Habertürk yazarı Fehmi Koru bugün ki köşesinde, hem askeri vesayetin devam dönemde sivil asker arasında cereyan olaylar hakkında ip ucu olacak bir olayı, hem de, bu günler de, hem AKP hemde AKP muhalifleri tarafından çokça eleştirilen Doğan Medyası hakkında , AKP nin alacağı tavrı anlatmış.

Koru yazısında, Doğan gurubunun ne yaparsa yapsın, AKP ve Erdoğan tarafından affedilmeyeceğini ve asla kredi açılmayacağını ilan etmiş.

İŞTE YAZININ O BÖLÜMÜ

Henüz Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik ihtimali ufukta görünmez, Kürt sorununa “barış süreci” ile çözüm arayışı ise söz konusu değil iken, Ömer Dinçer’in sorumluluğunu üstlendiği “idari reform” girişimiyle ülkenin hem AB’ye hem de sürece hazır hale getirilmesi planlanır.

Projeye en büyük tepkinin ordu kanadından geleceğini tahmin ettiklerinden Genelkurmay’a ziyarete giderler. Atölye çalışması yapıldığı gün, arada yemek salonuna geçerlerken, paşalardan biri Dinçer’in koluna girer ve kulağına, “Bu reform nedeniyle biz seni asmaya karar vermiştik, ancak görüyorum ki siz iyi birisiniz ve ülkeyi seviyorsunuz” diye fısıldar…

Her aşamada devletin sert yüzünün direnişiyle karşılaşır Ömer Dinçer. Yalnız askerlerden gelmez direniş, sivil bürokrasiden, üniversitelerden, muhalefet partilerinden ve dönemin cumhurbaşkanından da engeller çıkar önlerine. Ülkeye gerekli çağdaş reformlara anlamsız direnişleri ortadan kaldırmaya çalışmakla yitirilir nice değerli zamanlar…

Çoğu reform, bu direnişler yüzünden ya hiç sonuca ulaşamaz ya da en önemli unsurları tırpanlanarak yarım yamalak gerçekleşir.

Akıllar ayrıntılara takılı kalmasın diye anekdotlar yönünden bilerek zayıf bırakılmasına rağmen, kitapta, bugünden geriye bakıldığında, en hafifi“öngörüsüzlük”, en ağırı “ihanet” sözcükleriyle karşılanabilecek, çok sayıda somut olaya da yer veriliyor.

“Türkiye’yi merkez medya yönlendiriyordu, medyayı da ordu” cümlesinin ardından anlatılanları okuduğumda (s. 51) zihnimde alarm zilleri çalmaya başladı: AK Parti kadrosunun “vesayet” döneminde medyanın tek taraflı yayınları ve çarpıtmaları yüzünden yaşadıkları kolay unutulacak şeyler değil…

O dönem medyasında sorumluluk taşıyanlara, “Değiştik” gösterisi için bugün yakalarına AK Parti rozeti taksalar da, Ömer Dinçer’in yaşadıklarını yaşayanların, en ufak kredi açması mümkün değil.

Üzgünüm Aydın Bey, ama adamlarınızla ilgili acı gerçek bu.

 

FUAT BARAN