Aşağıdaki yazıyı 29 Ocak 2014 tarihinde yazmıştım. Gündemi gelince yeniden hatırlatyaım istedim:

Tek adam, tek atım

Dikkat ediyor musunuz Erdoğan giderek tek adam olmaya başladı. Bunla birlikte sözlerinin de tek atımlık sözler olduğu görülmeye başladı. Dünyadaki diğer tek adamlar gibi Erdoğan’ın sözlerinin de, sorgulanmadığı için arkası olmayan, tek atımlık iddialara dönüşmeye başladığı görülüyor.

Bugün size o “tek atımlık” sözlerden bir derleme sunmak istiyorum.

1) Gazze’ye gideceğini açıkladı. Tarih bile verdi. Hatta ABD Dışişleri Bakanı’nın gitmeyin telkinine de meydan okudu. Obama’nın yanında Gazze’ye gideceği tarihi ilan etti. Ama ne Gazze’ye gidebildi ne de sözünü tutabildi. Bir daha ağzından Gazze lafı çıkmadı.

2) Önüne geleni İsrail menfaatine hizmet etmekle suçladı, oğlunun gemilerinin İsrail limanlarında fink attığı ortaya çıktı.

3)Kasetle şantaj yapacaklar” dedi Gülen’in kasetleri servis edilince zerre kadar tereddüt etmeden kasetleri kullanmaya başladı. Tüm Gülen Cemaati’ni ananasçı ilan etti. Ananas aşağı ananas yukarı vurmaya devam ediyor. Etrafına sığınan dünkü demokrat kaçkın taraftarları, demokrat duruşlarını unutmuş şimdi ona sufle yapmakla meşgul.

4)Savcı 22 defa yurt dışına çıktı” dedi. Savcı medyan okudu, ispat etsin mesleği bırakacağım dedi ama Başbakan belgesini koyamadı. Hatta yanlış Zekeriya Öz’den söz ettiği ortaya çıktı. Bir daha o konuyu hiç açmadı.

5)Ananas kod isim kod” diye bağırdı ama ne belge sunabildi ne de bilgi ortaya koyabildi. Ananastan söz ederken ülkeyi muz cumhuriyetine çevirdi. Anayasa rafa kaldırıldı. Kolluk savcıyı dinlemiyor, bakan yargıya müdahale ettiği için fezleke yiyor.

6) Ağzından “milli irade” lafını hiç düşürmüyor. En büyük hırsızlık “milli iradeyi çalmaktır” diye bir metafor bile üretti ama hırsızlıktan fezleke yiyen bakanlarının fezlekesini milli iradenin temsilcisi Meclis’ten kaçırıyor. Kimse çıkıp da “milli iradeye saygın varsa bakanlarının fezlekelerini neden Meclis’e göndermiyorsun” diye sormuyor.

7)Fethullah Gülen’den kendisine barış mektubu geldiğini ancak o dönüşü olmayan noktanın geçildiğini” söyledi, sonra mektubun Erdoğan’a değil Gül’e geldiği, barış mektubu değil Cemaat adına pozisyon deklarasyonu olduğu ortaya çıktı. Arkasını getiremedi. Hatta yurtdışına giderken havaalanında “mektup bana geldi demedim” bile dedi. Ama mektupta özür dilenmediği ortaya çıkınca o açıklamasının iki kelimelik de olsun arkasında duramadı.

8) Taraftarlarına “dershaneleri boykot edin” çağırısı yaptı bizzat kendi bakanları ve milletvekillerinin çocuklarının dershanelere devam ettiği ortaya çıktı.

9)Reza Zarrap’ı hayırsever işadamı olarak biliyordum” dedi nasıl bir hayırsever olduğu noktasında, en çok güvendiği kurum MİT’in kendisini Zarrap’ın yolsuzluk konusunda, hem de ABD’de planlanan bir suikastı finanse ettiği konusunda uyardığı ortaya çıktı.

10) 17 Aralık operasyonundan haberinin olmadığını, savcıların ve polislerin üstlerine haber vermeden operasyon yaptığını iddia etti. Sırf bu yüzden binlerce polisi sürdü. Savcıları dağıttı. Anayasa’yı askıya aldı. Ancak bizzat MİT’in “Bakanların Reza Zarrap ile illegal ilişkileri var, ortaya çıkarsa hükümet kötü durumda kalır” notuyla sekiz ay önce uyardığı ortaya çıktı.

11)Evlatlarımın yolsuzluk yaptığı ortaya çıksın onları evlatlıktan reddederim” dedi. Evlatlarına belediyenin sosyal tesislerinin bağışlandığı ortaya çıktı, tek kelime edemedi.

Yeri gelmişken, Erdoğan’ın gözde İçişleri bakanı Efgan Ala’nın tek atımlık sözüne atıf yapmazsam hatırı kalır.

12) Tüm belgeleri görme konumundaki İçişleri Bakanı, “Bir banka 17 Aralık operasyonundan önce döviz aldı, iki milyar dolarlık kâr elde etti. Bunun belgeleri var” dedi. Hatta “ben belgesiz konuşmam” dedi. Bizzat Merkez Bankası, Bakan’ı yalanladı. Bakan’ın sadece belgesiz değil, boş konuştuğu da ortaya çıktı…

Austin O’MalleyBeyaz yalanların söylenebileceğini düşünenler kısa zamanda renk körü olur” der. Tad Williams da “Korktuğumuz zaman yalan söyleriz. Bilmediğimizden korktuğumuzda, ‘hakkımda ne düşünüyorlar acaba’ diye korktuğumuzda, hakkımızda ortaya çıkacaklardan korktuğumuzda yalan söyleriz. Ancak yalan söyledikçe, korkumuz da büyür” der. Sanırım sorun bu…

[email protected]
twitter/emreuslu

Kaynak: Taraf, 29 Ocak 2014

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...