Gülen Cemaatine uygulanan cadı avı ilginç isimlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Cemaatin kurumsal yapısı dağıtılınca adeta yerden biter gibi yeni kabiliyetler ortaya çıkmaya başladı. Hüseyin Gülerce gibi kifayetsizlerin yerini cemaat medyasında çok daha zeki çok daha dünyalı, çok daha kuşatıcı isimler doldurdu. Hatta bu süreç bugün kesilse Cemaat sırf yeni isimler yeni kazanımları nedeniyle yenilenmiş olarak hayata hazırlanacak.

Cemaat ile ilgili yenilenme süreci bununla da sınırlı kalmadı. Bireysel insiyatifler de iyi sonuçlar vermeye başladı. Cemaatten blog yazmaya başlayan kadınlar ortaya çıktı ki AKP’nin onlarla baş etmesi hiç mümkün değil. Bu isimlerden biri de Blogcu Psikolok SÇ. 2016’dan itibaren blog yazmaya başlayan SÇ çok güçlü bir kalemi ve çok yerinde bir mantık örgüsüne sahip olduğunu gösterdi. Son yazısında Cemaatin kendisini şaşırtan üç konuyu bir çırpıda analiz etti. İşte o yazı 
Zor zamanlar, insanların gerçek karekterlerini ortaya çıkardığı gibi kurum,  grup ve cemaatlerin de gerçek mahiyetlerini ortaya çıkarır. Zira topluluklar da organizma gibidir; doğar, büyür, yaşlanır, tepki verir ve ölür.

Bu süreçte,  Cemaat beni 3 noktada şaşırttı.

İlk olarak ,  Cemaat, dünyanın neredeyse her yerinde hizmet vermeye çalışan bir yapı ve bütün bunlar da takdir edersiniz ki büyük bir maddi güç gerektiriyor. Bu kadar büyük  bir hizmet ağının, bu kadar temiz bir para trafiğine sahip olması çok şaşırtıcı.

Kurumlar, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, her zaman menfaatlerini ön plana çıkaran art niyetli insanlar içine sızıp yolsuzluk, hırsızlık yapabilir. Cemaatin altı üstüne getirildiği halde böyle bir kara para trafiği bulunamadı.

Demek ki, Cemaatin kendi iç dinamiklerine uygun çok etkin bir oto- kontrol mekanizması var ve bu mekanizma Cemaat kaynaklarının suistimal edilmesine izin vermiyor.

Yani himmet, sadaka, zekat ve kurumlardan elde edilen gelirler, yerli yerinde, verilen amaca uygun harcanıyor; okul, dershane, burs, Türkiye’yi uluslararası platformlarda tanıtım amaçlı kültür ve faaliyetler,  yoksullara yardım ve daha neler neler..

İşte “Nereye gitti bu himmet paraları?  sorusunun cevabı burada!

Zaten Erdoğan, ” O okullar milletin parasıyla yapıldı, milletin okulları” derken farkında olmadan bu gerçeği itiraf ediyordu.  Milletin gönül rızasıyla verdiği himmet, millete fazlasıyla geri dönmüş çok şükür.

İkincisi, Cemaat bireylerinin direnci cidden hayret verici bir düzeyde! Evet, Cemaatin çok yoğun bir programı var. Dünyanın her türlü şartlarında çalışan kardeşlerimiz var. Ama genel olarak, Cemaatin hayat şartları, Türkiye standartlarının üzerinde.

Kabul etmek gerekir ki, Cemaat içinde olmak, dünyalık açıdan da bir avantajdı. En azından birçok kişiye  iş imkanı sağlıyor. Hem de piyasaya göre çok daha iyi şartlarda ve sömürmeden! Süreçten önce, kendi kendime hep şu soruyu sorup duruyordum “Birgün şartlar zorlaşırsa ne olur?”

Şimdi görüyorum ki özkütle olduğu gibi yerli yerinde!  Zora gelince kimsenin kaçtığı yok çok şükür. Üstelik Cemaatin geneli bu zorlu süreci, bir meydan okuma, kendimize gelmemiz, silkinmemiz için bir vesile olarak görüyor.

Anlayacağınız bu sıkıntılı dönemi kalbi ve ruhi gelişim için fırsata çevirmişler.

Üçüncü noktaya gelince, eğer Cemaat de kabul ederse, Cemaat adına acizane bir özeleştiri yapmak istiyorum; ne toplumu yeterince tanıyormuşuz ne de kendimizi yeterince topluma ifade etmişiz!

Cemaat bireyleri olarak kendi işimize  o kadar yoğunlaşmıştık ki, çok önemli bir noktayı ihmal ettik; Toplumla etkileşime girmek!

Üniversiteyi bitirip bir kaç yıl sonra İzmir’e dönünce çok enteresan şeyler yaşamıştım.  Sudan çıkmış balık gibiydim. Toplumu tanıma, adapte olma, ve beklentilerine cevap verme konusunda bir hayli zorlanmıştım. Cemaatin iyi olana endeksli ütopik ortamından sonra kötü- iyi, yalan-doğru, bencil-fedakar vefa-ihanet gibi  zıt duyguların  iç içe olduğu bir dünyaya alışmak ve doğru tepkiler vermeyi öğrenmek bir hayli zaman almıştı.  Toplumla daha fazla etkileşime geçtiğim şu yaz tatillerinde bile hala zorlandığımı itiraf edebilirim.

Şimdi anlıyorum ki, neslimize sahip çıkmak için geceyi gündüze  katmak yetmiyor aynı zamanda kendimizi topluma ifade etmek de gerekiyormuş. Yoksa başkaları  bizi hem de  kendi istediği şekilde anlatırmış! ” İstersem  Cemaati,  bir gecede terörist ilan ederim!” diyenler de bu noktayı kullandı zaten.

Bu süreç, Cemaat için Kazan-Kazan hayır döngüsüdür. Başında da sonunda da kazançlı olan hep Cemaattir. Bedeli ne olursa olsun, Cemaatin  bu krizden alnının akıyla çıkması,  daha büyük hizmetlere vesile olacaktır. Kim bilir kader planında ne süpriz ihsanlar var? Ne baharlar yaratacak Allah? Bu güzel insanları hangi güzel işlere vesile kılmak için hazırlıyor? Hangi  lutüflara  gebe yarınlar, kim bilir?

Bedeli ne kadar ağır olursa olsun gerçekler ortaya çıktıkça,  doğru yerde olduğunu görmenin huzuru paha biçilemez.