Neden Türkiye’yi terk ediyorlar? Neden Türkiye’ye dönmekten vazgeçiyorlar? Hangi şartlarda Türkiye’ye dönerler? Yazarımız Murat Aksoy Türkiye’yi terkeden insanlarla görüştü ve yaşam hikayelerini yazdı….

 

Türkiye’de sadece son aylarda değil son birkaç yıl içinde büyük değişim yaşanıyor.

 

14 yıldır tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AKP) karar alma süreçlerinin, ortak akıldan tek adam ve çevresindeki dar grubun inisiyatifine terk edildiği bir dönem yaşıyor. Yasama, yargı ve yürütmenin birbirini denetlediği değil tek adamın isteklerine uygun ve uyumlu hale getirildiği bir siyasal düzene geçildi.

 

Düşüncelerini imza kampanyasına katılarak, gösterilerde slogan atarak,sosyal medyada mesaj yazarak ifade edenlerin kolayca yargılanıp, ceza aldığı bir ülke oldu Türkiye. Düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğünün alanı giderek daralıyor.Haberleriyle, yazılarıyla muhalefet yaptığı için Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, bakanlara hakaret suçlamasıyla karşı karşıya kalanlar, hapse girenler, casuslukla suçlanıp, yargılananlar. Ülke adeta bir açık hava hapishanesine çevrilmiş durumda.

 

Toplumsal farklılıklar arasındaki fay hatları derinleşiyor, toplumsal kutuplaşma derinleşiyor. Kürt sorununda çözüm süreci yerini adı konulmayan bir iç savaşa bıraktı. Kısaca Türkiye’de bizatihi siyaset üzerinden siyasetin alanı daraltılıyor, demokrasi zemin kaybediyor.

 

OLUMSUZ GİDİŞİ DÜNYA TEYİT EDİYOR

 

Bu durum, uluslararası kurumların tespitlerine de yansıyor.

 

Washington merkezli Freedom House’ın son Dünya Özgürlük Raporu’nda Türkiye, genel değerlendirmede “kısmen özgür”, basın açısından ise “özgür olmayan” ülkeler kategorisinde.

 

Türkiye, basın özgürlüğü konusunda Suriye ve Kuzey Kore gibi ülkelerle aynı kategoride.

 

Yine İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2016 yılı Türkiye raporunda, medyaya yapılan baskı, yargının siyasallaşması ve iktidarın muhaliflere yönelik baskısı açık biçimde ifade ediliyor.

 

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) Yolsuzluk Algı Endeksi’nin sonuçlarında Türkiye 2 sıra düşerek 168 ülke arasında 66. sıraya geriledi.

 

Yine her yıl yayınlanan Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda son yıllardaki olumsuz gidiş tespit edilmektedir.
Özetle karşımızda her alanda olumsuz görüntü veren bir Türkiye var.TÜRKLER TÜRKİYE’Yİ NASIL GÖRÜYOR

 

Bütün bu gelişmeler, bu Türkiye fotoğrafı, yurt dışında yaşayan, orada doktora yapan, akademisyenlik yapan, alanlarında başarılı iş insanı Türkler ne düşünüyor, nasıl etkiliyor?

 

Ya da Türkiye’de yaşayanlar bugün hakkında ne düşünüyor, geleceğe nasıl bakıyor?

 

Bu sorular, geçtiğimiz yıl Ekim ortasında dil eğitimi için gittiğim Washington’da; bana ulaşan veya benim tanıştığım Türklerle yaptığım sohbetlerin ana konusu oldu.

 

Konuştuğum pek çok doktora öğrencisi, akademisyen ve iş insanı Türkiye’de yaşananlardan duydukları endişeyi ve yaşananların gelecek planlarını nasıl etkilediğini anlatıyorlardı. O günlerde gerçekleşen Ankara Garı’ndaki patlama(10 Ekim 2015), hemen ardından 1 Kasım seçim sonuçları Türkiye’de olduğu gibi Amerika’da yaşayan Türklerde de büyük bir umutsuzluk yaratmıştı. Bu umutsuzluk, konuştuğum insanların Türkiye’ye dönüşlerini en azındanbir süre erteleme şeklinde tezahür ediyordu.

 

Okuyacağınız bu yazı dizisi, bu insanların duygularını anlamak üzere hazırlandı.

 

“Türkiye hakkında ne düşünüyorlar”, “yaşananları nasıl görüyorlar”, “ne olduğunu düşünüyorlar”, “neden dönmekten vazgeçiyorlar” ve “ne olursa ülkeye dönerler”di gibi sorulara cevap aramak üzere yolu çıkan ve sadece anlamaya yönelik bir çaba olarak yola çıktı.

 

Türkiye’ye dönüşlerini erteleyenlerle konuşurken şu gerçek de ortaya çıktı; benzer nedenlerle Türkiye’den yurt dışına göç edenler de vardır. Hem de azımsanmayacak kadar.

 

Bu yazı dizisi, sınırlı imkanlar ölçüsünde yapılan 20’ye yakın görüşmeden seçilen ikisi aile görüşmesi olmak üzere 12 görüşmeden oluşuyor. Bunların 7’si farklı ülkelerden Türkiye’ye dönüşlerini erteleyen ya da dönmekten vazgeçen; 5’i de Türkiye’den ayrılıp yurt dışına çıkanlardan oluşuyor.

 

Bu yazı dizisi, beyin göçü konusunda istatistiki bir ölçü ifade etmiyor. Yani dizi, beyin göçünün yönünü ölçmek için hazırlanmadı. Dizide yer alan her söyleşi bir insan hikayesi. Ve hikayeler her zaman rakamlardan daha gerçek, daha çok şey anlatıyor.

FARKLI HİKAYELER AYNI SONUÇLAR

 

Yurt dışından olup dönmeyi erteleyenlerin çoğunluğu akademisyen adayı. Ama her birinin farklı bir nedeni var.

 

Suriye’de yaşanan süreçle birlikte Alevi kimliğini keşfeden ve çalıştığı konular açısından Türkiye’ye dönse bile kadro bulamayacağından endişeli olan da var; Cumhurbaşkanı’na sorduğu soru nedeniyle Türkiye’ye döndüğünde dava açılma ya da tutuklanma endişesiyle dönmeyen de.

 

Ancak Türkiye’den yurt dışına çıkanlar, dönüşünü erteleyenlerden daha farklı alanlardan. Onların hikayeleri önemli.

 

Örneğin 2012’de bir kişi ya da ailenin değil tam 6 ailenin birden Türkiye’den ayrılıp İsrail’e yerleşmeye karar vermesi ve bu süreçte aile sayısının 12’ye yükselmesi. Çoğunun nedenide ortak: Türkiye’nin içe kapanması ve çocuklarını değişen eğitim sisteminden kurtarma kaygısı.

 

Bir başkası, Türkiye’deki akademinin meslektaşlık üzerinden değil, alt-üst ilişkisi üzerinden bina edildiğinden Türkiye’de akademinin kısır döngüyü mahkum edildiği için yurt dışına çıkan da var.

 

Burada paylaşılacak söyleşilerin “geneli” temsil etme kaygısı yok. Sınırlı bir zaman dilimi içinde tespit edilen, görüşülen ve seçilen söyleşiler.

 

Söyleşilerdeki eksiklerin tüm sorumlusu benim.

 

TEŞEKKÜRLER

 

Son olarak bu projenin ortaya çıkmasına katkısı bulunan doktora öğrencilerine ve akademisyenlere paylaşımları ile Mahir Samancı’ya, projeye inanan ve desteklenmesine katkı sağlayan Yasemin Çongar’a, projeyi destekleyen Objective Araştırma Gazetecilik Programı’na, genel görüşme çerçevesi konusunda önerileriyle katkı sunan Aydos Zeynep Türkyılmaz’a ve bu projede yer almayı kabul eden herkese teşekkür ediyorum.

 

KAYNAK: MURAT AKSOY / HABERDAR