Önceki gün yayımlanan Panama belgeleri sadece bizi değil neredeyse tüm dünya da gündemin tepesine oturdu. Onlarca lider ve politikacının isimleri geçmeye başladı. Panama merkezli ve offshore şirketlerine danışmanlık yapan Mossack Fonseca firmasından yapılan sızıntı ile kara para aklama belgeleri gözler önüne serildi.
Pek çok siyasi lider ki başta Vlademir Putin, Çin devlet başkanı, Suudi kralı, Katar emiri gibi onlarca liderinde ismi geçiyor. Belgelerin sızmasına karşı en büyük tepki hiç şüphesiz Rusya’dan geldi. “Bu belgelerin sızması ile küresel sermaye tarafından direk olarak sayın Putin hedef alınmıştır. Bu Rusya’nın milli egemenliğine yapılan bir saldırı” gibi açıklamalar yapıldı.
Bu sözler ne kadar da tanıdık geliyor öyle değil mi?
Gelmiş geçmiş en büyük sızıntı olarak kabul edilen Panama belgelerinin tasnif ve diğer işlemlerinin hazır olmasına rağmen 1 yıl boyunca beklenilmesi ve bugünlerde kamuoyuna sızdırılması elbette bazı şüpheleri de beraberinde getiriyor. Hem dünyada ki çok büyük güçlü isimlerin hiçbirinin listede olmaması hem de Almanya’nın bizzat müdahil olması belli bir kesimi hedef aldığını doğruluyor. Ancak bunu salt Rusya olarak düşünmemek gerekiyor.
Belge sızıntısından sonra ilk kurban İzlanda başbakanı oldu. Ancak belge yüklemesinin Mayıs ayının ilk haftasına kadar devam edeceği göz önüne alınırsa daha pek çok ülkenin ya da politikacının başını ağrıtacağı kesin. Fakat ismi çıkan herkesin de istifa edeceği gibi bir beklentiye de girmemek gerekir. Başta Rusya gibi peç çok ülke lideri de “ Küresel güçlerin milli egemenliğimize saldırısı” der geçerler. Ancak bazı ülkelerde ise sarsıntılar meydana getireceği ise kesin görülmekte.
Panama belgelerinin bizde ki yankısı da bir hayli fazla oldu. Başta Putin’in yakın arkadaşlarının isimlerini gören havuz medyası belgelere balıklama atladı ve hemen dillerine dolamaya başladılar. Sızan belgelerde Türkiye’den 101 şirketin ve 152 hissedarın olduğu söyleniyor. Bu isimler önümüzde ki günlerde açığa çıktığında ve yandaş isimlerle karşılaşıldığında belgelere balıklama atlayan havuzun nasıl dümen kırdığını da hep beraber göreceğiz.
Türkiye’den bazı kesimler ise belgelerden çıkacak bazı isimleri merakla bekliyor. Belki bir şeylerin değişeceğini yada ispat edileceğini düşünüyor olabilirler. Ancak şunu sormak gerekiyor, 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında onlarca isim, belge, bilgi, tape kamuoyuna düştüğü halde kara para aklanmasına kim ne kadar inandı ki bu belgelerden çıkacak olanlara inansın?
Mesela havuz medyası şu anda Panama belgeleri için dünyanın en büyük kara para aklama sızıntısı olduğunu söylüyor. Başta Putin olmak üzere pek çok isimi zikrediyor. Türkiye’den bazı isimler çıktığında “ Bu küresel güçlerin ülkemize yaptığı bir saldırı” şeklinde başlık attığında anında inandıracağı bir kitle varken Panama belgelerinden medet ummaya gerek var mı?
İran’da idam cezası alan Zencani’nin dün “Türkiye’de 8.5 milyar dolar rüşvet dağıttık” sözleri bile başlı başına Panama belgelerinden çok daha önemliyken bu itiraf ne kadar yankı buldu?
İran’ın ambargo sırasında yasa dışı petrol ticareti için Türkiye’yi kullandığı ve burada aklanan kara parasından 12,5 milyar doların Türkiye içinde kaybolduğu açıklanmıştı. Böylesine korkunç rakamlar bile yolsuzluk olarak görülmediyse Panama’da bulunan offshore hesaplar kamuoyunda ne kadar konuşulur ki?
ABD’nin uzun süredir Zarrab başta olmak üzere İran Türkiye arasında ki yaşanan kara para trafiğini mercek altına aldığını yeni yeni öğreniyoruz. Basına sızan bilgilere bakınca Reza Zarrab’ın şu anda New York’ta bülbül gibi konuştuğu söyleniyor. Zarrab’ın itiraflarının 17/25 Aralık operasyonlarından sonra ortaya atılan “Darbe, dublaj, montaj, kumpas” gibi tüm argümanları çürüteceği halde bunun kamuoyunda tesiri ne kadar olur?
Hali hazırda yapılan anketlerde bile sadece AKP seçmenlerinin %70’i 17/25 Aralık olaylarının yolsuzluk olduğuna inandığı halde tesir etmiyorsa Panama belgelerinde Türkiye’den çıkan isimler, sadece söylenecek yalanları çoğaltacaktır o kadar.