Fethullah Gülen ve Erdoğan Türkiye’de dini grupların iki önemli lideri. Erdoğan ve Gülen arasındaki kavga hız kesmeden devam ediyor. Muhammed Ali’nin cenazesi ilginç bir durum yarattı. Erdoğan cenazeye katılmak için başvurdu, hatta cenazede konuşma yapmak da istedi ancak Erdoğan’ın konuşma yapma talebi aile tarafından reddedildi. Gülen ise aile tarafından davet edildi.
Siyasal amaçları için şehit cenazelerini dahi fırsata çeviren fırsata çeviren, şehit tabutuna dokunarak cenazelerde konuşma yapan Erdoğan’ın Muhammed Ali’nin cenazesini de fırsata çevirip orada görüntü vereceğinden kuşku yok. Zaten programında Cenazeye katılacağı da açıklandı. Ancak Gülen’in cenazeye katılıp katılmayacağı henüz belli değil.
Muhammed Ali’nin vefatı her iki liderin arasındaki farkı gösteren bir durumu da ortaya çıkardı. Hem Gülen hem de Erdoğan Muhammed Ali için taziye mesajı yayımladı. İşte entelektüel derinlik açısından her iki liderin farkını ortaya çıkaran o taziyeler:
TAYYİP ERDOĞAN’IN TAZİYESİ:
“Azmi, cesareti, duruşu ve kararlılığıyla tüm insanlığa ilham kaynağı olan Muhammed Ali’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Muhammed Ali’nin yaşamı boyunca ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı verdiği özgürlük mücadelesi hiç bir zaman unutulmayacak. Dün ebediyete intikal eden Muhammed Ali, milyonların kalbini fethetmiş büyük bir sporcu ve güzel bir insandı.”
FEHULLAH GÜLEN’İN TAZİYESİ:
“Spor alanındaki başarıları, inançları uğrunda dik durusu, sempatik kişiliği ve hayırseverliğiyle gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse dünyada yüzlerce milyon insanın gönlüne girmiş olan Muhammed Ali Beyefendi’nin vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum.
Merhum gençlik yıllarında gerek boks kariyerindeki başarıları gerekse inandığı değerler uğrunda dimdik ayakta durmasıyla hem Amerika’da hem de dünyada zor şartlar altında yasayan gençlere bir rol modeli ve ümit kaynağı oldu.
Profesyonel boks kariyerinden sonraki hayatında, ilerleyen hastalığına rağmen, kendini insan haklarına, yoksulluk, açlık ve yaygın hastalıklarla mücadeleye adadı.
Dünyanın neresinde olursa olsun mağdurların yanında olma ve yardımına koşma hassasiyetini icraatıyla gösterdi ve kendisine ulaşan hiçbir hayırlı teşebbüse duyarsız kalmadı.
11 Eylül terörist saldırısından sonra İslam’ın parlak yüzüne atılan lekenin temizlenmesi için beyanatları ve faaliyetleriyle gayret sarf etti. Teröristleri kınamakla kalmayıp onların hiçbir dinin temsilcisi olmayan fanatikler olduğunu bütün dünyaya ilan etti.
Meşhur isimlerin yıldızlı karolarla temsil edildiği Hollywood caddesinde kendisine tahsis edilen yıldızdaki Muhammed isminin üzerine ayak basılmaması için ancak duvara konulması şartıyla kabul etti. Onun duvarda dik duran yıldızı adeta hayatı boyunca inandığı değerler uğrunda dik durma prensibinin sembolü oldu.
Bir yad-i cemil bırakarak aramızdan ayrıldı. Merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, ailesine ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.”