Türkiye’nin geldiği yerden çok kaygılıyım. Türkiye’nin geldiği yer bana 2011’deki Suriye’yi hatırlatıyor. Maalesef bunda en büyük sorumluluk Erdoğan’ın. Tıpkı 2011’deki Esad gibi Erdoğan da Batı’nın kendisine karşı bir kumpas kuruduğunu düşünüyor ve yine Esad gibi iktidarı için ülkesini yakmaya hazır bir lider görüntüsü veriyor.

Türkiye 2017’yi tek parça ve sağ sağlam çıkarır mı bilmiyorum. Ülkesini ve insanlarını seven ve sırf sevdiği için iktidarı karşına alıp gerekli uyarıları yapan, (örn. Çözüm sürecinde PKK güçleniyor derken tük AKP’liler PKK’ya toz kondurmuyor bana laf yetiştiriyordu) bunun için sürgünde yaşamak zorunda kalan bir yazar olarak son bir uyarı daha yapma ihtiyacı hissediyorum. TÜRKİYE İÇ SAVAŞA GİDİYOR.

Bu yüzden şu anda herkesin önceliği İÇ SAVAŞI ÖNLEYECEK adımları atmak olmalı. Ne Tayyip Erdoğan’ın tek adamlık meselesi, ne de Cemaat AKP kavası bundan daha önemli olabilir. TÜRKİYE’Yİ SEVEN HERKES iç savaşı önlemek için çaba sarf etmeli.

Hatırlatayım, 2011 yılında Suriye’de Sünniler Erdoğan ve batının gazıyla ayaklandığında, babası Kemalist zulmünden kaçıp Suriye’ye yerleşen Sünni din alimi Ramazan Beuti Sünnileri uyarmış ve gaza gelmemelerini Esad’a karşı isyan etmemelerini söylemiş, Esad’ın Suriye’nin geleceği açısından ehveni şer olduğunu söylemişti. Bu kapsamda Türkiye’de ulaşabildiği tüm çevrelere de ki AKP iktidarı da dahil Suriye’de Esada karşı halkı kışkırtmanın yanlış olduğunu anlatmıştı.

Ramazan Beuti Bunu yaparken Sünniler onu Esad’a satılmış olmakla suçlamış sözünü dilememişti. Gelişmeler Ramzan Beuti’yi haklı çıkardı. Malesef Beuti de bu süreçte bombalı saldırıda hayatını kaybetti şehit oldu. Ama gelinen noktada Suriye yıkıldı ve milyonlarca insan evsiz ve yurtsuz kaldı. Esad daha da güçlendi ve Sünniler darmadağın oldu.

Aynı durum Türkiye’de de yaşanıyor. Tüm Türkiye toplumu iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya ve önceliğimiz iç savaşı önlemek olmalı.

Peki iç savaşı nasıl önleriz?

Bu soruya daha iyi cevap vermek için şu soruyu sormak gerekiyor. İç savaş neden ve nasıl çıkar?

Aslında bu sorunun cevabı var. Geçen haziran seçimlerinde AKP kaybedince ne oldu? Neredeyse iç savaş görüntülerini yansıtan görüntüler çıkmadı mı? AKP’nin kaybettiği 7 Haziran seçimlerinden seçimin yenilendiği Kasım 2015’e kadar geçen sürede ölenlerin toplamı dünya literatüründe bir çatışmayı iç savaş olarak tanımlamaya yetecek düzeyde.

Peki bu savaşı kim çıkardı? Tabi ki Erdoğan ve AKP çıkardı. Buna da kuşkum yok. Ne hikmetse birden bire IŞİD harekete geçip HDP mitinglerini bombalamaya başladı.

Şimdi dönüp yeniden sorayım. 7 Haziran seçimlerini kaybeden Erdoğan seçimleri yeniden kazanabilmek için ortalığı kana bulayacak adımları atmaktan çekinmediyse, Başkanlık referandumunu kaybederse ne yapar?

Biliyorum “kanla siyaset şantajına boyun mu eğeceğiz?” diye itiraz ediyorsunuz. Bu soruya verecek olumlu cevabım yok. Maalesef evet İÇ SAŞTAN KAÇINMAK İÇİN kanla siyaset şantajına evet demek zorundayız.

Önümüzde iki tercih var. Erdoğan’ın diktatörlüğü ya da İÇ SAVAŞ. Anlamayanlar için bir daha sorayım. Suriye’de yaşıyor olsanız ve zamanı geriye alma imkanınız olsaydı 2011’de Ramazan Beuti’yi dinleyip Esad’ın zulmüne ses çıkarmadan boynunuzu kısıp oturur muydunuz yoksa ne olursa olsun yine de karşı çıkardım mı derdiniz?

Üzgünüm ama artık Türkiye için DİKTATÖRLÜK tercihi ehveni şer olmuş bir tercihtir. Diktatörlük iç savaştan iyidir. Bunu Suriye’de Irak’ta Mısır’da Libya’da her yerde gördük.

Şunun da farkındayım. Artık Erdoğan ölene kadar başkan. İster bu referandumdan EVET çıksın ister mucize gerçekleşip HAYIR çıksın. Kimse Erdoğan’ı iktidardan indiremez. Bu gerçeği kabul etmek zorundayız. Türkiye’de artık demokrasi dönemi bittiğine göre, iktidarı, ya da lideri, demokratik yollarla göndermek mümkün olmadığına göre, ona karşı bayrak açıp iç savaşı çıkarmasına dolaylı olarak da olsa zemin hazırlamak bir ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.

Şu anda tek çaremiz şu: iç savaşı önlemek için referanduma EVET demek Türkiye’yi kurtarması için Allah’a dua etmek.

Erdoğan’ın kaybetmesi durumunda yaşanacak çatışmaları ve iç savaşı, olası ölümleri önlemek için daha iyi bir önerisi olan varsa seve seve dinlemeye, aklıma yatarsa desteklemeye hazırım.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...