Abdullah Gül giderek iktidar kavagasına ısınmaya başladı. Önce Fehmi Koru üzerinden mesaj gönderdi. Daha sonra Bülent Arınç üzerinden mesajlarını verdi, vermeye devam ediyor. Bununla da yetinmeyen Gül, Ahmet Davutoğlu ile görüşüp onu cesaretlendirdiğini açıkladı. Bu tam anlamıyla Erdoğan’a vurulmuş bir sağ kroşeydi.

Bütün bunlara karşı Erdoğan cephesi, Mehmet Metiner gibi itibarını sıfırlamış kişilerle cevap vermeye çalışıyor. Ancak Gül duracak gibi değil.

En son, kritik zamanlarda Gül’ün tercümanı olmuş, daha önceki açıklamalarıyla kendi söyleyemediğini dile getiren, basın danışmanı Ahmet Sever devreye girdi.

Ahmet Sever, Gül ile çalıştığı yılları anlatan ve tam anlamıylsa zamanlaması manidar bir dönemde basılan kitabıyla Erdoğan cephesine göbekten bindirdi.  Kitabın Doğan Kitap’tan çıktığını da bir kenar notu olarak eklemek lazım.

Hürriyet’e konuşan Sever, kitabı Gül’ün okuduğu bilgisini vererek Gül adına açıklama yapıyor gibi bomba açıklamlar yaptı. Ahmet Sever’in yazdığına göre Abdullah Gül, Erdoğan’ın “montaj, dublaj” diye savunduğu 17-25 Aalık kayıtlarının montaj ve dublaj olduğuna inanmadı. Sadece illegal dinlemeler olabileceği nedeniyle kayıtları dinlemedi ama tapeleri okudu.  Ayrıca Gül o dört bakanı yüce divana gönderilmesi gerektiğini düşünüyor.

Muhalefetin o dort bakanı yüce divana göndereceğiz diye tutturduğu günlerde Gül’ün danışmanı üzerinden bunu açıklaması tam anlamıyla Erdoğan’a vurulmuş bir sol kroşe.

Gül’ün siyasete dönüp dönmeyeceğine ilişkin beklentilerini de açıklayan Sever ilginç mesajlar verdi:

Gül siyasete dönecek mi?
“Can atar bir havası yok. Aynı noktada. Seçimden sonra Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Ahmet Davutoğlu’nu arayıp hükümet kurulması konusunda cesaretlendirmiş. Türkiye’nin hükümetsiz kalmaması için, içinde AK Parti’nin olacağı koalisyona teşvik ediyor. Gelişmeler ne gösterir bilinmez. “Gerçekten bana ihtiyaç duyarlarsa, o zaman düşünürüm. Tabii bunu kendi şartlarımı ortaya koyarak yaparım” dedi.

Nedir bu şartlar? 
- Daha önce söylemişti. Onlar da şuydu: “Çift başlılık olmaz. Ben gelir başbakanlığı yaparım. Karıştırmam. Ben nasıl cumhurbaşkanlığı yaptıysam, sen de öyle cumhurbaşkanlığı yaparsın. Yetkilerinin içinde kalarak… Sen nasıl bir başbakanlık yaptıysan ben de öyle yaparım.”

Talep ya da davet var mı? 
– Hep oldu. Elbette oluyordur yine. Ama önce yeni bir koalisyon kurmanın denenmesi gerekiyor. Bunun yürüyüp yürümeyeceğini görmek lazım.

Gül’ün 17-25 Aralık’ta dünyasının karardığını, ‘Sabaha kadar uyuyamadım, aklım almıyor, olanlara inanamıyorum” dediğini yazmışsınız. Hükümet 17-25 Aralık’la ilgili ‘montaj’, ‘darbe girişimi’ savunması yaptı.

Gül bunlara inanmadı mı? 
– “Kesin böyle olmuştur” diye düşünmedi. Ama yaklaşımı benimsemedi. Üstüne gidilmesi, bakanların Yüce Divan’da aklanması gerektiğini düşündü.
“Tapeleri dinlemeye gönlü elvermedi” diyorsunuz.

Neden?
– Yasadışı dinlendiyse buna ortak olmak istemedi. Herhalde üzülmek de istemedi.

Ne yaptı peki? 
- Bir yandan da bilmesi gerekiyor. Deşifresini okudu, doğrudan dinlemedi.”

Bu mesajları öyle sıradan yazarın anıları olarak okumak imkansız. Gül’ün bizzat okuyarak onay verdiği kitabın tam da bu dönemde piyasaya çıkmasının tercümesi şu: Gül Erdoğan’a bir de sol kroşe vurdu…

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...