Abdullah Öcalan’ın HDP’nin İmralı Heyeti ile görüşmelerini ihtiva eden“Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” kitabından, Oda TV, bazı alıntılar yaptı. Öcalan’ın Doğu Perinçek hakkındaki sözleri dikkatimi çekti. Malûm, herkes, AK Parti’nin, Doğu Perinçek çizgisine geldiğinden söz ediyor. Perinçek de, en mutlu günlerini yaşadığını ifade ediyor.
2013 yılında yapıldığı ileri sürülen görüşmelerde Öcalan diyor ki: “Babası Sadık Perinçek’tir. Tüm veriler, Doğu’nun dizayn edilmiş bir Amerikancı olduğunu gösteriyor. O dönem Doğu yakalanınca, teslim oluyor. 1971’de ajanlaşmıştır. Özel Harp Dairesi’ne girdiği kesin. Daha önce de olabilir. Hatta babasından da olabilir. Aslında komuta Doğu’da değildir. Doğu sadece önde görünüyor. Komuta İsmail Hakkı Pekin’dedir. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı’ydı. AKP’ye söyleyin Doğu ile ittifak yapıyorsanız, kutlu olsun. İran ile ilişkisi önemlidir… Doğu Perinçek, CIA’nın Neo-con’un darbesine en çok hizmet eder ama, anti Amerikancı görünüyor. ABD’nin en gerici darbe tezgâhlarının teoricisidir. Beraberindeki generaller de öyledir. Bunlar kullanılıp, köşeye atılan adamlardır. Erdoğan’ı da değiştirmek istiyorlar. Erdoğan direniyor; Kasımpaşalı ya! Ama ne olacağı belli değildir.”
Daha 2013’te, Öcalan bu yakınlaşmayı görmüş mü? Yoksa o görüşmeler daha sonraki yıllara mı ait? Tam bilemiyorum. Ama Doğu Perinçek’in derin güçlerle ittifakı hakkında önemli bilgiler veriyor.
Sonuç ortada… Tayyip Erdoğan yola çıkarken yanında olan en önemli isimleri kaybetti. Buna mukabil, Doğu Perinçek’in de içinde bulunduğu farklı ittifaklar kurdu. “Yola çıktıklarını, yolda bulduklarınla değiştirirsen, hem yolunu kaybedersin, hem dostunu” diye herkesin bildiği uyarı vardır. Galiba, şu anda, bu korkulan noktadayız.
Erdoğan, AK Parti’nin kuruluş yıllarındaki arkadaşlarından uzaklaştı. Yusuf Kaplan’ın samimiyetle itiraf ettiği gibi: “Bu ülkenin çocukları güya iktidarda. Ama iktidar onların elinde değil. Jölelilerle, şunlarla, bunlarla gaz veriyorlar; memleketi batırdılar.”
NECCAR MI SÖMER Mİ?
Hükümetin Ankara katliamı hakkında söyledikleri propaganda kokuyor; işin kötüsü bunu, bütün dünya anlıyor. Yandaş medya, katliamda YPG’nin parmağı olduğuna dair peş peşe “belgeler!” yayınlıyor. Ama, anlaşılıyor ki, dünya nezdinde bunların pek inanılır bir tarafı yok. İş, “Sümeyye suikastına”dönüyor gibi.
Star gazetesi, kamuoyunu ikna için, “2 PKK’lının telsiz diyaloguna!” yer verdi… Goşkar ile Gabar arasında geçiyor bu konuşma… Gabar, “YPG mi yapmış?” diyor; Goşkar “Evet YPG yapmış” cevabını veriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Aman TC, YPG olduğunu anlarsa, iş zorlaşır. Kimse duymasın” Gabar, “TC aptal mı, hemen çözerler bunu” diye konuşuyor.
Ayrıca, IŞİD ile YPG’nin anlaştıklarına dair bir başka belge, “İhanet ittifakı”başlığıyla Sabah’ta çıktı. Hükümet, elmalarla armutları toplamaya çalıştıkça, hiçbir inandırıcılığı kalmıyor.
Bu arada, fail olarak gösterilen YPG’li Salih Neccar’ın ailesinden bir açıklama geldi. Yetkililer, faili, YPG mensubu, 1992 Amude köyü (Haseke-Cizire) doğumlu Salih Neccar olarak ilân etmişti. Rojava’lı Neccar ailesi, Amude’de bu soyadı tek kendilerinin kullandığını, o isimde bir çocukları bulunmadığını,“Salih Neccar” adlı bir şahsı tanıdıklarını ama onun, 60 yaşında olduğunu ve başka bir köyde yaşadığını söyledi.
İlginç gelişme: TAK’ın katliam sorumlusu olarak ilân ettiği Abdülbaki Sömer’in babası konuştu. İlk gün Salih Neccar diye yayınlanan o fotoğraftaki kişinin, kendi oğlu olduğunu açıkladı. Şimdi babadan DNA örneği alındı.
Katliamın aydınlatılmasından ziyade propaganda amacı güdüldüğü o kadar belli ki! Etraflı bir tetkik yapılmadan, sonuçlar kamuoyuyla paylaşılmış. Delilden sonuca gitmekten ziyade, önce hedef belirlenmiş, sonra da belgeler o hedefe hizmet edecek şekilde hazırlanmış.
Kaynak: Nazlı ılıcak – Özgür Düşünce