HAVUZUN AHLAKSIZ VE YALAN HABERİ
Havuz medyas, yine kendine yakışır ahlaksızlık ve yalancılıkta bir habere daha imza attı.
Havuz, Amerika’da yaşayan gazetecilerin, lüks içinde bir hayat sürdüklerini iddia ederek, kendi tabanlarındaki, düşünmeyen ,sorgulamayan, araştırmayan ve her denilene inanan kişileri kandırmaya devam etmiş.
Sabah Gazetesi’nin haberine bir kaç açıdan bakalım.
1- Haberin yapılışı, ABD yasalarına göre yasal değil.
Zira, bir kişinin haberi olmadan, resimlerinin çekilmesi, videoya alınması suçtur.
Hele bunu yaparken, kişinin çocukları ve çevresinde yaşayan insanlarında kayıt altına alınması büyük suçtur.
Bu nedenle, habere konu olan kişilerin, mutlaka suç duyurusunda bulunmaları gerekmektedir.
Hem polis, hem FBI hem de Homeland Security denilen iç güvenlik birimlerine suç duyurusunda bulunulması gerekir.
2- Habere konu olan kişiler hakkında verilen bilgiler yalan ve yanlış doludur.
Mesala, Adem Yavuz Arslan için yapılan haberde, Arslan’ın lüks içinde yaşadığı iddia edilmiştir.
Lüks bir araç kullandığı söylenmiştir.
Fakat havuzun ahlaksız muhabirinin çektiği video, bu yalanı kendisi ifşa etmekte.
Zira videoda, Arslan bir binek araca valiz koymakta ve görüntüde, aracın camında yapışık olan UBER logosu görülmekte.
Bu logo UBER işi yapan araçlara yapıştırılır.
UBER nedir peki ?
UBER, kişilerin kendi araçlarını kullanarak taksicilik yapmasıdır.
Bir cep telefonu uygulaması üzerinden yolcuların taksi bulmalarına yarayan sistemdir.
Bu uygulama ile, yolcular taksi çağırmaktadır.
İşte Adem Yavuz Arslan’da, Amerika’da taksilik yapmaktadır.
Yılların gazetecisi olan Arslan, ABD’de ailesinin geçimini sağlamak için taksicilik yapıyor.
Havuzun, omurgasız binlerce dolar maaş alarak, yalan yazan, tetikçilik yapan gazeteci ve muhabirlerine inat, onuruyla ailesinin geçimini sağlamak için taksicilik yapmakta.
Zira, para için karakterini, kişiliğin, kalemini satmamıştır.
Bu ahlaskız sistemin insanı olmaktansa, taksicilik yapmayı tercih etmiştir.
Bu ahlaksız zihniyetin anlayamacağı kavramlar olan, onur gurur ve namus meselelerini anlatmak çabasında değilim.
Amacım, bu ahlaksızların ahlaksızlıklarını ifşa, her ;eye rağmen onuruyla yaşamaya çalışan insanların hayatlarını anlatmak.
ZARRAP DAVASINDA SON GELiŞMELER
Zarrap davasında flaş bir gelişme yaşandı.
Zarrap avukatlarının reddi hakim talebi, davanın hakimi, Richard Berman tarafından red edildi.
Berman 26 sayfalık ret kararında, İstanbul’da 2014 yılında katıldığı sempozyum ile, 2016 yılında tutuklanan Zarrap ve başlayan dava arasında hiç bir ilişkinin olmadığını ayrıntısıyla anlattı dilekçesinde.
Sempozyum konuları ve organizasyonun kimler tarafından yapıldığının ayrıntılarını veren Berman, 5 ekim 2016 tarihinde, yerel saat ile sabah 10:30 da ilk duruşmanın yapılmasına karar verdi.
Bu karar, özellikle Erdoğan’ı ciddi zora sokacaktır.
Artık şu net olarak ortaya çıkmıştır ki, Erdoğan Zarrap davasıyla direk alaka duymakta ve bundan çok rahatsız olmakta.
Erdoğan, 29 mart 2016 tarihinde Zarrap davası için, “bu bizi ve ülkemizi ilgilendiren bir konu değil” demişken, Amerika dönüşü Zarrap’ın Türk vatandaşı olduğu ve suçsuz yere ABD’de hapiste olduğunu belirterek, hakkını savunacaklarını söylemiştir.
Bu açıklamanın hemen ardından, Adelet Bakanı Bekir Bozdağ, katıldığı televizyon programında, Zarrap konusunda müdahil olacaklarını açıkça ilan etmiştir.
Aynı şekilde, Erdoğan ABD dönüşünde Savcı Bharara’nın Türkiye’ye geldiğini ve Hizmet Hareketi tarafından ağırlandığını söylemişti.
Savcı Bharara bizzat kendisi bu iddiayı yalanlamış ve hayatında hiç Türkiye’ye gelmediğini belirtmiştir.
Bu gelişmelerden de anlaşılacağı üzere, Erdoğan ucunun kendisine dokunacağını çok iyi bildiği ve savcı Bharara tarafından “suç örgütü” olarak tanımlanan organizayonun ABD’de yargılanmasından oldukça rahatsız.
Zarrap’ın mahkemeye ne kadar hayırsever olduğunu anlatma adına verdiği ve tüm detayların yazdığı bağış listesi, aslında Erdoğan’ın Zarrap konusunda tavrının ve söylemlerinin değişmesinin ana sebebidir.
Zarrap mahkemeye verdiği belgelerde, Emine Erdoğan’ın kurucusu olduğu TOGEMDER’e milyonlarca dolar bağışta bulunduğunu ilan etmiştir.
Bu hareketi ile Zarrap, Erdoğan’a mesaj yollamış ve “eğer ben gidersem, sen de gidersin” demiştir.
Bu mesajı alan Erdoğan, dün bizim ülke meselemiz değil dediği Zarrap’ın Türk vatandaşı olduğunu hatırlamış ve sahip çıkmaya başlamıştır.
Zarrap davası, Erdoğan’ın korkulu rüyası olmaya devam edecek.
Ve şunu bir kere daha yazayım;
Erdoğan’ın Fethullah Gülen üzerinden ABD’ye saldırmasının nedeni, Gülen’in iadesi değil, Zarrap davasından gelecek tehlikeyi savunma hamlesidir.
LOZAN VE EGEDEKi ADALAR
Erdoğan muhtarlara yaptığı konuşmada, Lozaniın bir zafer olmadığını ve Lozan nedeniyle Ege’deki adaları kaybettiklerini söyledi.
Erdoğan hitap ettiği kesimi iyi tanıyor ve ona göre rahat konuşuyor tabi.
Mesela, o konuşmayı dinleyenlerden birinin aklına şu gelmiş midir bilmem?
Ya Reis, iyi hoş konuşuyon da, taa yıllar önce olmuş olay için, “zafer değil bize yutturmaya çalışıyorlar” diyen sen, Süleyman Şah türbesini, sandukaya koyup kaçmış ve bunu bir zafer olarak bize yutturmaya çalışmamış mıydın?
Eee, tabi bunu düşünen olmamıştır, olsa bile, şu ortamda bunu çıkıp söylecek kişinin gözünü, işkencehanelerde, hapishanelerde açacağını bildiğini söylemekte zor olmasa gerek.
SONUÇ
Havuz ahlaksızlığına devam ediyor.
Zarrap, Erdoğan’ın korkusu olmaya devam ediyor.
Erdoğan halkı uyutmaya devam ediyor.
Halk da uyumaya devam ediyor.