Arkadaşlar anlattılar…
Sayın Fethullah Gülen’i ziyarete gelen önemli konuklardan biri kendisine şu soruyu yöneltmiş;
“Nasıl oluyor da HİZMET HAREKETİ, aynı anda dünyanın bir çok ülkesinde farklı din, kültür, millet, mezhep, etnisite ve dünya görüşüne sahip insanlaraeğitim ve kültür HİZMETİ götürdüğü halde, bunların her birinde yüksek birmemnuniyet ve takdir hissiyle karşılanabiliyor ve dünyanın her yerinde insanlar HİZMET neferlerini sevgiyle bağrına basabiliyor?”
Sayın Gülen’in soruya verdiği cevap oldukça manidar olur ve şunları söyler;
“Bizim kimseyi memnun etmek için özel bir çabamız ve buna yönelik birgayretimiz yok… Her işimizde sadece ve sadece Cenab-ı Allah’ı hoşnut edecek iş yapma ve rızasını kazanmaya matuf gayret gösterme niyetindeyiz.Rabbimizin hoşnut olduğu bir işin dini ve milliyeti ne olursa olsun iyi niyetli insanlarda da karşılık bulacağında kuşku yok. Allah bir işten hoşnut kalırsa, kullarına da onu hoş ve güzel gösterir…”  der.
Bu cevap beni çok etkiledi.
Üzerinde biraz düşünüldüğünde, içtimai hayatı, hatta tüm dünyayı cenneteçevirecek formülün de aslında bu olduğu görülür.
Ailede eşler birbirine karşı Allah’ın hoşnut olacağı şekilde mumalede bulunursa, o evde huzur olmaz mı?
İş hayatında bir insan, tüm işlerinde Allah’ın hoşnut olacağı bir tutum sergilerse, o işe haram karışır mı?
Bir patron, işçileriyle olan ilişkisinde Allah’ın hoşnut olacağı bir duruş sergilerse, o işçiler memnun kalmaz mı?
Bir işçi, iş yerinde, Allah’ın memnun kalacağı bir iş ciddiyeti ve işin hakkını verme gayreti gösterirse, patron o işçisinden memnun kalmaz mı?
Bir devlet adamı, Allah’ın memnun kalacağı bir yönetim sergilerse, o ülkedeadalet ve huzur olmaz mı?
İnsanlık tarihinde belki de ilk defa, aynı anda ve eş zamanlı olarak dünyadaki tüm istihbarat örgütlerinin uzun yıllardır inceleyip yakın takibe aldığı sosyal hareket, HİZMET CAMİASI oldu.
Bu okullarda görev yapan personelin geçmişini, bu kurumların ne amaçla açıldığını ve neler yaptıklarını didik didik ettiler.
Allah’a şükür, sadece oralarda görev yapanları değil, ülkemizi de utandıracakhiçbir eksiğini bulamadılar.
Söyler misiniz Allah aşkına?
Allah’ı rahatsız edecek ve hoşuna gitmeyecek bir iş yapmamaya özengösteren ve buna uygun hareket edenlerden, dini, milliyeti ve kültür yapısı ne olursa olsun, diğer insanları huzursuz edecek ve endişeye sevk edecek bir hal zuhur etmesi mümkün mü?
HİZMET HAREKETİNİN ana felsefesi Sayın Fethullah Gülen’in yukarıda altını çizdiği, “Bizim kimseyi memnun etmek için özel bir çabamız yok. SadeceAllah’ı hoşnut edecek iş yapma gayretindeyiz” olunca, Allah’ın izniyle yapılan HİZMETLERİN sonucu da, dini ve milliyeti ne olursa olsun, tüminsanların da güven ve emniyet içinde hoşnut kalacağı bir çizgide seyretti.
Dua edelim, Rabbimiz bozmasın.
Bu konuda o kadar çok örnek var ki, ülke ismi vermeden, daha dün dinlediğim bir örneği aktararak şimdilik iktifa edeyim.
Tanınmış bir ülkenin Kasım ayında göreve başlayan Hıristiyan kökenli yenicumhurbaşkanı, seçildiği günün ertesinde, üç evladının birden elinden tutarak ülkesindeki TürkOkullarına yazdırdı.
Görevi kendisinden devraldığı ülkenin Müslüman kökenli önceki Cumhurbaşkanının yine Türk Okullarında okuyan evladı ise, ülkesini temsilen gittiği Amerika Birleşik Devleri’nde bilim olimpiyatlarında madalya kazandı.
Eğer bir ülkede hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar, bir sosyal kesimden aynı oranda memnuniyet ve güven hissi duyuyorlarsa, buradaki fazilet tamamen Allah’ın bir lütfudur ve bir Müslüman için de gurur vesilesidir.
Bu ülkelerde okullar tatildi, yeni dönem Pazartesi günü başladı.
Daha geçen hafta aynı ülkede elçilikte göreve başlayan dışişleri çalışanına ise, ülkenin en başarılı eğitim kurumları Türk Okulları olduğu halde, çocuğunu oralara yazdırmaması için elçi tarafından mobbing uygulandı.
HİZMET HAREKETİNİ karalamak isteyen fitne şebekesi, dünyanın dört bir yanında öyle tezvirat, öyle şeytani oyunlar peşindeki, Hristiyan ülkelere gidip,“Bunlar çocuklarınızı Müslüman yapacak” diye gammazlıyor, Müslümanülkelere gidip, “Bunlar çocuklarınızı Hristiyan yapacak” diye gammazlıyor.
Allah’a şükür, bu çirkin gammazlama faaliyetlerine rağmen, oraların insanları,“size mi inanalım, yıllardır gördüğümüze mi?” diyerek, bu şer şebekesine prim vermiyorlar.
Şu an Havuz Medyasında yazan ve HİZMETE akla ziyan yakıştırmalarda bulunan Bugün gazetesinin hepinizin yakından tanıdığı eski bir yazarı, Sayın Gülen’in bizzat yüzüne karşı; “İŞTE MÜSLÜMANCA TAVIR, TAM DA SİZİN DURUŞUNUZDUR” demesine rağmen, bugün tüm geçmişini tekzip edercesine bambaşka bir role soyunabiliyor.
Dini ve Milliyeti ne olursa olsun herkesin güven duyduğu bir kişiliğiniz yoksa, gerçekten iyi bir Müslüman sayılır mısınız?
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilen bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz(s.a.v.) şöyle buyurur: Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamet buldukları kişidir. Mü’min ise, insanların canları ve malları hususunda güvendikleri kişidir.” (Müslim, İman: 14; Buhârî, İman: 3)
Yurtdışındaki HİZMET neferleri bu çizgilerini bozmadıkları için, dünyanın her yanında insanlar kendilerine güven ve itimat duydular. Onlar da kendilerine güvenenlerinin beklentilerini asla boşa çıkarmadılar.
Eğer Sayın Fethullah Gülen’in dünyaca ünlü Le Monde gazetesine yazdığı makale, farklı din, dil, kültür ve etnik kimliğe sahip dünyanın her bir ülkesinde aynı oranda pozitif bir karşılık ve yankı bulduysa, bunun en önemli nedeni, Allah’ın hoşnut olmayacağı tek bir satırın makalede yer almaması, içerdiği mesajların da, maddi-manevi tüm değerlerimizi temsilen evrensel bir nitelik taşımasıdır.
Şimdiki süreçte yazılan çizilen, davaya konu edilen iddialara bakmayın.
Belli ölçüde güdümlü bir yargı sürecine girmiş olsak da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil, evrensel yargı ilkeleri nihai kararı tescil edinceye kadar herkes suçsuz ve masumdur.
İddiaların güdümlü medyada çok dillendiriliyor olması, güdümlü yargının dasuç üretmeye çalışması, bu YALIN GERÇEĞİ değiştirmez.
Ortada suç yoksa, ceza da yoktur.
Suç varsa, Allah’a ve ahiret gününe inanan zaten suçu örtmez, suçluya sahip çıkmaz.
Bu nedenle kimseden kokmayın, çekinmeyin, yanlış bir iş yapmadıysanız, dünya da üzerinize gelse suçluluk duygusu hissetmeyiniz.
Kuru gürültüye de aldırmayın.
Herkes işine gücüne baksın, fitne şebekesinin oyunları karşısında pesetmeden, Allah’ın hoşnutluğunu kazanma istikametindedoğru bildiği yolda devam etsin.
Ne demiş Hz. Şems;
“İşin Allah’a kaldıysa, olmuş bil…”
Etrafınıza bakındığınızda, Allah’tan başka kimse kalmamışsa, tam da doğru yerdesiniz demektir.
Yolun sonu pek aydınlık. Tüneli uzun sanmayın…

Haber Kaynağı: Prof. Dr. Osman ÖZSOY – RotaHaber