Çıldırtmak amaçları. En acı veren şeyleri yapıp aklın devreden çıkmasını istiyorlar. Bir mafya liderinin rakibinin kızını-oğlunu öldürtmesi gibi sinir sistemimizi felç edip teslim almak istiyorlar.
5’le 10’la 50 ile yetinmiyorlar. 3 ölü 5 yaralıya alışkın çünkü bu topraklar. Çılgın rakamları hedefliyorlar. Bir terör örgütünün en büyük malzemesi olan canlı bombanın ikisini de aynı eylemde kullandırtmaları bu yüzden.

Yemen, Suriye ve Irak’tan bildiğimiz eylemler bunlar. İstiyorlar ki Ortadoğu bataklığı gibi bir yer olsun Türkiye. Sivillerin birbirini öldürdüğü bir ülke. En makul taleplerin kanla hapisle bastırılacağı bilinsin istiyorlar ki kimse bir şey istemeye cesaret edemesin.

Yönetilemeyen bir ülke amaçları. O yüzden AKP’yi de sevmiyorlar. AKP, seçimlerden birinci parti bile çıksa ülkeyi eskisi gibi yönetemeyeceği günlere gittiğimizin farkında değil. “Aman AKP tek başına gelsin de bu kan dursun artık” denecek eşikler çoktan geçildi, görmüyor. Parti, yola çıktığı değerlere düşman kesildiğinden beri ‘Eski Türkiye’nin çakal bürokratları ile kendilerince ‘Yeni’ dedikleri Türkiye’nin çapsız bürokratlarına esir olmuş durumda. Davutoğlu her gün giderek daha da etkisizleşen bir figür.

Bunu yapanlar HDP’yi de sevmiyor. Çözüm olarak siyaseti ve sandığı gösteren ve bunda samimi olduğunu ispat etmeye çalışan partinin marjinalleşmesi için her yolu deniyorlar. Selahattin Demirtaş’ı seven sevmeyen her kesimde uyandırdığı sempatinin yok olmasını istiyorlar.
Mevcut hükümete/hükümete hükmedenlere pis işleri yaptırıp sonra onun hakkından gelmenin kolay olduğunu biliyorlar. Kürt meselesinde duygusal kopuşu gerçekleştirmek ve hızlandırmak istiyorlar. Cemaatin bir daha belini doğrultamayacak kadar ağır darbe almasının hayalini kuruyorlar.
İktidarlarını devam ettirmek ve yargılanmamak için celladı ile işbirliği yapanların ülkeyi ve kendilerini düşürdüğü durumu yaşıyoruz. Din başta olmak üzere bütün değerlerin itibar kaybettiği bir dönem.

Bildikleri ve çözemedikleri tek şey Türkiye toplumu. Bu toprakları Ortadoğu gibi yönetmek mümkün değil. O yüzden ne milli şef ölene kadar görevde kalabildi ne de darbe yapanlar yıllarca hükümette. Ama ruh ölmüyor malum. Şimdi bu ruhu tekrar cağıranlarla karşı karşıyayız. Aklımızı kaybetmemek sınavımız. Seçimlerin iptalini asla kabul etmemek. Sandığa sahip çıkmak. Hiçbir sorumluluk almayanlara 1 Kasım’da bu tablonun sorumlusu sizsiniz demek.

Neden istifa etmiyorlar?

Çünkü toplumsal hafızamızın ne kadar zayıf olduğunu biliyorlar. Sokağa çıkın Suruç’ta ne olduğunu sorun 10 kişiden 9’u hatırlamaz. Medeni bir ülkede yılda bir kez yaşandığında yer yerinden oynayacak olaylar bizde haftalık gündemdir çünkü.

İstifa etmezler, çünkü başarısızlık yüzünden görevden alınmayacaklarını bilirler. Zorlu birkaç günden sonra her şeyin unutulacağından emindirler.

Bu onursuzlukla nasıl yaşayacağımdan daha kuvvetli bir derdi maişet duygusu vardır.
‘İstifa et’ diyen halktan çok, ‘surda gedik açma’ diyen hükümet önemlidir.
İstifa eden enayidir. Takdirle karşılanmaz. Yakın çevresi sitem eder. Batı’da olduğu gibi şık bir hareket sorumlu bir davranış olarak görülmez.

Bizde bürokratlar milletvekili olmak için istifa eder.

Bakanlar kabine revizyonu yaşar.

Bu böyle sürüp gider.

KAYNAK: LEVENT KENEZ/MEYDAN

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...