Türkiye’de devlet hiç bir zaman gençliği başı boş bırakılacak bir yapı olarak görmez. Gençlerin kendi kontrolü dışında yapılar tarafından yönlendirilmesini “Milli Güvenlik Tehdidi” olarak okur. Gençlerin kendi başına bırakılmasını da istemez.

Özellikle milliyetçi gençlerin devlet tarafından kontrol edilmesi oldukça kritik bir konudur. Çünkü milliyetçi damar devletin isteği doğrultusunda en kolay harekete geçirilecek damardır. Ayrıca Türkiye’de ve tüm ulus devletlerde milliyetçilik devletten bağımsız gelişmediği için devlet haliyle milliyetçi gençleri sulayıp beslemiştir. Beslemek zorundadır.

Soğuk savaş döneminde milliyetçiler komünistlere karşı kullanılmıştır. Daha sonra Kürtlere ve ondan sonra da dindarlara karşı kullanılmışlardır. Ergenekon’un yönlendirmesiyle milliyetçilerin Azınlıklar misyonerler ve gayrı Müslimlere karşı kullandı.

Ancak AKP döneminde devletin milliyetçilik anlayışı dönüştü. AKP kendini milliyetçi olarak tanımlamadığı için milliyetçi tabanı tutacak onları kontrol edecek bir yapılanmaya ihtiyaç vardı.

Özellikçe çözüm süreci denilen süreçte milliyetçi gençlerden, MHP’nin gençlik yapılanması Ülkü Ocakları ve BBP’nin gençlik yapılanması Alperen Ocakları’ndan gelecek gelecek tepkileri absorbe edecek yapıya ihtiyaç duyuldu. Bu nedenle Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları’na paralel bir Osmanlı Ocakları teşkilatı kuruldu. İddialara göre ocakların arkasında istihbarat birimi vardı.

Dikkat edilirse bu derneğin kuruluş tarihi ile Çözüm sürecinin başlatma tarihi örtüşür. Bu derneğin amacı AKP’nin yeniden tanımlayacağı milliyetçilik tanımına uygun bir gençlik yapılanması yaratmaktı.

İşte Osmanlı Ocakları bu amaçla kuruldu. Böylece MHP’nin gençlik yapılanması gibi hareket eden, toplumda yükselen milliyetçilik dalgasını MHP’ye bırakmadan AKP’nin, daha doğrusu Saray’ın, istediği yöne yönlendirecek bir yapılanmaya ihtiyaç vardı. Bu paralel milliyetçi yapı bir nevi toplumda yükselen milliyetçiliğin gazını alacak, havasını indirecek bir milliyetçilik sibobu işlevi görecekti. Milliyetçilik yükselişe mi geçti, Osmanlı Ocakları üyelerini sal sokağa, iki bozkurt işareti, iki cam çerçeve kırma tamam gaz alınsın.

Osmanlı Ocakları projesi AKP açısından sıfır risk bir proje olarak görülüyordu. AKP’nin siyaset anlayışına bakıldığında hep birilerinin arkasına saklanıp arkadan vuran, arkadan savaşan bir anlayışın olduğu görülür. İşeler kötü giderken, önde dövüşeni suçlar, iyi giderse kredileri kendisine yazar.

Ergenekon’la mücadele sürecinde Cemaatin akarasın saklandı. İşler iyi giderken davanın savcısıyım dedi. İşler kötü gidince biz yapmadık, Cemaat yaptı dedi. Buna benzer örnekeri çoğaltmak mümkün.

İşte Osmanlı Ocakları projesi de bu mantığın yansıması. Ülkücü gibi hareket ediyor, bozkurt işaretiyle yürüyor. Böylece yaptıkları vandallıklar ve sokak şiddeti MHP’ye yazılırken, hem yükselen milliyetçi duyguları MHP’nin yönlendirmesine izin vermemiş oluyorlar, hem de AKP’ye koruma işlevi görüyorlar.

Partiden bağımsızmış gibi kurulan bir sözde milliyetçi paralel Ocak yapılanması. İşler iyi giderken, Milliyetçi oyları AKP’ye kanalize etmek için kullanılıyor. İşler karışınca AKP ile ilişkimiz yok deyip işin içinden çıkmaya çalışıyorlar.

Bu nedenle düne kadar AKP’nin yan kolu gibi hareket eden Osmanlı Ocakları, son sokak provokasyonları deşifre olunca arkası arkasına AKP ile organik bağımız yok açıklaması yapmaya başladılar. Çünkü sokakları karıştıranların AKP olduğu, kaosun kaynağının AKP olduğu anlaşılırsa AKP’nin oy kaybedeceğinden endişe ediyorlar…

Ayrıca AKP Gezi olaylarından sonra çok korktuğu için sokakları tutacak bir yapılanmanın canlandırılması gerektiğini düşündü. Yani sokak hareketlendirilecekse bu AKP’nin kontrolünde olmalıydı. Sokaklar boş bırakılırsa Gezi gibi gruplar çıkacaktı. Osmanlı Ocakları bir nevi AKP karşıtı oluşacak sokak hareketlerine karşı çıkacak bir nevi Esad’ın Şebbiha yapılanmasına benzer bir işlev de görecekti.

Özet olarak Osmanlı Ocakları üç konuda AKP’ye hizmet etmek için kuruldu:

1) Milliyetçilik kartını MHP’nin elinden almak

2) Gezi eylemleri gibi eylemlere karşı sokakları “savunacak” bir tür Şebbiha örgütü olarak işlev görmek

3) Yeni yükselen milliyetçi dalganın havasını indirecek bir sibop grevi görmek

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...