Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş “referandumdan EVET çıkarsa terör örgütlerinin sesi kesilir” dedi. Bunun ne anlama geldiğini hepimiz 7 Haziran tecrübesinden biliyoruz. 7 Haziran seçimlerine kadar çatapat patlamazken, 7 Haziran seçimlerinde AKP kaybedince ülke birden kan gölüne dönmüştü. İstihbarat nedense birden kör ve sağır oldu ve tüm terör örgütleri ülkeyi adeta kurtarılmış alan ilan etti. İstihbaratın adını soyadını ve DNA’sını bile bildiği terör örgütleri göz göre göre Ankara’nın göbeğinde katliam yaptı. Amaç HDP’nin kampanya yapmasını engelleyip HDP’ye giden oyları AKP’ye çevirmekti. Başarılı da oldular.

İşte Numan Kurtulmuş bu tecrübeyle ifade ediyor. Kurtulmuş dolaylı olarak “şu anda terör varsa refarndumdan EVET çıksın” diye var diyor. İktidarı tepe tepe kullanan, OHAL ilan edip vatandaşın ümüğüne çöken, istediğine istediğini yaptıran AKP terörü neden şimdi durdurmuyor da referandumdan EVET çıkmasını bekliyor? 12 Eylül darbecileri de öyle yapmıştı da ondan. Kenan Evren 12 Eylül öncesi terörü neden durdurmadınız? sorusuna “şartların olgunlaşmasını bekledik” dememiş miydi?

İşte böyle AKP de şartların olgunlaşmasını bekliyor. Aslında sadece şartların olgunlaşmasını beklemiyor. Şartları olgunlaştırıyor da.

Çok basit bir soru: Hava limanından Türkiye’ye girip Türkiye’den bir daha çıkmayan yabancıların tamamının listesi Türkiye’nin elinde. Resmi kayıtları var. Yani teröristlerin adları soyadları ve hatta havalimanından girerken verdikleri itribat isimleri de devletin elinde. Öyle kaçak göçek girmiyorlar bunlar.  Nasıl oluyor da bu yabancılar yılbaşı gecesinde tam da AKP’lilerin hedef gösterdiği gibi yılbaşı kutlayanları katlediyor?

Daha açık soralım IŞİD veya El Nusra neden sadece AKP’li olmayanları vuruyor? IŞİD veya El kaide saldırılarından zarar gören tek AKP’li var mı? AKP’lileri vursunlar diye sölemiyorum. Havuz medyası bunu çarpıtacaktır.  Ancak bu soruyu sormak zorundayız zira bu soruyu sormazsak o saldırıların asıl amacını göremeyiz. İstihbaratın ve polisin elinde kayıtları olan El Kaide ve IŞİD’cilerin seçtikleri hedeflere bakarak Türkiye’yi nereye sürüklemek istediklerini, istihbaratın buna neden sessiz kaldığını göstermek için bu soruyu soruyorum.

IŞİD veya El Kaide’nin hedeflerine baktığımızsa tek belirleyici unsurun “yaşam tarzı” olduğunu görüyoruz. IŞİD’in terör eylemlerinde turistik bölgeler, HDP tabanı gibi AKP’nin rakipleri ve seküler yaşam tarızndaki bölgeleri seçmesinin nedeni şu: Toplumu seküler dindar, sünni Alevi diye ayrıştırmak. Toplum bu şekilde ayrışında kim kazanır? %80 çoğunluğu sünni olan, %60’ı muhafazakar olan toplum, seküler Alevilere ve Kürtlere karşı bilenirse bundan kim kazanır? Tabi ki SÜNNİCİ siyaset yapan parti kazanır. Şimdi o soruyu yeniden soralım: İstihbarat havalimanından gireren tüm yabancıların adları soyadlarını, Türkiye’de kalacakları irtibat adreslerini bildiği halde, (bir yabancı otel adresi bile verse oteller her gece polise misafirlerinin adlarını vermek zorundalar. Havalimanından girerken otel adresi verip de otelde kalmayan bir kişi varsa bu otomatikman istihbaratın dikkatini çeker) neden El Kaide/IŞİD teröristlerini bulp yakalamıyor? Bir daha düşünün.

Bu soruyla bağlantılı ek soru şu: Türkiye’den IŞİD/El Kaide/El Nusra ve Ahrar El Şam gibi terör örgüleri ve cihatçı yapılara gidip eğitim alan binlerce Türk vatandaşı, Halep yenilgisinden sonra Türk istihbaratının girişimleriyle Halep’ten çıkarıldı. Bunlar şimdi nerede? Halpe’e Suriye’ye cihada giden Hacıbayram ve Fatih gibi mahallelerden çıkan bu kişilerin aldıkları savaş eğitimini olası bir iç kargaşada kimin lehine kullanacaklar? 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Genelkurmay karargağını basıp ordan canlı yayın yapan cihatçılar nerede? Bu cihatçıların sayısını kim nasıl biliyor?

AKP’nin 15 Temmuzdan sonra taraftarlarına silah dağıttığı bilgisini AKP’li yetkililer de doğrulamış “halk kendini korumak için silahlanmalı” demişlerdi. O AKP’liler neden silahlandırıldı?

Daha net soralım. AKP’nin arka başhçesi vakıflar ve derneklerdeki “güvenilir” kişilere 15 Temmuz öncesinde hazırlanın olası bir darbe durumunda sokağa çıkacaksınız denilmişti. Aynı çağırı aynı yönlendirmeler referandum sonrası için de yapılıyor mu yapılmıyor mu?

Daha açık yazayım benim referanduma neden EVET dediğimi tartışma konusu yapan bazı okurlar daha net anlasın. AKP referandumda HAYIR çıkması ihtimaline karşı bir “Ergenekoncu/mezhepçi darbe” girişiminden korkuyor. AKP içinden aldığım bilgiler şu yönde: 15 Temmuzu organize edip darbecileri erken sokağa çıkararak darbeyi akim bırakan AKP aklı şimdi ortak çalıştıkları subaylardan çekinmeye başladı. “Eğer referandumdan HAYIR çıkarsa 15 Temmuz darbesini akim bırakmak için anlaştığımız bazı “Ergenekoncu/mezhepçi” subaylar özellikle ÖKK’daki Siyah Kuvvet unsurlarını kullanarak bir darbe girşiminde bulunacak. Buna hazırlıklı olmalıyız” diye düşünüyorlar. Bunun için de bir İÇ SAVAŞ senaryosuna hazırlanıyorlar. Bu beklenti gerçek mi yoksa tıplı 15 Temmuzdaki gibi AKP’nin Avrasyacı subayları tasfiye etmek için yaptığı bir hazırlık mı orasını bilemem. Ama AKP’nin böyle bir beklenti içinde olduğundan yüzde yüz eminim.

Sırf bunun için Yargıtay’dan çıkması beklenen ERGENEKON DAVASI KARARI bir değil İKİ DEFA ertelendi. Erdoğan’ın kontrol ettiği yargının Ergenekon Davası kararını neden iki defa ertelediğini anlarsanız yukarıda anlattğım o kavgayı daha iyi okursunuz.

Daha kötüsü şu: 15 Temmuz’da AKP ile anlaşıp rakiplerini tasfiye eden ekip de referandumdan EVET çıkması durumunda ordudaki yapılanmalarının tasfiye ecileceğinden endişeliler. AKP’nin son ortağı Ergenekoncuların telalşa HAYIR demesinin, AKP’yi tehdit etmeye başlamalarının nedeni bu.

Şimdi dönün ve Numan Kurtulmuş’un “referandumdan EVET çıkarsa terör örgütleri susar” sözünü bir kez daha okuyup düşünün. Anladınız mı arka plandaki kavgayı?

Korkarım AKP haklı. Referandumdan HAYIR çıkarsa Türkiye’de bir Ergenekoncu/mezhepçi darbe olasılığı oldukça yüksek. Buna karşı AKP’nin derin devletin “Siyah Kuvvetler” gücüne paralel yetiştirdiği pratiğini Suriye’de yapıp, Halep boşaltılırken çıkardığı binlerce miltian ve teröristin Türkiye’de çeşitli yerlere konuşlandırıldığı birlikte düşünülürse referandum sonrasında gelişen KAOS dalgasını görmemek için aptal olmak gerek.

“Referanumdan EVET de çıksa HAYIR da çıksa Türkiye kaybedecek” dememin nedeni bu. Bu kaos senaryosunu düşündüğümde referandumdan HAYIR çıktığı anda AKP’nin bekledikleri “Ergenekoncu darbeyi” önlemek için özellikle TSK/ÖKK içinde bir temizliğe başlaması kaçınılmaz. Buna paralel “Siyah Kuvvetler” unsurlarının sokakları alev yakma olasılıkları oldukça yüksek. Dahası referandumdan HAYIR çıkarsa AKP halka dayandırdığı meşruiyetini yitireceğinden dolayı olası bir Ergenekoncu Darbenin zemini de hazırlanmış olacak. Bu durumda referanumdan HAYIR çıkması demek en iyi ihtimalle kısa vadede bir Ergenekoncu DARBE, AKP’nin buna direnmesi durumudan bir İÇ SAVAŞ demektir.

Bu yüzden ben EVET çıkarsa AKP halka dayandırdığı meşruiyetini güçlendireceği için diktatörlüğü halka onaylatmış olacak. Böylece bir diktatörlük doğacak ama kısa vadede iç savaşı, değilse yüksek dozlu bir kosu, önlemiş olacağız.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...