Abdullah Gül’e yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru bugün Meclis Başkanlığı seçimleriyle ilgili ilginç bir yazı yazdı. Koru’ya göre mecliste iki dikenli konu var. Yolsuzluklar ve Ak Saray.  AKP’nin yeni meclisinin adı yolsuzluklara karışmış dört bakanı Yüce Divan’a gönderebileceğini ima eden Koru, Saray sorununun da Deniz Baykal tarafından çözüleceğini ima etti.

İşte Koru’nun yazısının ilgili bölümü:

Koalisyonda ilk görevlendirmeyi üstlenecek AK Parti hangi partiyle hükümeti oluşturacaksa, o partinin gösterdiği adayın Meclis başkanı seçilme şansı var.

Tabii pazarlıkta AK Parti, Meclis başkanlığını ortağına bırakırsa…

Acaba bırakacak mıdır?

Soruyu garipseyenler çıkabilir; ancak koalisyon pazarlıklarında AK Parti’nin Meclis başkanlığını da uhdesinde tutmak isteyeceğini düşünüyorum. Bunun birçok sebebi var, ama ikisi önemli…

İlki şu: Hükümet oluştuktan sonra -bir rivayete göre hükümetin güvenoyu almasını bile beklemeden- muhalefette kalan partilerin geçmiş dönemin hesaplaşması için Meclis’i kullanması bekleniyor. Komisyonlar kurulması... Oylamalar…

Meclis başkanlığı, AK Parti için bu yüzden önemli…

Yalnız o kadarla kalsa yine bir çözüm bulunabilirdi; AK Parti’nin yenileşmiş Meclis kadrosu, geçmiş dönemden miras bu yükü partinin sırtından atmakta geçen Meclis kadroları kadar tereddüt etmeyebilir. Başbakanlığı üstlenecek Ahmet Davutoğlu da o yönde tavır belirleyebilir.

Bir dikenli konu daha var: “Beştepe…” Muhalefet partileri “Saray” konusu üzerinde yoğunlaşarak seçim kampanyalarını yürüttü ve şimdi de o konuda geri adım atmayacakları hissini veriyorlar. Hangisi koalisyon ortağı olursa dışarıda kalanlar, onu, en fazla bu alandaki geri adımı yüzünden suçlayacaktır.

Sanki “Beştepe” konusu AK Parti için hayati önemde gibi görünüyor ve bu sebeple de, oraya çıkmakta hiç zorlanmayacak kendi içinden birinin Meclis’e başkan olmasını isteyebilir AKP.

Bu düğümü çözebilen parti, AK Parti’nin koalisyon ortağı olmaya da en yakın partidir.

“Deniz Baykal’la daha kolay çözülür” mü dediniz?..

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...