Bugün Cumhuriyet tarihimize ismi ALTIN harflerle geçen hayırsever bir kahramanımızın doğum günü.
Tesadüfe bakın ki O da son darbeyi gördüğümüz 12 Eylül günü doğmuş. Ama 1980′ de değil, 1983′ te. Arada 3 yıl fark var.
Kapısında polisleri görünce bu adam hayatında hiç görmediği darbeyi nasıl anında hissetti diye merak ediyordum.
Keramet 12 Eylüldeymiş.
Yaptığın şaibeli ticaret hakkındaki önergeye mecliste cevap verirken seni savundu diye bakana 1.5 milyon euro ödedin.
Ülkeye kaçak olarak getirdiğin 1.5 ton altın yakalanınca, hiçbir işlem yapılmadan uçağın gönderilmesini sağlayan bakana 2 milyon euro ödedin.
Hayali ihracatına göz yuman bakanın saat zevki için 729.850 $, 464.100 € ve 300.000 frank para ödedin.
Herkesin bildiği 700.000 TL değeri olan haricinde, o bakana toplam kaç saat aldığını araştırmak için operasyondan sonra vaktimiz bile olmadı.
O kadar ince düşünceliydin ki bakana 35 milyon euroyu aşkın rüşvetin yanısıra 4.036.900 $ değerinde pırlanta hediye etmeyi de ihmal etmedin.
Kendini o kadar sevdirdin ki tüm kabine senin sülaleni oy birliği ile istisnai yoldan TC vatandaşlığına kabul etti.
Ama sen yine de kişi başı 1 milyon ödemeyi ihmal etmedin.Öyle ya, peşin ücret alıp öne yatacak memur lazımdı sana. Bakanı kendine memur ettin.
Canını sıkan bir polisi sürgüne göndermek için bakana 400.000 $ rüşvet veren bir adamı bu ülke seninle tanıdı.
Hakkındaki kaçakçılık iddialarıyla ilgili haberleri engellemek için 3 bakanı, bir genel başkan yardımcısı ile beraber seferber ettin.
Ayakkabı ve çikolata kutularına 500.000 $ istifletip bakanlara göndermeyi bu ülke ilk defa seninle gördü.
İçinde 500.000 dolar olduğundan emin olmadan makaracıya teslim ettiğin ayakkabı kutusunda 500.000 euro olduğunu sanıp korkman çok garipti.
Çünkü senin gibi peşin bahşiş vermeye alışmış bir insanın böyle çerez paralarını dert etmesi, cömertliğine hiç yakışmadı.
Kaçakçılık işlerinde dünyanın diğer ucunda önüne yatırdığın Dubaiden gelen gümrük yetkilileri ve polislerin cinsel ihtiyaçlarını düşünürken de
“O hırsızsa ben de hırsızım” diye sana arka çıkan ünlü sanatçılarımıza 5000 TL cep harçlığı verirken de çok kıyakçı bir adamdın.
Ankara’da Polis Evine ve Emniyet Genel Müdürlüğe DHKP-C lilerin saldırdığı gece bakanı arayıp yalına deniz polisi devriyesi getirttin.
Sen boğazın sularına dalarken sesleri rahatını bozan sahil güvenlikçilerin komutanına, rahatını bozmamaları için bakana talimat verdirdin.
Önüne yatanları kendi deyiminle mamaladın, fişekledin.
Takipten şüphelenince takip edenleri devletin insansız hava araçlarıyla takip ettirdin.
Sen yakalanınca ülkede DARBE olduğu sanıldı. Çünkü önüne yatanlar bakan olunca ; çalanlara darbe, elbette hükümete darbe olacaktı.
Önüne yatanlar kafileleriyle seferber oldu. Seni takip eden ÖNEYATMAYAN savcı ve polisler derhal görevden alındı ve sürgün edildi.
Yerlerine, “sen masumsun zaten” diyen öne yatan polisler ve peşin verdiklerine “rüşvet değil hediye” diyen öneyatan savcılar atandı.
Oysa peşin verdiğin bahşişler o kadar barizdi ki dosyanı kapatan savcı bile en başta “bu dosyadan pislik akıyor, midem bulandı” demişti.
Tutuklanmaktan kurtulamadın ama seni yakalayanlar şimdi cezaevinde 373. günlerini sayarlarken, senin tutukluluğun 73. günde sona erdi.
Tutuklanman da tahliye edilmen de olay oldu. Tıpkı hayali ihracatından dolayı bakanlardan plaket almayı başarabildiğin gibi.
Memlekette senden hesap sorabilecek bir polis ve savcı bırakılmadı.
Bu kadar çok öne yatanın olduğu bir ülkenin sınırlarını terk etmediğin sürecede senin yırtamayacağın hiç bir suç ve ceza yok.
Harbi çok kıyak bir adammışsın be Reza.
Seni sevmeyen ölsün.
Sana yan bakan sürünsün.
Doğum günün kutlu,
öne yatanların bol olsun…
YASİN TOPÇU
https://www.facebook.com/yasin.topcu.50/posts/10153767648249734