
Ne kadar güçlü ve seviliyor olsun veya olmasın, toplum her siyasetçiye bir avans verir, önüne bir eşik koyar ve onu izleyerek sınar. Başarı geldikçe verilen avans genişler, eşik yükselir. Bu sürede her toplum için kritik önemde görülen ve dip dalgalarda ortak hassasiyetlere dokunan olaylar da yaşanır. İnsanlar bu olaylara ayrı önem atfederler, hep hatırlarlar ve tabiri caizse siyasetçinin manevi notunu bu noktalardaki duruşuna, davranışına göre belirlerler. Siyasetçinin bu sınavdan çıktığı durumlarda eşik yükselir, tabanla siyasetçi arasında bir bütünleşme ortamı doğar. Buna karşılık sınavdan başarısız çıkıldığında gizli bir kopuşun dinamikleri tomurcuklanır. İnsanlar bunu açıkça ifade etmek istemeyebilirler ama ‘işin tadı’ kaçar…
******
Karar Gazetesi’ndeki bugünkü yazısına bunları yazarak başlayan Etyen Mahçupyan, Erdoğan hakkında yazılmış olan en sert yazısını kaleme almış durumda.
Mahçupyan, Erdoğan’ın Davutoğlu’nu görevden almasının AKP içinde çok ciddi bir yara açtığını ve bu yaranın ilerleyen süreçte tabanda ciddi kaymalara ve reaksiyonlara sebebiyet vereceğini dile getirdi.
Özellikle son paragrafta Mahçupyan, bu işin tadının kaçtığını çok net ilan etmiş.
*******
Yol arkadaşlığının ima ettiği en basit ahlaki usul kurallarının bile ihlal edilebildiği ve buna göz yumulduğu ya da görmezden gelindiği bir süreçten geçildi. Bu AK Parti yönetimi adına bir başarısızlıktı ve Davutoğlu ile Başbakanlık çevresinin de bu başarısızlıkta payı var. Ancak bir yönetim zaafının güç dengesinde güçsüz olanın üzerine yıkılarak, üstelik bunda ‘fitne’ aranarak sunulması, AK Parti’nin sahip olması ve sahip çıkması gereken edep ve adap kodlarını yerle bir etti.
AK Parti’ye gönül verenlerin zihninde ve yüreğinde bir ‘doğru davranış’ tasavvuru vardı. Hareketin meşruiyeti sadece mazluma ve mağdura sahip çıkmakla değil, bu duruşu doğru bir ahlaki zemin üzerine oturtmasıyla ölçülüyordu. AK Partililer sadece köprü, tünel, yol, bina aşkıyla bu partiyi desteklemediler… Bir emsal olması, hakkaniyetli bir etik anlayışı siyasetin ve toplumsal hayatın içine yerleştirebilmesi için
desteklediler.
***
Yolsuzluklar zaten bir yaraydı… Yarattığı rahatsızlık ortadan kalkmasa da, beşeri zafiyetle bir yere kadar açıklanabildi ve başkaları tarafından kötüye kullanılma endişesi ile kenara kondu. Ama bu son olay hiçbir gereği yokken ve hiçbir gerçekçi gerekçeye dayanmadan yaşandı… Erdoğan’ın karar mekanizmasını tek merkezli ve hiyerarşik yapma isteğinin dışında hiçbir anlamlı neden bulamıyor insanlar…
Erdoğan’ın bu tercihi önündeki eşiği aşağı çekti, verilmiş olan avans alanını daralttı. Daralmayı engellemek üzere şimdi ‘tehdit altındayız’ söyleminin öne çıkarılması şaşırtıcı olmaz. Bununla tabanı bir süre daha oyalamak belki mümkündür ama maalesef ‘işin tadı’ gerçekten de kaçtı…