Kanal D’de canlı yayınlanan Beyaz Show’a katılan bir izleyicinin söylediklerinden sonra yaşananlar Türkiye’nin içinde olduğu siyasal ve toplumsal histeri halinin giderek tüm toplumu hasta etmeye başladığının en bariz işareti oldu.

 

Bir eğlence programı olan ve canlı yayınlanan Beyaz Show’a katılan, kendini Diyarbakır’dan Ayşe Çelik adında bir öğretmen olarak tanıtan izleyici, “Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız?Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın. Ölen çocuklara sevinen insanlar var. Onlara hiçbir şey diyemiyoruz, yazıklar olsun demekten başka… Bomba seslerinden, kurşun seslerinden… İnsanlar susuzluk ve açlıkla mücadele ediyor; özellikle de bebekler ve çocuklar. Lütfen duyarlı olun ve sessiz kalmayın.” dilek ve temennilerinde bulundu.

 

Programın sunucusu Beyazıt Öztürk de, izleyicinin sözlerine teşekkür etti ve “Elimizden geldiğince duyurabileceğimiz yerlerden duyurmaya çalışıyoruz. Bu söyledikleriniz bize ders oldu. Daha da fazla yapmaya devam edeceğiz. İnşallah o söylediğiniz barış dilekleri en kısa zamanda gerçekleşir” dileğinde bulundu.

 

Söylenen “sözler”, siyasal değil bir eğlence programında söylenince etkisi daha da güçlü olmalı ki, iktidar yanlısı medya ve onların sosyal medya timleri devreye girdi.

 

İktidarı infiale sürükleyen sözleri ve benzerlerini haber kanallarında pek çok kişi söylediği için toplumsal etkisi sınırlı. Ama sözlerin ve o sözlerin ifade ettiği gerçeklerin en çok izlenen eğlence programında dile getirilmesi iktidarı ve yandaşları korkutmuş olmalı ki, infiale kapıldılar.

 

Ardından olanlar oldu.

 

İKTİDAR BASKISIYLA ÖZÜR

 

Hükümete yakın medya, bu sözleri, terör propagandası kapsamına sokmakta gecikmedi. Ardından sosyal medyada arayanın kimliğine ilişkin tüm bilgiler kısa sürede ortaya çıktı.

 

İzleyicinin adının Ayşe Çelik olmadığını, Diyarbakır değil İstanbul’dan aradığını vs. her şeyi öğrendik

 

Ama bunları yapanların bilmedikleri şu: izleyiciye ait hiç bir bilgi, bu “sözlerin” değerini düşürmüyor. Çünkü bu sözler, gerçek ve Türkiye’nin bunları duymaya ihtiyacı var.

 

Arayan Ayşe Çelik değil, Sezen Aksu, Tarkan ya da sıradan bir vatandaş olması, o “sözlerin” değerini ne değiştiriyor ne de önemsizleştiriyor. Tam tersine sıradan bir vatandaşın, bunları çok izlenen bir eğlence programında söylemesi, değerini daha da arttırıyor.

 

İktidarın ve yandaşlarının tahammül edemedikleri de bu muhtemelen.

 

Programın ertesi günü programın yayınlandığı TV kanalı açıklama yapıp soruşturma (neyi soruşturacaksa) başlatacağını duyurduğu. Ardından programı sunan ve apolitik kişiliği bilinen Beyazıt Öztürk, ekrana çıkıp özür diledi ve “ben işime devem etmek istiyorum” dedi.

 

Gelen baskı sonucunda kanal açıklama yapmak, sunucu özür dilemek zorunda kaldı.

 

“ANALAR AĞLAMASIN”A SORUŞTURMA OLACAK MI?

 

Ama özür yeterli olmamış ki, Beyazıt Öztürk ve programa katılan izleyici hakkında da “terör propagandası yaptıkları” iddiasıyla soruşturma başlatmış.

 

Sözlenen sözler, söylenen bağlam bu kadar açıkken, açılan bu soruşturmanın, hukuki değil siyasi olduğunu söylemeye sanırım gerek yok.

 

Bu sözlerin benzerlerini hatta aynılarını Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, CHP lideri Kılıçdaroğlu, HDP eşbaşkanları Demirtaş ve Yüksekdağ da, hükümeti destekleyen pek çok yazar ve yorumcu da söyledi.

 

“Çözüm süreci” döneminde açılmayan davaların, “süreç buzdolabına kaldırılınca” açılması, hukukun da, toplumdan değil devletten yana olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

 

EĞLENCELİ OLMAYAN GERÇEKLER

 

Geride bıraktığımız iki günde, iktidarıneğlence programa katılan izleyicinin dile getirdiği “eğlenceli olmayan gerçeklerin” duyulmasından duyduğu rahatsızlığı en çıplak hali ile gördük.

 

Bu rahatsızlık, şu anda Türkiye’nin içinde olduğu toplumsal ve siyasal histeri halinin en açık işaretidir.

 

Bu histeri hali topluma yayıldıkça, zihinsel bölünme ve duygusal kopuş artmaya devam edecektir.

 

En insani duyguyu bile “terör propagandasına” sokup dava açmak; her ifadeye, her eleştiriye terör, bunları dile getirenlere terörist demek ancak otoriteryenyönetimlerde mümkündür.

 

Beyaz Show’da olanlardan sonra yaşananlar, Türkiye’nin bu yolda emin adımlarla ilerlediğini göstermektedir.