli merkezde denediği benzer eylem üzerine gönderildi. Yani bir yıldır Şemdinli merkezdeki birlikler zaten güçlendirilmişti.

Selvi’ni iki anlatımı arasında çelişkiler var zaten. Eğer iki itifafçıtan alınan bilgiler teyid edilmiş ve özel harekat timleriyle takviye edilmişse   özel timlerle takviye edilecek kadar bir zaman varmış demektir. Oysa Selvi, uçakları kaldıracak kadar zaman yoktu bu nedenle yerel birlikler müdahale etti diye anlatıyor.  Gülermisin ağlarmısın Ankara’nın bu haline?

Ayrıca  operasyonun ilk anlarında helikopter filan kullanılmadı. Ne zaman ki Efeler dağının arkasından dolaşıp yol kesmeye çalışan birliklere tepelerden ağır silahlarla saldırdı o zaman helikopter yardımı gitti dağdaki askerlere. Yani ortada çok acil müdahale edilmesi gereken bir bilgi filan yoktu. Zira askerler yürüyerek gitti operasyon alanına.  Selvi’ye bakılırsa uçakların bile yetişemeyeceği kadar acil bir durum olduğu için lokal unsurlar çıkmış operasyona. Elbette bunları Selvi kafasından uydurmuyor. Kaynakları anlatıyor ama Teyyo pehlivan bile bu kadar sallayamazdı sanırım…

Devam edelim: Operasyon gündüz öğleden sonra başladı. PKK eğer saldıracaksa bile doğal olarak o gece saldırabilirdi. Böylesi bir saldırı  gündüz yapılmayacağı için Diyarbakır’dan gelecek uçaklar hem de on defa gelip giderdi…

Ek olarak, Diyarbakır’dan kalkıp Şemdinli’ye gelecek uçağın olay yerine varacağı zaman ile Şemdinli’den kalkan helikopterin olay yerine varacağı zaman hemen hemen aynıdır. Uçak yetişemez diye helikopter kaldırılmışmış. Bari destekli atın, doğru yalan söyleyin derler adama..

Son olarak, insansız hava araçlarından alınan bilgileri uçakların vurma yeteneği teknik olarak çok daha mümkündür. Zira insansız hava aracı ultraviyole ışınlarıyla görüntüyü sabitleyip uçaklar da o sabitlenen yere atış yapıyor. Oysa helikopterler için bu durum söz konusu değil. Ayrıca helikopterlerin saldırıya uğrama olasılığı da mevcut. O halde uçak için zaman yokmuş da helikopter kaldırılmış argümanı da saçma sapan bir argüman. Yani nerden baksan YALAN…

Ayrıca Abdulkadir Selvi 7 Şubat soruşturmasıyla birlikte PKK’nım beynine kadar sızan MİT elemanları deşifre edildiği için bu başımıza geldi imasında bulunuyor. O halde çok basit bir mantıkla şunu sormak hakkımız sanırım: 7 Şubat soruşturmasından önce olan PKK eylemlerinden PKK’nın beynine kadar sızıp güvenlik güçlerine haber vermeyen MİT mi sorumlu oluyor? Güldürmeyin adamı…

Şemdinli’de bir istihbarat filan ile başlatılmış operasyon yok. Askerler yol kesen birliklere dağın arkasından dolaşıp operasyon yapmaya giderken yukarıdan ağır silahlarla saldırıya uğrayınca anlıyorlar PKK’nın Şemdinli çevresine ağır silahlar getirdiğini.

Tamamen tesadüfen öğrenilmiş bir fecaati güzelleme yaparak İstihbarat başarısı diye sunarsanız o zaman o istihbarat PKK aylar boyunca o silahları Şemdinli ve çevresine doldururken doldururken neredeymiş bu başarılı istihbarat diye sorarlar adama.

Ne acıdır ki Şemdinli sarılmış, karakollar sarılmış 8 şehit verilmiş tam bir istihbarat fecaati var ortada. Ama Ankara’da bir dönemin Akredite mağduru gazeteciler eski Ankara gazetecilerinden bile hızlı çıkıp fecaati roman tadında çelişkilerle istihbarat başarısı olarak anlatma derdinde…

İşte tam da bu nedenle biz fecaati yalanlarla başarı diye yutturmaya çalışırsak bu ülkede terör bitmez…

Bir de not: Şemdinli neden öğrenilemedi anlatayım. KCK sanıklarının içinden MİT elemanları çıktığı için 7 Şubat’tan bu yana KCK yapısına yönelik ciddi ve etkili operasyonlar yaptırılmıyor. Bu nedenle de KCK hakkarideki hücrelerini yeniledi ve networkunu kurdu her şey geçen yıl Çukurca saldırısından önceki haline döndü. Yani bölgede KCK yapılanması sayesinde PKK’nın istihbarat ağı devletin istihbarat ağından daha yaygın ve geniş hale geldi. Bu nedenle de Hakkaride İNSİYATİF PKK’nın elinde malesef. MİT ve AKP’deki bazı müzakereciler izin vermediği için operasyon yapılmayan KCK netwroku PKK’ya her türlü desteği vererek PKK’nın istediği yere istediği zamanda eylem yapmasını mümkün kılıyor. Acı ama gerçek burada…

Özet olarak eğer PKK’nın Hakkari’ye yerleşmesinde bir sorumlu aranacaksa 7 Şubat ertesinde her hücresinden MİT elemanı çıkıyor diye durdurulan KCK operasyonlarını durduranlar sorumludur. Bu sorumlular arasında, MİT ve müzakereci AKP’lilerin telkiniyle, KCK’ya operasyon yapılmasın diye kamuoyu oluşturan yazalar da var.  Bu kadar açık ve net.

Şimdi soru şu: KCK yapısının beynine sızmış olan MİT bir yandan KCK’ya operasyon yaptırmıyor o halde neden KCK içindeki adamlarından gelen bilgileri güvenlik birimleriyle paylaşıp PKK’nın Şemdinli ve Çukurca’yı kuşatmasına izin veriyor?  Asıl tartışmamız gereken bu…

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...