Türk hukuk sistemi meşruiyetini kaybetti… 

Hidayet Karaca ve polislerin serbest bırakılması kararını veren hakim gözaltına alındı. Korkunç bir hukuk cinayeti bu. Artık Türkiye’de hiç bir hakim AKP’nin istemediği kararı veremez. AKP’nin siyasi duruşunu geçtim. Artık yerel düzeyde, AKP’lilerin karışıtığı adi suç vakaları hakkında bile AKP’liler aleyhinde karar verecek hakimin gideceği yeri gödük.

Hakimlerin nasıl yargılanacağı yasada açıkça yazıyor. Buna rağmen hakimlerin gözaltına alınması artık hukukun üstünlüğünün değil, devrim rejimi hukukunun geçerli olduğunu gösteriyor.

Bu aşamadan sonra Tükiye’de hakim güvencesi kalmamıştır. İktidarın istemediği kararları veren hakimlerin gözaltına alındığı bir ülkede meşru bir hukuk düzeni vardır denemez. Bu karar zaten sallantıda olan hukuk düzeninin meşruiyetini ortadan kaldırmıştır.

Üzülerek söylüyorum, artık Türkiye’de hukuk düzeni meşru değildir. Bu karar hukuk düzeninin meşruiyetine vurulmuş son darbedir.

Daha kötüsü şu: derin gırtlak Fauat Avni, 28 Nisan’da paylaştığı bilgilerle bize Hakimlerin tutuklanma kararının nerede alındığını da açıkladı. Yani artık mahkemler yerine kararlar başka yerde alınıyor, savcılar ve mahkemeler bunun sadece uygulayıcılığını yapıyor.

Hatırlayın Aşağıdaki bilgileri 28 Nisan’da Fuat Avni yazdı:

“Tahliye kararını veren hakimlerin o gece 03:30’dan sonra tutuklanması kararlaştırıldı.

Hakimlerin tutuklanması amacıyla o gece 04:00’e doğru bir grup savcı adliyeye gitti.

Hakimler tutuklanacak böylece kimse istenmeyen bir karar veremeyecekti. Plan buydu.

Adalet Bakanlığı, tepkilerden çekinerek Başsavcılığa kararı veren hakimlerin tutuklanmasının ertelenmesini iletti.”

Bir ülke düşünün ki siyasi ofislerde hakimlerin tutuklanma kararı alındığı sosyal medyada yazılıyor. Üzerinden günler geçmeden karar uygulamay geçiriliyor. Bu düzene meşru bir hukuk düzeni denir mi?

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...