Suruç bombacıları bir kez daha acı gerçeği gösterdi: Aslında Suriye’de olan savaşın cephe gerisinde, Türkiye’nin güneydoğusunda da içten içe bir savaş yaşanıyor. Kürtler Kürtlere karşı savaşıyor.
Kobani’de PYD güçleri ile IŞİD arasında süren savaşta IŞİD komutanlarının çoğu Kürt’tü. Kobani’ye saldıran IŞİD militanlarının çoğu da Kürt’tü. Güneydoğu’dan Suriye’ye savaşa giden gençlerin bir kısmı PYD güçlerine katılmaya giderken diğerleri de IŞİD ve El Kaide’ye katılmaya gidiyor.
Devlet her zamanki gibi her iki gerçeğin de üstünü örtmeye çalışıyor. Ancak gerçek hiçbir zaman devletin istediği gibi tamamen gizlenemiyor. Bazen canlı bomba olup beynimizde patlıyor, bazen PYD’li cenazesi olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi soru şu: Kürtler neden Suriye’deki savaşın iki parçası? Birinci kısmı, yani PYD’ye katılma gerekçelerini açıklamak kolay. PKK’nın bölgedeki etkin networkü sayesinde Kürt gençler, Kürt milliyetçiliği duygularıyla Suriye’deki savaşa katılıyor. Bazı solcu gençler de yine PKK ve sol networklerin yönlendirmesiyle orada savaşa gidiyor. Kürt milliyetçiliği, veya emperyalizmle savaşa, gibi ideolojik gerekçelerin olduğu bir yerde etkin bir network her zaman savaşçı bulur.
Ancak IŞİD ve El Kadie gibi yapıların Türkiye içinden cihatçı devşirmelerini açıklamak o kadar kolay değil. Zira Kürt milliyetçiliği kamusal alanda her gün yeniden üretilip yeniden yaşanırken cihatçı fikirler daha çok yeraltı ideolojisi olarak varlığını sürdürüyor. Bu nedenle çoğunlukla gözden uzak bir gerçeklik olarak bizi şaşırtıyor.
Oysa aslında gerçek şu; en az seküler Kürt milliyetçileri kadar cihada yatkın bir Kürt İslamcıları gerçeği var. Özellikle Hizbullah geleneğinin zehirlediği, El Kaide’nin bölgeden uzun yıllar eleman topladığı, bizzat IŞİD vaizi olarak bilinen Ebu Hanzala’nın Bingöllü bir Kürt olduğu gerçeği var.
Yani en az PKK yapılanması kadar cihatçı yapılanmalar da Kürt bölgesinde aktif ve yıllardır dünyanın değişik yerlerine cihatçı gönderiyorlar. Az ya da çok birçok Kürt gencinin dünyanın değişik yerlerinde savaştığı gerçeğini bu toplum hiç konuşmadığı için bugün ortaya çıkan Kürt intihar bombacılarına şaşırıyoruz.
Kürtlerin cihada kapılmasının birinci nedeni bölgedeki etkin cihatçı networklerse ikinci nedeni de bölgedeki siyasal şiddet kültürü. Bölgede yıllardır gerek devletin ürettiği, gerekse PKK’nın ürettiği bir şiddet kültürü oluştu. Örneğin batı illerinde insanlar devlete kızdığı zaman ilk tepkisi “ne yapalım banka mı soyalım” olur. Oysa doğuda devlete kızgınlık, yani siyasal öfke, şu şekilde ifade edilir; “ne yapalım dağa mı çakalım”.
Dağ veya cihad bölge kültüründe hep bir “alternatif”, bir “kaçış alanı”, bir “mücadele” yöntemi olarak yerleşmiş durumda. Hâliyle gençler için bölgedeki cihad vaizlerinin çağırılarının pratikte karşılığı var. Bir başka deyimle, batıdaki bir Türk gencini cihada ikna etmek için yapılan çalışmanın çok daha azıyla, doğudaki şiddet kültürünün içinde yetişmiş bir Kürdü cihada ikna etmek mümkün oluyor. Hâliyle cihada katılan Kürt genci sayısı cihada katılan Türklerden daha fazla oluyor.
Kürtlerin cihada katılmalarını mümkün kılan üçüncü neden ise akrabalık ilişkileri. Cihatçıların anlatımlarından, ailelerin verdiği bilgilerden yola çıkara şu genellemeyi yapmak mümkün; Suriye’de süren savaş biraz akraba cihadı gibi. Abi kardeşi, kardeş kuzeni, ikna ederek cihada katıyor. Örneğin Suruç bombacısının diğer kardeşi de IŞİD içinde. Cihada katılan gençler genelde akrabalardan oluşuyor.
Doğudaki akrabalık bağı, birbirine tutkunluk batıdakinden daha güçlü olduğundan, IŞİD veya El Kaide networkü bir gence ulaşınca onun birinci dereceden akraba ve arkadaş çevresine de kolayca ulaşıyor. Böylece doğudaki cihatçıların sayısı batıdaki cihatçılardan daha fazla olabiliyor…
[email protected]
Twitter: @EmreUslu
KAYNAK: TARAF