Buradayız!

Sayı saymayı biliyor musun? Hadi say. Reyhanlı 52, Diyarbakır 5, Suruç 33, Ankara 100, Sultanahmet 10.
Güvenlik zafiyeti? Bahsedenin alnını karışlarlar. Bütün hüneri mevki karşılığı kurduğu partinin oyunu AKP’ye taşımak olan hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, güvenlik açığı yok diyor. Ondan evvel de mütebessim İçişleri Bakanı aynı şeyi söylemişti.
IŞİD canı ne zaman çekerse, nerede isterse eylem yapabiliyor. Bakanlar, hükümet sözcüleri ise bir önceki patlamada yaptıkları konuşmayı dosyalarından çıkartıp yüzümüze okuyorlar.
Cumhurbaşkanı ise bambaşka bir âlemde yaşıyor. Biliyorsunuz onun kendine muhtarlarıyla kurduğu bir alternatif gerçekliği var. Kendi kendine sarayında kurduğu bir harikalar diyarında yaşıyor. Ülkesinde ne olup bittiğinden pek haberdar değil. Şayet yaşadığı memlekette ne olup bittiğiyle ilgilenseydi herhalde dün konuşmasında IŞİD saldırısına 40 saniye, barış için akademisyenler inisiyatifine 10 dakika ayırmazdı.
YÖK, Cumhurbaşkanı’ndan aldığı ilhamla derhal toplandı. İmza kampanyasına katılan akademisyenlerin işten kovulma haberleri de aynı hızla gelmeye başladı.
Cumhurbaşkanı’nın açtığı yolda YÖK’ün gösterdiği amaçta şevklenenler de eksik olmadı.
Rejimin yeni cihazı Sedat Peker“Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızda duş alacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı, YÖK, üniversite yönetimleri ve Sedat Peker. Hepsi kendi tarzlarına uygun şekilde meseleye el attı.
Bugünden sonra o imza kampanyasına katılan bir akademisyenin kılına zarar gelirse sorumluları bellidir.
Tezer Özlü’nün meşhur “Bu ülke bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi” sözü artık “bizi öldürecek olanların ülkesi” olarak değişmiştir.
Bunun da ardında aydınlar dilekçesi hakkında Kenan Evren’in açıklamalarına rahmet okutan şuurunu kurduğu muhtar evreninde bırakmış Cumhurbaşkanı, 12 Eylül’ün gülü olduğunu ispatlayan YÖK, kademe ve derece haricinde bir kaygısı olmayan üniversite yönetimleri ve Veli Küçük’ün yarenliğinden Tayyip Erdoğan’ın yarenliğine terfi eden Sedat Peker var.
Bu birbirlerine ziyadesiyle yakışan mürettebatın farkında olmadığı bir şey var. Tezer Özlü’nün kederli isyanındaki “bu ülke bizim değil” serzenişine çok güvenmişler.
Bilsinler ki bu ülke bizim de ülkemiz. Onu her yerinde bombalar patlayan, oluk oluk akan kanlarda duş alınacak bir cehenneme çevirseniz de bizim ülkemiz.
Hapse atabilirsiniz, öldürebilirsiniz.
Ancak maharetinizin sadece bu olduğunu ispat edersiniz.
İntihar bombacılarının avlağına dönen bu ülkede Cumhurbaşkanı, YÖK ve Sedat Peker adlarını yan yana yazdılar.
Artık aynı imza kampanyasındalar.
Bu bir suç duyurusudur. Bir gün işleyecek adalete yazılmıştır.
Bu memleket büyüktür. Tıka basa dolmuş ceplerinize sığmaz.
Bu memleket bizim de memleketimizdir.
Hedef gösterdiğiniz, kanlarında duş almak istediğiniz insanların da memleketidir.
Siz o duşlarda al kanlara boğsanız da geride bırakacağınız o kanlı enkazı tertemiz sularla yıkayacak hakiki vatanseverler vardır.
Buradayız ve adlarınızı kimlerin yanına yakıştırdığınızı görüyoruz.
Buradayız ve olan bitenin farkındayız.

Haber Kaynağı: Cumhuriyet

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...