Hristiyan dünyasında bir ilk gerçekleşti ve bin yıl sonra Katoliklerin lideri Papa Francis ile Ortodoksların lideri Patrik Krill Küba’da buluştu. 1054 yılında kiliselerin ayrılmasından sonra ilk kez bir araya gelen ikili Küba’dan tüm dünyaya mesaj verdiler.

Bu görüşmenin sembolik açıdan önemi çok büyüktür. Zaten Hristiyan dünyasının liderleri sembollere çok önem verirler yaptıkları en ufak bir şeyde bile mesaj vermeyi ihmal etmezler. Hatırlarsanız Saray yapıldıktan sonra ilk misafiri Papa olmuştu ve ziyaretinde Renault Clio marka bir araba ile temaslarda bulunmuştu. Tam da Diyanet işleri Başkanının milyonluk Mercedes satın aldığı ve tartışmaların alevli olduğu günlerdi. İşte o Clio marka araba bile mercedese karşı büyük bir mesaj taşıyordu.

Görüşmeye dönecek olursak, Küba’da buluşulması bile aslında başlı başına bir mesajdı. Komünizmin son kalıntılarının zorla yaşatılmaya çalışıldığı Küba soğuk savaş döneminde de kilit bir konuma sahipti. Hristiyan dünyasının birleştirme adımları içerisinde özellikle bu yer seçilmiş. Öte yandan görüşmeden sonra yapılan açıklamalarda çok önemli mesajlar içeriyordu.

İmzalanan deklarasyonda, “İsa Mesih’in, ‘Bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar’, kutsal duasına rağmen insan zayıflığı ve günahkarlık sonucu meydana gelen birlik kaybından dolayı kederliyiz.” denildi.

Yine devamında, modern dünyanın sorunlarına ortak yanıt bulmak için çabaları birleştirmek isteyen Krill ve Francis, terörizme son vermek için uluslararası toplumu birleşmeye çağırdı. Ayrıca Ortadoğu’daki Hristiyanları koruma ve zengin ülkelerin kapılarını çalan sığınmacılara kayıtsız kalmama çağrısı yapıldı.

Açıklamalarda 3 noktaya dikkat çekmek isterim. Birlik olma, Hristiyanları koruma ve terörizmle mücadele. Batı’nın iki ayrı Hristiyan gücü yani Rusya ve ABD’nin bir nevi ortak düşmana karşı birleşme çağrısı olarak değerlendirebiliriz. Ortadoğu’daki Hristiyanları koruma mesajıyla beraber bu üç mesajın Hristiyan dünyasının beklediği Armageddon savaşına bir hazırlık olduğunu söylemek abartı olmaz.

Armageddon yani kıyamet savaşı hem Hristiyan dünyasında hem de Yahudilikte çok önemli bir yere sahiptir. Bugün Filistin topraklarında bulunan Megiddo isimli bir tepeden başlayacağına inanılan savaşta Hristiyan dünyası için Hz. İsa’nın yeryüzüne Mesih olarak inmesi ve 1000 yıllık krallığını ilan etmesi, bu savaşa bağlıdır.

Dünya’da Armageddon savaşına olan inanç bir hayli fazladır. Kendi halinde çiftçilerden tutunda Devlet Başkanlarına kadar kıyamet savaşına tam bir inançla bağlı olanları görebilirsiniz. Örneğin ABD eski başkanlarından Reagen “Aşikâr ki Eski Ahit’teki peygamberlere ve Armagedon’la ilgili önceden haber verilmiş alametlere geri dönüp baktığınızda acaba olacakları görecek nesil biz miyiz diye düşünüyorum.” demiştir. Yine eski başkanlardan Bush Irak savaşı sırasında kendisinin özel olarak görevlendirildiğini ve yeni bir Haçlı seferinin başladığını söylemiştir.

Elbette tüm liderler Ortadoğu’da başlayacak olan bu savaşa dini açıdan bakmıyorlar. Ancak başta enerji kaynaklarının yeniden şekillendirilecek olan Yeni Dünya Düzeni ismini verdikleri oluşumda ” Buralar petrol ve doğal gaz yataklarıydı o yüzden işgal ettik” demeyeceklerdir. Böyle bir söylem kendi halkları açısından bile sömürgeci bir konuma düşürecek ve meşrutiyeti sorgulanacaktır. Böyle bir konumdan kurtulmanın en iyi yolu da dini bir argümanı kullanmaktır.

Tekrar Papa ve Patrik’in “Terörizmle mücadele” mesajına döndüğümüzde piyasaya sürülmüş olan Işid ile karşılaşıyoruz. El- Kaide lideri Usame Bin Ladin’in ölmesinden sonra ortaya çıkan ve yaptığı vahşetlerle Batı’nın gözünü fazlasıyla korkutmuş bir örgüt görevini fazlasıyla yerine getiriyor.

İkinci dünya savaşından beri ilk defa ABD ve Rusyayı ortak bir amaç için yan yana getirmeyi başaran bu örgüt bir yandan Suriye ve Irak’ta Müslümanları katlederken, aynı zamanda Batı’nın ihtiyaç duyduğu korkunç düşman rolünü de yerine getiriyor. Öte yandan Armageddon’da bahsedilen tüm ritüelleri de gerçekleştirmeyi ihmal etmiyor. Örneğin İşgal edip katliamlar yaptığı ve havaya uçurduğu bazı tarihsel yapılar bir zamanlar Yahudilerin savaşta kaybettiği şehirlerdir. Yine Işid lideri Bağdadi’nin ” Filistin içerisinde adamlarımız var her an İsrail’e saldırabiliriz” açıklaması da Armageddon savaşının başlayacağı Megiddo tepesinin sembolik anlamını ifade ediyor.

İsmi ister Armageddon olsun isterse Enerji bölgelerinin kontrolü olsun her iki sonuçta aynı kapıya çıkmaktadır. Ancak bugünlerde Suriye’ye müdahale için dünyanın her yerinden orduların geldiği bu topraklarda bir yandan diplomasi çalışırken öte yandan da Dini liderlerin bir araya gelmesi yakın zamanda bu bölgede suların daha çok ısınacağı anlamına geliyor.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...