Todays Zaman yazarı Mahir Zeynalov dan Suriye İŞİD ve Türkiye hakkında çarpıcı tesbitler.
“Yazdıklarım analiz veya düşüncelerim değil. Yapılan açıklamalar, okuduğum haberler veya birebir görüşmelerime dayanan bilgiler.”diyen Zeynalov Twitterdan attığı ve çok çarpıcı analiz ve bilgiler olan tesbitleri sizler için bir araya getirdik.
İşte o analizler…
Esed güçleri ve Suriye’deki Kürt’ler fayda sağlamasın diye uzun süredir Türkiye, IŞİD’e yönelik mücadelede arka safta duruyordu.
Türkiye’nin Sünni Türkmen’ler ve diğer radikal gruplara yaptıkları TIR’larla silah yardımı maalesef IŞİD’in eline geçmişti.
Bunu geçen sene Ağustos ayında Davutoğlu bir televizyon programında kendisi bizzat itiraf etti. MİT, asker ve emniyet içinde bazı görevliler de Suriye’deki radikal gruplara silah yardımı yaptıkları daha önce belgelerle ortaya çıktı.
Erdoğan’ın Suriye’deki Kürt’lere karşı özel bir hıncı var. Esed’e karşı savaşmadıklarından onları bir türlü affedemiyor.
Mesela Kobani’de de ABD’nin PYD/YPG milislerine yardım etmesini Erdoğan bir türlü sindiremiyordu, kabullenemiyordu.
“Kobani’den 200 bin sivil TR’ye geldi, orada sadece 2 bin PYD’li çatışıyor. Bu yaygara neden?” diye Erdoğan açıklama yapmıştı.
Dünya, Kobani’de Kürt milislerinin “kahramanlığını” ve Erdoğan hükümetinin IŞİD’le işbirliğini tartışıyordu. Erdoğan sinirlenmişti.
Obama’nın IŞİD özel elçisi John Allen bu sırada Türkiye’deydi. Davutoğlu ile gece yarısına kadar konuştular. Ortaya bir formül çıktı.
Peşmerge ile Suriye’li muhalifler Kobani’ye geçip IŞİD’le çatışacaktı. Böylece Kobani PYD’nin kontrolü altına düşmekten kurtulacaktı.
Bir müddet sonra Erdoğan, “Obama ile Peşmerge’nin TR üzerinden geçişini konuştuk, ikna ettim. Kabul etmiyorlardı.” açıklaması yaptı.
Elbette Erdoğan yine olayları yanlış aktarıyordu. General Allen Kongre’ye yaptığı sunumda, kendisinin Türkiye’yi ikna ettiğini söyledi.
General Allen’in danışmanı ile yakın bir zamanda konuştum. Erdoğan’ın ifadelerini doğrulamadı fakat sessiz kalmayı tercih etti.
Özetle, IŞİD’in Kürt’lerle olan 10 aylık savaşında Erdoğan ve hükümeti hep “birbirini yesinler” siyaseti yürüttü. Kürt’ler Türkiye sınırında başarı elde edince Ankara iyice rahatsız olmuştu.
Kobani’nin ardından Tel Abyad da Kürt’lerin eline geçti. Tel Abyad’ın düşmesi, Türkiye-Suriye sınırındaki 400-mil uzunluğundaki bir bölgenin tamamen Kürt’lerin eline geçmesi demekti.
Şuanda Carablus ve Azez arasındaki 95 kilometrelik bir bölge IŞİD’in elinde. Geri kalan bölge Kürt’ler ve Esed’in kontrolünde. Carablus-Azez arası bu bölge de Kürt’lerin eline geçerse, Türkiye’nin Suriye ile sınırı kalmayacak.
Bu durumda Kürt’ler Kuzey Suriye’de devlet kursalar, İran sınırından Akdeniz’e kadar Türkiye’nin Arap’larla sınırı olmayacak.
Bu durumu önlemek için Türkiye kolları sıvadı. 95 km’lik o bölgeyi Kürt’lerin değil Türkiye’nin ele geçirmesi/kontrol etmesi gerekiyordu Kürt’lerin orayı da işgal etmemesi için gözdağı verdi.
Havuz medyası aynı gün “Suriye’ye giriyoruz” manşetleri attı. Havuz medyasının o “güvenli bölge” manşetleri Kürt’lere, “o bölgeye sakın girmeyi düşünmeyin” tehdidiydi.
Türkiye’nin uzaktan kontrol edip güvenli bölge oluşturmayı ve IŞİD’den temizlemeyi planladığı bölge işte burası.
Bu sırada General Allen Ankara’daydı. Allen Türkiye ile 10. diplomatik görüşmesini yapıyordu. Görüşmeler tam üç hafta sürdü. Türkiye İncirlik ve diğer askeri hava üslerini ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine açtı.
Türkiye içinde IŞİD militanlarının saldırısı olmasın diye IŞİD hücrelerine geniş çaplı operasyonlar düzenlendi. Nefesi kesilen ve sıkışan IŞİD, Türkiye ve PKK’yı birbiri ile meşgul etmeyi planlıyordu. Böylece Suruç saldırısı geldi. Hükümetin HDP’ye öfkeli olduğunu ve bahane aradığını bildiğinden, Suruç saldırısı ile IŞİD, Türkiye-PKK çatışmasını tetikledi.
Görüşmeler sırasında ABD, Suriye’deki PYD/YPG güçlerinin Türk ordusu tarafından vurulmayacağı sözünü aldı. ABD Dışişleri Bakanı Sözcüsü Kirby dün, “Türkiye Suriye’deki Kürt’leri vurmayacağını açık bir şekilde bize iletti.” dedi. ABD’li ve Türk siyasi ve askeri yetkililer şuanda o 95-km’lik bölgeyi IŞİD’den temizlemek için plan yapıyorlar. Bu plana göre Kürt’lerin Suriye’de ilerlemesi durdurulacak, IŞİD TR sınırından temizlenecek ve Suriye’li muhalifler güçlendirilecek.
Şuanda o bölgede koalisyon uçakları çok rahat bir şekilde uçabiliyor. Esed’in hava savunma sistemi o koalisyon uçaklarını vurmuyor. Dün basın toplantısında Kirby, “IŞİD’in uçakları yok, Esed’in de hava savunma sistemi bize mani değil.” diyerek bunu teyit etti. Çavuşoğlu’nun da geçen hafta “doğal güvenli bölge” dediği buydu. ABD razı olmadığı için Ankara açıktan “güvenli bölge” diyemiyor. Plan şu: Carablus-Azez arası Türk ve ABD uçakları tarafından vurulacak. Türk tankları ve obüsleri sınırdan IŞİD hedeflerini vuracak. Zaten hava sahası koalisyon uçakları tarafından kontrol edildiğinden de facto uçuşa yasak bölge kurulmuş durumda.
Pentagon’un TR, Ürdün ve Suudi toprağında eğittiği ve CIA’nin daha önceden eğittiği ılımlı muhalifler o bölgeye geçecek. O bölge kurtarıldıktan sonra Suriye’li muhaliflerin Halep’e büyük bir operasyon düzenleyeceği de söylentiler arasında. Şuanda Suriye’li muhalif güçlerin Halep’i ele geçirememesinin sebebi iki cephede de (hem IŞİD hem rejim güçlerine karşı) savaşmaları. Carablus-Azez hattından IŞİD temizlendikten sonra orası muhalifler için eğitim/dinlenme bölgesi olacak, Halep’e operasyon kolaylaşacak. Halep operasyonu sonucu Türkiye’ye akın etmesi beklenen yüzbinlerce mülteci o güvenli bölgeye geçecek.
ABD ise bunu pek mümkün görmüyor. Halep’in düşmesi Esed rejimi için büyük bir yenilgi. Sırada Hama sonra da Humus var. Dera bölgesinden de Şam’a operasyon düzenlenebilir. Eğer her şey yolunda giderse Esed rejimi ile savaş bile olmayabilir. Bu yönde pozitif gelişmeler yaşanıyor. Şöyle ki: ABD Rus’lara “Esed giderse IŞİD onun yerini alacak. Bunun için Esed’e desteğinizi çekin ki ılımlı muhalifler iktidara gelsin.” diyor . Bu konuyu görüşüp detaylandırmak için Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ile Kerry 3 gün sonra Doha’da görüşecekler.
İki hafta önce Obama bu noktada “iyi haberler var.” diyerek, Esed’in yakın zamanda gidebileceğinin sinyalini vermişti. ABD’li diplomatlar Ankara’ya da bu “iyi haberi” ilettiler. Türkiye memnun oldu, desteğini sundu ve IŞİD’le mücadele edeceği sözünü verdi. ABD, Türkiye ve Körfez ülkelerinin desteğini muhakkak bir surette almak istiyor. Çünkü silah ve para bu ülkelerden Suriye’ye gidiyor. Daha geçen hafta Obama, “Türkiye de görüşmelerde yer almalı. Çünkü çok fazla silah Suriye’de çok fazla gruba gidiyor.” demişti.
Rusya’nın Esed’e olan desteğini çekmesi önemli. Batılı güçlerle nükleer anlaşma yapan İran da bu noktada yelkenleri indirebilir. Bu müzakereler çerçevesinde, Suriye’li muhaliflerle Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov Ankara’da geçen ay görüştü. Suriye’li muhalif liderlerden Hadi al-Bahra ile Ahmed Ramazan da Bogdanov’la Ankara’da görüşenler arasındaydı. Daha önceleri Esed’in gitmesi gerektiği şıkkını direkt reddeden Moskova, bu sefer ilk kez Esed’e alternatif hükümete sıcak bakmış. Eğer görüşmeler başarılı geçerse, Suriye’de barışçıl siyasi çözüm olabilir. Böylece siyasi muhalifler de rejimle çatışmak zorunda kalmaz. Türkiye baştan beri Suriye stratejisinin “Esed’i devirme planı” da barındırmasını istiyordu. En sonunda böyle bir planın ucu göründü. Türkiye, Körfez ülkeleri, İran ve Rusya en sonunda ortak bir mahrece gelip hem IŞİD, hem de Esed rejiminden kurtulmanın planını yapıyor.
Mahir ZEYNALOV
@MahirZeynalov_