Ülke, son bir yıldır bir terör sarmalında.
7 haziran seçimlerinden AKP mağlup olarak ayrıldıktan sonra başlayan bu sarmal ile, ülkede ortalama her ayda bir, bir bombalı saldırı oldu ve yüzlerce insan katledildi.
Bunun son halkası, Türkiye’nin en büyük ve en işlek havaalanı olan İstanbul’daki Atatürk Havaalanı’nda yapılan bombalı ve ağır silahlı saldırı oldu.
Ellerinde ağır silahlar, vucütlarına bağladıkları bombalar ile, sayısı net olmamakla beraber, şuan için üç kişi oldukları söylenen IŞİD militanları, 36 kişiyi katletti, yüzlerce insanı yaraladı ve bir ülkeyi yasa boğdu.
Şimdi isterseniz bu patlamanın olduğu ülkede, millet, milletvekili, istihabarat, güvenlik ve hükümet ne işlerle uğraşıyordu, sonrasında neler yaptı bakalım.
Millet;
Bu ülke insanı, adeta büyülenmiş ve hisleri felç edilmiş gibi bir halde uzun zamandır.
Ölümlere tepkisiz.
Zulümlere tepkisiz.
Hırsızlıklara tepkisiz.
Hainliklere tepkisiz.
Şehitlere tepkisiz.
Masum halkın evlerinden edilmesine tepkisiz.
Bombaların patlamasına tepkisiz.
Tüm insani hasletleri ellerinden alınmış ve “çalıyor ama çalışıyorlar” zihniyetiyle, ahlaksızlığın en zirve noktasına ulaşmış bir halde.
Ahlakımız yok millet olarak.
İnsani duygularımız rafa kalkmış.
Havaalanında mahsur kalmış, o vahşeti yaşamış insanlar, havaalanından ayrılmak için taksicileri durduruyor ve taksiciler, normalde 20 dolar olan bir yere, 100 dolar istiyorlar.
Türkleri almıyorlar arabalarına, parası daha çoktur diye turistleri zamlı fiyatlarla kabul ediyorlar.
Sözde müslüman olan bu millet, Brüksel’de yine havaalnında meydana gelen patlama sonrası, halka yardım amacıyla, bedava taksicilik yapan ve gavur dedikleri insanlar kadar ahlaklı ve erdemli davranamıyorlar.
İnsanların zor hallerini fırsat bilerek, daha fazla para kazanmanın derdine düşecek kadar ahlaksız bir milletimiz var.
Milletvekilleri;
Milleti bu kadar ahlaksız ve fırsatçı olan bu ülkenin milletvekilleride, en az millet kadar ahlaksız ve onursuz işlerle uğraşıyorlardı bu patlama olduğunda ve sonrasında.
Millet can derdindeyken, ülke kan gölüne dönmüşken, insanlar panik içinde patlamayı konuşurken, milletin vekilleri, mecliste, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin daha da artması adına kanunlar çıkarmakla meşgullerdi.
Sabaha kadar millet kaybettiklerine ağlarken, milletvekilleri, hukuksuzluğun önünü açacak, yargıyı tamamiyle sarayın kontrolüne sokacak olan kanunlar çıkarmakla meşgüllerdi.
Milleti, zor durumda kalan insanların o zor durumundan faydalanların vekilleri de, bu kargaşadan ve kaostan faydalanarak hukuksuzluğun önünü açıyorlardı.
Onlarda fırsatçılık yapıyorlardı.
Hükümet;
Bu ülkede yaşayan insanların vergilerini çatır çatır yiyen.
Ülke insanına huzuru ve istikrarı vaat ederek iktidara gelen hükümet, korumakla vazifeli olduğu insanlar ölürken, pişkin pişkin kameraların karşısına geçerek, “güvenlik zaafiyeti yok” diyorlardı.
Son bir yılda olan onca patlama ve ölümlerden asla kendisini sorumlu tutmayan, suçu hep başkasına atan bu omurgasız zihniyet, yine bilindik söylemler ile hamaset yapmaya, gücümüzü test etmeyin yalanları atmaya, utanmadan sıkılmadan konuşmaya devam ediyordu.
Bu kadar ahlaksız milletin seçtikleri de, en az onlar kadar ahlaksızca ve onursuzca davranarak, istifadan bahsetmiyor ve bu olaydan kendilerine bir çıkar sağlamanın derdine düşüyorlardı.
Istihabarat teşkilatı;
Görevi millete zarar vermeyi düşünen alçakları tesbit etmek olan insanlar, yollanan öküz hissesinin, kreşlerde bebek bezlerinin kontrolünde, burs verenlerin peşinde idi.
Doğuda asker polis şehit olurken, okulları basmada, insanlar katledilirken insanları fişlemede idiler.
Halkın güvenliğini sağlamakla vazifeli olan insanlar, sarma saran kadınların, altı aylık hamile kadınların, kırk günlük bebeği olan anneleri bebeklerinden kopararak süt emzirmekten men etmenin peşindeydiler.
Ülkenin hali budur.
Ülkenin insanları, vekilleri, vazifelilerinin hali budur.
Bu kadar ahlaksız ve duyarsız olan bir milletin, bu kadar onursuz ve ahlaksız olan vekillerin, bu kadar ahlaksız ve onursuz bir hükümetin, bu kadar ahlaksız ve alçak bir istihabaratın olduğu ülkede, her gün bombalar patlar, her gün insanlar katledilir.
Bu kadar ahlaksız bir millete, demek ki, bu kadar ahlaksız ve omurgasız yöneticiler layıkmış ki, bunlar başımızda ve bunlar başımıza geliyor.
Ülke olarak, ahlak, onur, omurga sorunumuzu çözmedikçe, bu hadiseler devam eder.
Ve biz içimiz yana yana, yine bu şekil hadiseler karşısında acı çekmeye devam ederiz.
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...