Hürriyet’ten Uğur Ergan’ın haberine göre  güvenlik uzmanları PKK’lı teröristler çatışmasızlık döneminde yerleştirdikleri bombalı tuzakları şimdi patlattıklarını belirtiyor.

SİİRT’in Şirvan ile Pervari ilçeleri arasındaki karayolunda devriye görevi yapan askeri araç yol alırken, PKK’lı teröristlerin yola kurulmuş bombalı tuzağı uzaktan kumanda ile patlatması sonucu 8 askerin şehit olması, bu tuzaklarla ilgili önceden neden istihbarat alınmadığı veye farkedilmediği sorusunu gündeme getirdi. Hürriyet’e bilgi veren istihbarat kaynakları, bu tuzakların birkaç gün önceden kurulmadığına dikkat çektiler. Tuzakların çatışmasızlık döneminden kalma olduğunu ve bunların “uyuyan bombalar” olarak tanımlandığını ifade eden istihbarat kaynakları şunları söylediler:

GÜVENLİK GEVŞETİLDİ
Çözüm süreci boyunca bölgede çatışmasızlık ortamı vardı. Süreç boyunca bölgede güvenlik önlemlerinin gevşetildiği bir gerçek. Bu sırada PKK’lılar ellerindeki patlayıcıların bir bölümünü barınak ve mağaralarda sakladı, bir bölümünü de Siirt’teki gibi yolların, köprülerin, tünellerin kritik noktalarındaki gizli bölümlere yerleştirdi. Kullanılan patlayıcıların miktarı tuzaklamanın yapıldığı yerin durumuna göre 700 ile 1000 kiloya kadar çıkabiliyor. Bu bombalar yerleştirildikten sonra kabloların uçları görülemez şekilde dışarıda bırakılıyor. Yollar birçok kez asfaltlandığı için de bunları tespit etmek çok zor.

YERLERİNİ BİLİYORLAR
Biz bunlara ‘uyuyan bombalar’ diyoruz. Teröristler tuzak kurdukları yerleri bildikleri için kabloları birleştirip fünyeyi takıp, uzaktan kumandayla patlatıyorlar. Yollarda trafik olduğu için de sürekli dedektörle arama yapılamıyor. Bu tür tuzakların başka yerlerde de olduğunu tahmin ediyoruz. Buna göre istihbarat çalışmalarımızı yoğunlaştırıp, gereken önlemleri almaya çalışıyoruz.”

ÇOK DERİNE GÖMÜYORLAR
PKK’nın özellikle yolların altına tuzakladığı bombaların bulunamamasının nedeni, bu tuzakları TSK’nın elindeki dedektörlerin tespit etme özelliğinden çok daha derine gömmesi ve üzerlerini plastik veya tahtalarla kaplaması. Çok gelişmiş dedektörlerin dışındaki standart dedektörlerle 15-20 santimetre derinlikteki patlayıcıların tespiti yapılabiliyor. PKK ise tuzaklarını 40-50 santimetre derine gömüyor. Üzeri de plastik ve tahtalarla kaplandığı için tespit edilmesi çok zor oluyor. Örgüt bombalarda çoğunlukla Irak’tan temin ettiği A 4 ve C 4 patlayıcıları kullanıyor. Bunları ele geçirdiği eski mühimmatlarla da güçlendiriyor. Patlatmayı çoğunlukla uzaktan kumanda ile cep telefonu ve telsizlerle yapıyor. PKK, mayınları da A 4 ve C 4’lerle daha da güçlendirebiliyor.

1 – 2 KM. UZAKTAN
PKK el yapımıyla 300’den fazla değişik tipte patlayıcı üreten bir örgüt. Tuzakladığı bomba ve mayınları 1-2 kilometre mesafeden uzaktan kumanda ile patlatıyor. Güvenlik birimleri bunun önlenebilmesi için terör tehdidinin olduğu bölgelerde tüm askeri araçların güçlü sinyal kırıcı jammerlerle donatılmasının şart olduğunu söylediler. Jammerler şemsiye görevi yapıp fünyeye gönderilen sinyali önlüyor. ABD’nin kullandığı toprağın altında veya herhangi bir yere konulmuş bomba ve mayını 100-150 metreden tespit edip uyaran sistemler de mevcut. Ancak bu sistemlerin oldukça pahalı olduğu bildirildi.

‘Görüşmeler sürerken büyüdük ve organize olduk’
ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, “Türkiye’nin Kürtlerin çoğunluk olduğu Güneydoğusu’nda kent savaşı kızışıyor” başlıklı bir haber yaptı. Haberde adı açıklanmayan bir Türk yetkili, Terör örgütü PKK’yı sivilleri canlı kalkan yapmakla suçlarken, “PKK savaşı kasten şehirlere taşıdı. Sokak çatışmaları eşi görülmemiş boyutta” dedi. 22 yaşındaki Berman adlı bir kadın PKK’lı ise “Sayımız çok. Şu anda Türkiye’nin her kentindeyiz” dedi. 10 kişilik bir PKK grubunun başında olan Berman, İstanbul’da okuduğu üniversiteyi geçen yıl bırakarak terör örgütü PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H’ye katıldığını anlattı. Berman, “Devletin barış görüşmelerini bırakacağını biliyorduk. Bu nedenle geçen sürede büyüdük ve organize olduk” dedi.

YENİ YÖN’ÜN NOTU:

Hürriyet’ten Uğur Ergan aslında daha çok askeri kaynaklardan aldığı haberlerle bilinen bir muhabir. Zaten haber dilinden de haber kaynaklarının asker olabileceği anlaşılıyor. Bu durumda bu haberde MİT ve İstihbarat birimlerine inceden bir gönderme var. Çözüm sürecine bir eleştirel dil de seziliyor. Bir asker ne kadar konuşabilirse o kadar konuşmuş.

Madem çözüm sürecinde PKK’nın bombalar gömdüğünü biliyordunuz neden engel olmadınız?

Madem bu bombaların bu kadar derine gömüldüğün biliyordunuz, PKK güçleniyor diyen biz gazetecileri neden hain, barış düşmanları ilan ettiniz?

Madem “çözüm sürecinde güvenlik konularını gevşettiniz” o zaman o bombayla havaya uçup şehit olan o sekiz askerin hesabını kime soracağız? Kim hesap verecek. 8 asker şehit olmuş pardon güvenlik konusunu gevşetmiştik deyip geçiştirecek miyiz? Göreviniz neydi ve neden yapmadınız?

Bu soruları uzatmak mümkün. Ama bir gerçek var: AKP’nin çözüm süreci politikaları, Hakan Fidan başkanlığındaki MİT’in ihanet derecesine varan uygulamlarıyla bugün ülke bölünme aşamasına gelmiştir. Artık “çözüm sürecinde güvenliği gevşettik deyip nedamet getirme zamanı değildir. Hesap verme zamanıdır. En üst emri veren Cumhurbaşkanı’ndan kanunsuz emri uygulayan tüm bürokratlar o şehitlerden sorumludur. Bu gün olmazsa yarın o şehitlerin hesabını vereceksiniz…