BM Genel Kurul toplantıları sırasında koridorda karşılaşan İran’ın dışişleri bakanı Zarif ile ABD Başkanı Obama’nın ayaküstü el sıkışıp selamlaşması İran’ı karıştırdı. Hamaney bu konuda sert bir çıkış yaparken olayın boyutları Zencani Zarrab ilişkisine kadar uzandı.
BM Genel Kurul toplantıları sırasında koridorda karşılaşan İran’ın dışişleri bakanı Zarif ile ABD Başkanı Obama’nın ayaküstü el sıkışıp selamlaşması İran’da statükocuları (muhafazakarlar/aşırılıkçılar) fena kızdırdı.
2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ancak yüzde 11 oy alabilen muhafazakarların sesi oy oranıyla kıyaslanmayacak kadar çok çıkabiliyor. Çünkü tüm kurumlarıyla devlet aygıtının neredeyse tamamı onların elinde. Statükocuların Batı ile nükleer anlaşma sonrasında hükümete karşı yürüttüğü yıkıcı kampanya karşısında nezaketiyle tanınan Ruhani bile kendini tutamamış ve “aldığınız oy kadar konuşun” çıkışıyla onları azarlamıştı.
Zarif’in Obama ile tokalaşmasını “ülkeye ihanet” kampanyası başlatmaya kadar vardıran statükocular dikkatleri Zencani davasından da uzaklaştırmak istiyor olabilir. Çünkü 237 sayfada özetlenen 20 ciltlik yolsuzluk dosyası adım adım Ahmedinejad dönemine uzanıyor ve statükocular için bu iktidar dönemi altın çağ idi. Başına Zencani’nin geçirildiği yolsuzluk şemasının ise finansal boyuttan ibaret olmadığı biliniyor. Reformist Kânûn gazetesi iki ay önce, Zencani’nin petrol rantından elde edip yurtdışında tuttuğu servetin İran’da siyasi mühendislik, hatta darbe için kullanılma planından bahsetti.
Gazete, Zencani’ye emanet edilen parayla sınır ötesi operasyonların örtülü ödeneğinin de sağlandığını duyurdu. Kayıt dışı paraların nasıl kullanıldığı ise bilinmiyor. Amerika’nın Zencani-Zerrab şebekesinin elindeki paranın peşine düşmesinin sebebinin bu olabileceği düşünülebilir.
Statükocuların Amerika ile müzakereye şiddetli tepki göstermesinin ardında Ruhani hükümetinin şeffaflaşmaya yaptığı vurgu yatıyor. Bu kesimler, Amerika’yla ilişkilerin normalleşmesi ve tehdit değerlendirmesine ilişkin doktrinin değişmesiyle vesayet rejiminin hedef alınacağını biliyor. Devlet aygıtındaki iktidarlarını korumak için “kahrolsun Amerika” sloganını her zamankinden gür sesle haykırmaları bundan.
Statükocuların Amerika karşıtlığı ardına gizlediği gölge iktidarlarını koruma kampanyasına ülkenin dinî lideri Hamenei de katıldı. Hamenei dün Devrim Muhafızları ve Ordu’nun üst düzey komutanlarına yaptığı konuşmada “Zorba güçlerin planı ve çabası, İran’ın İslami nizamına düşmanlıktır. Amerika’nın İran’la müzakere istediği iddiası da nüfuz içindir” dedi. Hamenei bu konuşmayı, Obama’yla tokalaştığı için hain ilan edilen Zarif hakkında Ruhani’nin “O milli kahramandır” demesinin ertesi günü yaptı.
Hamenei, Amerika ile müzakereyi savunanları safdil ve basit düşünceli olmakla suçlayarak “Bu mevzuyu derinlemesine düşünemiyorlar” dedi ve ekledi; “Bu safların yanısıra bir de ülkenin milli çıkarlarına önem vermeyenler var”
Hamenei, Amerika’yla müzakerenin, Hz. Ali ve Hz. Hüseyin’in kendi düşmanlarıyla müzakeresine benzetilmesine de itiraz ederek, “Böyle bir tahlil basit düşüncenin ürünü. Çünkü Hz. Ali Zübeyir’le, İmam Hüseyin de Ömer b. Saad’la bugünkü anlamda müzakere etmedi. Bilakis onlara korku saldılar ve nasihat ettiler” dedi.
Hamenei, bu konuların internet medyasında, gazetelerde ve konferanslarda dile getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı belirterek, “Avami bir bakışla böyle önemli meseleleri gazetelerde, konferanslarda, internet medyasında gündeme getiriyorlar. Bu tamamen yanlış.” dedi.
Hamenei’nin bu şikayetinin, bahsi geçen medya organlarının faaliyetinin durdurulacağı anlamına geldiği tahmin edilebilir. Çünkü Hamenei böyle sert çıkışlar yaptığında yargı hemen devreye giriyor ve gazeteleri kapatıp yazarları tutukluyor. Bunun epeyce örneği var.
İran’da Hamenei’yi eleştirmenin de tutuklanmayla sonuçlandığı defalarca tecrübe edildi. Bu nedenle köşe yazarları ve akademisyenler “Rehber”in konuşmalarını tenkit etmede pek cesur davranamıyor.
Vesayet rejimiyle başetmek kuşkusuz her kapalı rejimde çok zor. Ama hem bölgesel ve küresel derin etkisi, hem de 1980’den bu yana küresel ve bölgesel güçlerin saldırısı altındaki ülke olması nedeniyle İran’da bu zorluk daha da ağırlaşıyor.
KAYNAK: KENAN ÇAMURCU / HABERDAR