Aşağıdaki yazı 27 Mart 2014 günü yazıldı. Yazıdan sonraki geçen bir yıl içinde nelerin olduğunu göstermek bakımından yazıyı yeniden yayınlıyoruz.

Erdoğan istikrar değil iç savaş getirir

Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonundan bu yana siyaset dünyamıza yeni bir algı yerleşti. Artık kimse AKP ve Erdoğan’ın temiz siyasetçi olduğuna inanmıyor.

Buna rağmen Erdoğan’a oy veren üç kesim var. Bunlardan ilki ideolojik gerekçelerle Erdoğan’a oy veren kesim. Milli Görüş geleneğinden gelen bir damar ideolojik gerekçelerle Erdoğan’a oy verecek. Yine AKP döneminde geliştirilen içi boş neo-Osmanlıcılık, İslam dünyasının liderliği gibi sloganik kavramların peşine takılıp AKP saflarında yer almış lümpen grup da oluştu. Bunlar da kendilerince “ideolojik” gerekçeyle AKP’yi destekliyor.

Lümpenin ideolojisi mi olur, demeyin. AKP’nin temsil ettiği, hiçbir derinliği olmayan cehaletle destekli sloganik bir olgu/durum var. Buna ben AKP “ideolojisi” diyorum, başkaları başka bir isim koyabilir.

İkinci gruptakiler daha pratik gerekçelerle oy verecek. Bunlar “çalıyorlar ama çalışıyorlar” diyen kesim. Bu kesim için söylenecek bir söz yok. Muhalefetin bu kesimi “çalmadan çalışacaklarına” inandırması gerekiyor. Doğruyu söylemek gerekirse, bu zor bir ihtimal.

Üçüncü ve en önemli kesim ise Erdoğan’a “istikrar bozulmasın” diye oy verecek kesim.

İşte bu kesim için iyi haberlerim yok. Sandıklarının aksine artık Erdoğan istikrar kaynağı değil. Aksine istikrarsızlık kaynağı.

Öyle bir lider düşünün ki tüm AB ülkelerini karşısına almış. –Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ı AB ülkelerine olduğu gerçeğini bir kenara yazın.

Bir süredir bir proje çalışması kapsamında Brüksel’deyim. AB parlamenterlerinin üzerinde anlaştığı tek konu “Erdoğan’ın çıldırmış olduğu” konusu.

Öyle bir lider düşünün ki, dünya liderleri telefonlarına çıkmamak için köşe bucak kaçıyor. Erdoğan’ın telefonuna çıktı diye ABD Dışişleri müsteşarının Obama’dan büyük fırça yediği artık sır değil.

Öyle bir lider düşünün ki, Suudi Arabistan’dan Katar’a herkes kendisini mesafe koymak zorunda hissediyor. Aynı karede görünmek istemiyor.

Maalesef Erdoğan’ın dünyadaki imajı Putin’den bile kötü. Bu imaj ve bu durumla Erdoğan Türkiye’ye istikrar mı istikrarsızlık mı getirir?

İç kamuoyunda da durum çok iyi değil. Öyle bir lider düşünün ki merhamet eden maraz görmüş. Kendisini askerî vesayet karşısında destekleyip koruyan polis teşkilatını hallaç pamuğu gibi dağıtmış.

Kendisine destek veren tüm liberallere cephe almış, bunları bitirmek için medyaya telefonlar açmış. İşlerinden kovdurmuş.

Kendisine destek veren AB taraftarlarına posta koymuş.

Kendisine destek veren milliyetçi tabana mesafe koyup PKK ile anlaşma yapma yoluna gitmiş bir lider düşünün…

Daha önemlisi kendisini hem dışarıda hem içeride savunmuş, bütün kirli işlerine perdedarlık yapmış Gülen Cemaati’yle varlık- yokluk savaşı veren bir lider düşünün.

Yani kimden hayır, merhamet gördüyse onunla çatışmış ve onu tasfiye etmeye çalışmış, yurtiçinde kavgalı olmadığı tek kesim kalmamış bir lider düşünün.

Bu lider mi istikrar getirecek?

Kimse yanlış hesap yapmasın. İstikrar getiren Erdoğan çoktan ayrıldı aramızdan. Ülkeye istikrar getiren Erdoğan, kimseyle kavga etmeyen, yumruk sıkan değil el sıkan Erdoğan’dı. 2011 yılından sonra o mevzileri terk etti.

Erdoğan’ı istikrar kaynağı olarak gören kesimler geçmişin oluşturduğu algı yanılgısı içindi. Bugünkü Erdoğan hem dünyada hem ülkede istikrar getirecek biri değil.

Polisi dağıtıp yarım yamalak da olsa işleyen hukuk sitemini rafa kaldırmış, ülkeyi bir muhaberat devletine dönüştürmüş, muhalefeti takip eden, ihaleyi iptal ettirmek için türlü işler yapan, Twitter’ı yasaklayan, medyayı sınırlayan, banka kapatmaya çalışan, milyonlarca üyesi olan bir gruba savaş açan ve bunu da güçlü bir şekilde gelirsem göreceksiniz diyen bir liderin büyük oy desteğiyle gelirse ne yapacağını sanıyorsunuz?

Açıkça yazayım. Erdoğan büyük oy desteğiyle gelirse Türkiye’ye istikrar gelmez. Aksine insanlar sokaklara iner. Hiçbir şey olmazsa Erdoğan’ın Cemaat’i bitirmek için geliştirdiği “çılgın projeler” istikrarsızlık için yeter sebeptir.

30 Mart’ta Erdoğan kazanırsa Türkiye kaybeder, Erdoğan kaybederse Türkiye kazanır.
[email protected]
Twitter: @EmreUslu

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...