Cumhurbaşkanı’nın Ekonomi Danışmanı Yiğit Bulut iki hafta önce Türkiye piyasalarında büyük fırsatlar olduğunu söyleyip bu yıl bankaların kârlarını yüzde 30 arttırabileceğini söyledi. Bulut’un konuşması sıcak parayı Türkiye’ye davet eden sözlerle doluydu.

Burada hemen bir parantez açalım ve şu soruyu soralım: Bankalar nereden kâr elde edecek?

Cevap belli: Elbette faizden. Müşteriden topladığı parayı ne kadar yüksek faizle satarsa o kadar yüksek kar ediyor bankalar.

Danışmanın bu açıklamasından bir hafta sonra Türkiye’nin ilk faizsiz devlet bankası Vakıf Katılım’ın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, danışmanının dediğinin tersine sözler sarf etti. 12 yıldır yüksek faizlerle mücadele ettiğini söyledi. Türkiye’de faizlerin hâlâ yüksek olduğunu, faiz sisteminin sıkıntılı olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı bazı çevrelerin hoşuna gitmese de bununla mücadele etmeye devam edeceğini kaydedip, “Faiz lobisi kanımızı emmeye devam ediyor” dedi. Aslında Erdoğan’ın bu sözlerini duyanlar senelerdir aynı cümleleri kurduğunu da biliyor.

Cumhurbaşkanı ve Danışman Yiğit Bulut arasındaki söylem farklılığında kimin sözlerinin gerçeklerle daha uygun olduğuna gelirsek… BDDK pazartesi yaptığı açıklamada, bu yılın Ocak ayında Türkiye’deki bankaların yüzde 19 kâr artışı sağladığını duyurdu. Enflasyonun iki katı kâr var. Hangi sektör faizciler kadar karını arttırdı?

Yani Danışman Bulut’un öngörüsü, beklentisi, belki de temennisi Cumhurbaşkanı’nınkinden daha isabetli. Yani Türkiye’de faizciler parayı kazanıyor. Bunun Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı tarafından ballandırıla ballandırıla sıcak parayı bir pazarlama aracı olarak kullanılması da Erdoğan’ı bir yerde açığa düşürüyor. Yani Cumhurbaşkanı diliyle “Faiz lobisiyle mücadele ediyorum” derken başında bulunduğu devlet yapılanmasının bunun tam tersi bir davranış tarzı içinde olduğu görülüyor. Hoş bu da yeni bir şey değil. Bankacılık sektöründeki en yüksek özsermaye yani patronaj kârlılığının Cumhuriyet tarihi boyunca AKP dönemine rastladığını hatırlatmak gerekli.

Gelelim bunları neden yazdığımıza. Son günlerde bankaların kredileri kısması nedeniyle piyasalarda giderek artan bir nakit sıkışıklığı yaşanıyor. Paraya ihtiyacı olanlar da bankaların öne sürdüğü şartlarda daha yüksek faizli kredi çekmek zorunda kalıyor. Bu durum kısa bir içinde giderek artan bir toplumsal şikayete dönüşecektir.

İşte yazıyı yazmamızın nedeni, o toplumsal şikayet sırasında Cumhurbaşkanı’ndan AKP’li yetkililere kadar faiz lobisi ve yüksek faiz şikayetleri, suçlamaları duyarsanız, inanmayın demek. Çünkü faiz konusunda da söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmuyor.
OĞUZ KARAMUK-MEYDAN