Havuz gazetesi Hürriyet yazarı Akif Beki HalkBank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın New York’ta yakalanmasının ardından AKP saflarında konuşulan komplo teorilerini sıraladı. Atilla’nın kripto Cemaatçiliğinden girdi FBI ile anlaşmasına varıncaya kadar muhafazakar sokağında konuşulan ihtimalleri sıraladı.
İşte Havuz yazarı Akif Beki’nin sıralamasıyla o teoriler:
Kafada kurduğunuz her şeyi unutun, bütün olasılık senaryoları çöpe gidiyor bu durumda.
Atilla, bankasının bilgisi ve onayıyla, FBI’ın ayağına gitmiş oluyor. Kadere kırk beş mi dersiniz, bile bile lades mi, adını siz koyun artık.
NE KRİPTO FETÖ’CÜ NE İTİRAFÇI ÖYLEYSE
Buyurun, elenen ihtimallere ve geriye kalanlara göz atalım…
A: Zarrab dosyasına adının karıştırıldığını… Soruşturulan eylemlerle doğrudan ilişkilendirildiğini… Aralarındaki telefon konuşması tapelerinin bile dosyaya suç delili diye kaydedildiğini duymamıştı Atilla.
Başına geleceklerden habersizce ve kimselere söylemeden gezmeye gitti.
Sıradan bir gidişti. Nereden bilecekti kaderin ağlarını ördüğünü, tutuklanıp Zarrab’la aynı cezaevine koyulacağını? Saflığının ve iyi niyetinin kurbanı oldu…
B: Aklından zoru vardı. Bile bile üstüne gitti.
Savcı Bharara el çektirildikten sonra işlerin değişip değişmediğini test etmek istedi.
‘Delirdin mi sen, elini kolunu sallayarak nereye öyle’ demeyi akıl eden de çıkmayınca… Ateşle oynamaya gitti.
Hiçbir şeyin değişmediğini anladı ama bu biraz pahalıya patladı, tam dönecekken bileti yandı…
C: Uyurgezer değildi, kripto FETÖ’cülükle de alakası yoktu ama bakanlara garezi vardı, Zarrab davasını kapanmadan illa Ankara’ya bulaştırmak istedi.
Tehlikenin farkındaydı. New York’un kendisi için hiç de tekin olmadığını adı gibi biliyordu.
Başını yakma pahasına yalan yanlış ötmeye gitti.
23’ünde görev ayağıyla atladı uçağa, ‘Gel beni tut’ der gibi… Hazırladı, tasarladı, taammüden, fedaice teslim olmaya gitti.
FBI ile 4 gün pazarlığa oturdu, işbirlikçilikte anlaştı, itirafçı olmayı kabul etti. Yani gafil avlanmadı, kasten ele verdi kendini.
D: Altında üstünde bit yeniği yok. Dümdüz göründüğü gibi oldu.
Unutkanlığına mı geldi, ciddiye mi almadı, artık ne derseniz… Ortada Zarrabdavası hiç yokmuş gibi kalktı ve gitti Atilla.
Zamanlamasında filan mesaj aranmamalıydı. Plansız, programsız, komplosuz, alelade bir gidişti. Kimsenin aklına da ‘Dur, ne yapıyorsun’ demek gelmedi.
Gönderenlerin aklı sonradan başına geldi ama gidiş de o gidiş…
Halkbank açıklamasından sonra hangi şıklar iptal, hangisi daha vahim sizce?