Seçim sürprizi HDP’den geldi. Aslında barajı bile aşıp aşamayacağına yönelik tereddütler yaşanmadı değil. Ama gerçekçi olmak gerekirse 13 gibi bir oranı bulacağını tahmin eden olmamıştı.

Sonuçlar gösterdi ki Diyarbakır bombalamasını kurgulayanların hesapları tersine dönmüş. Hem Kürtleri tahrik edip sokağa dökemediler hem de “mağdura sahip çıkma psikolojisi” üzerinden hatırı sayılır Alevi ve sol seçmenin HDP’ ye yönelmesine sebep oldular.

Ama yüksek oy oranının sebebini sadece buna bağlamak doğru olmaz. Aslında cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beri gelmekte olan bir “dip dalga” vardı zaten. O dip dalganın itici gücü ise Selahattin Demirtaş idi.

Sempatik bir kişilik olduğu kadar zeki bir politikacı aynı zamanda. Halkın içinden geldiği için hep onların diliyle konuştu. Dolayısıyla Kasımpaşalı Erdoğan’ın halk ile kurduğu iletişim başarısına rakip oldu. Erdoğan şiir okurken O da saz çaldı, türkü söyledi. Onun elinden büyük bir kozu aldı. Esprileri seçim sürecindeki gerginlikleri çok defa azatlığı gibi aynı zamanda da farklı kesimlerin sempatisini kazandı.

Bir adam, bir siyaseti hareketin kaderini değiştirebilir mi? sorusunun cevabı Demirtaş’ın politik kimliğinde gizli.

Buraya kadar tamam. Fakat HDP için bundan sonrası önemli.

Altan Tan, kendilerine emanet edilen oyların %1, diğer oyların ise Kürt oyları olduğunu söyledi.

Ben öyle düşünmüyorum. Özellikle CHP’nin çok başarılı seçim söylemlerine rağmen 25’te kalması bu partiden HDP’ ye oy geçişkenliğinin net bir göstergesi.

Selahattin Demirtaş gibi düşünenler ile Altan Tan gibi düşünenler oturup bu konuyu ciddice müzakere etseler iyi olur.

Eğer HDP, Altan Tan çizgisinde hareket edecek olursa ne olur? sorusunun cevabı için çok kafa yormaya gerek yok.

AKP’nin 2002 ile 2015 arasında yaşadığı süreci dikkatlice analiz etsinler yeterli. Rakamlar politik hareketlerin kalıcı olması için yeterli olmuyor.

Şu açıdan söylüyorum;

HDP siyasi hayatında belki de alabileceği “en yüksek oy oranına” ulaştı. Bundan sonrası için böyle bir başarı yakalaması zor. Biraz daha yukarı çıkabilir o kadar.

Eğer Altan Tan çizgisi kendisine emanet edilen oyları ciddiye almaz ise; bu aslında HDP’nin ulusalcı Kürt ideolojisine yani “Beyaz Kürtlere” teslim olması anlamına gelecektir.

Böyle olursa hem kendilerine emanet edilen oyları hem de Kürt kitlesinin ciddi bir kesiminin güvenini kaybederler. Marjinal bir hareket olmaktan öteye geçemezler. Anadolu Partisi, Vatan Partisi gibi.

Çünkü Kürtler de artık barış istiyorlar ve bu isteklerinin Kürt ulusalcıları tarafından bile görmezden gelinmesine tahammülleri kalmadı.

Cemal Meray

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...