Ülkemizin girdiği girdabı aslında 2010 anayasa referandumundan başlatabiliriz. Ama bu bir köşe yazısı boyutlarını çok aşar. O nedenle ben süreci ancak 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar geri götüreceğim.

7 Haziran’da ortaya bir “Milli İrade” çıkmıştı. Bu irade iktidar bloğu tarafından bir “yaşamsal atılımla” geçersiz sayıldı ve geçersiz olması için de elden gelen her şey yapıldı. Muhalefet de tuz-biber ekti, inanılmaz basiretsizlik örnekleri sergiledi. Devlet Bahçeli şahsında MHP, “iktidar korkusu”nun bütün örneklerini ortaya koyarken, CHP anlaşılmaz bir şekilde “aman da iktidara geliyoruz” havasına girdi. Otuz dört gün boyunca suyun her türlüsüne gidip susuz dönmeyi başardı. Çok değerli olan süre, bozuk para gibi harcandı. Senelerce süren “yeni anayasa” çalışmaları, nasıl “başkanlık” gündeme getirilip masanın devrilmesi sağlandıysa koalisyon çalışmaları da “seçim hükümeti” denilerek sabote edildi.

Nasıl olur da bir anamuhalefet partisi bunca yıl mecliste birlikte oldukları AKP’yi bu kadar tanıyamamış, anlayamamış olabilir, bu tam bir muammadır. Ortalık devrilen masalarla dolu artık. Daha dünün “barış güvercinleri”, 7 Haziran’dan sonra HDP’ye “vay sen nasıl barajı geçersin” diyerek Dolmabahçe masasını devirirken, AKP yeni bir tek başına iktidarın ancak yeni bir “Milliyetçi Cephe” ile fakat bu kez tel tel dökülen MHP ile değil tabanda inşa edilen bir cepheyle mümkün olduğunu gördü.

Sonra gelsin 1 Kasım seçimleri. Uçaklarımızın başlattığı operasyonlar, sağda solda patlayan bombalar, PKK’nın HDP’yi elinin tersiyle bir kenara itişi, cinayetler ve o kadar sözü edilen 90’lara rahmet okutacak bir süreç. “Tek başına iktidar verin ey millet sorunları çözelim” diyen bir AKP. Verildi. Yüzde 49,5’la iktidar oldular. Tuhaftır bunca şiddet içinde geçen bir seçim ortamından sonra CHP, AGİT raporları falan dahi bekleyemeden hemen seçim gecesi seçimleri ve iktidarı meşru ilan edip tebrik ediverdi. HDP itiraz ettiyse de duyan olmadı. MHP ise zaten “biz muhalefetteyiz ama fikirlerimiz iktidarda” havasındaydı. Bu zaten onların 12 Eylül’de ezberledikleri bir formüldü. Bunca muhataralı seçimlerle oluşmuş TBMM’ye girmemeyi düşünmedi muhalefet partileri.

İktidar var mı? Bu ülke, iktidarın olduğu, yönetilebilen bir ülkeye benziyor mu? Sokaklarda endişesiz bir Allah’ın kulu görebiliyor musunuz? AKP tek başına iktidar istemişti aldı. Şimdi, ne istiyor? Başkanlık. Yeni anayasa. Daha doğrusu yeni anayasa başlığı altında tek muratları ne olduğunu, deveye mi kuşa mı benzediğini bir türlü “necip millete” anlatmadıkları, anlatamadıkları başkanlık. Bütün bu bitmez tükenmez istekler bir yandan “gün birlik olma günü” vesaire sade suya tirit kardeşlik laflarıyla gündeme getirilirken öte yandan toplumu germenin en sakil araçları gözler önüne seriliyor. “Kanlarınızda duş alacağız”, “Müslüman olmayanla evlenilmez”, korkunç fetvaların hesabı sorulmadan, böyle rezillikleri sorgulayanlara “alçaklar” diyebilen bir Adalet Bakanı, ülkede ağır sözlerine muhatap olmayan hiçbir kesim bırakmamak yolunda hızla ilerleyen Cumhurbaşkanı. Ülkenin üçte birinde tanklar toplar her türlü silah ve mühimmatın kullanıldığı bir savaş hali.

Bunlar elbette “normal” bir ülkenin halleri! Baksanıza muhalefet ip gibi “yeni anayasa” kuyruğuna diziliyor. Ülkede tek eksiğimiz yeni bir anayasa zaten. Var olan anayasaya “uyduğumuz” için çıkıyor bütün sorunlar. CHP, MHP, HDP AKP ile görüşecekler, buradan da demokratik bir anayasa çıkacak! Anadolu’da bir tabir vardır “yeme beni tahta kaşığnen” denilir. Hadi moda olan şekilde çığıralım; “Ey CHP; ey MHP, ey HDP bunca yıldır dükkân açık kalsın diye mi siyaset yapıyorsunuz?” Hâlâ muhatabınızın AKP ve kimsede herhangi bir heyecan yaratmayan yeni hükümet olmadığını öğrenemediniz mi? Yeni TBMM sokakta ne kadar ciddiye alınıyor? TBMM kendisini ne kadar ciddiye alıyor? Milletvekilleri dövülüyor beyler, gazlanıyor, böyle giderse yakında iktidar vekilleri de nasiplerini alırlarsa hiç şaşırmam. Kendi varoluşlarının hiçe sayıldığının farkında değiller mi? Bugün sana yarın bana sözünden de mi haberleri yok? Bir kurum hele TBMM gibi bir kurum şahsiyetini böyle muameleler karşısında koruyamazsa milleti nasıl koruyacak?

Muhalefet AKP’ye “Yeni bir anayasa yapsak buna uyulacağının teminatı var mı?” diye soramıyor mu? AKP’de ve Başbakan’da böyle bir teminat verebilecek siyasi güç var mıdır? Eğer varsa mevcut anayasa ihlalleri bini aşmışken önce niçin bunların hesabını sormakla işe başlamazlar?

CHP “ağırbaşlı, yapıcı” parti rolü oynamanın sadece ve sadece kendisinin ve Türkiye’nin kayıp hanesine yazıldığının farkına ne zaman varacak? Toplumsal muhalefeti bastırmakta ve giderek erimekte kendisi için nasıl bir gelecek görüyor? Yoksa beklediği bir şey var da bize mi söylemiyor? Malum kendileri devletin kurucu partisidir ve her dem “Godot”yu bekler. Türkiye’nin bir Godot’su var mıdır? O bizi beklemekte midir?

HDP yediği PKK sillesinden sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun endişe ettiği gibi “başkanlık pazarlıkları” içinde midir? Bu nedenle mi artık bıkkınlık veren bu temcit pilavlarına kaşık sallamaktadır?

Yazık beyler, yazık, meleklerin cinsiyetini tartışıyorsunuz…

Haber Kaynağı: zaman