Ve Erdoğan son oyununu da oynadı.

Dünyada ve Türkiye’de askl-ı selim ile düşünen hemen hemen herkesin, bir tiyatro olarak gördüğü darbe oyunu ile Erdoğan, adeta varlığını adadığı Hizmet Hareketi’ni bitirmeyi amaçladı.

Bu amacında da, Türkiye’de başarılı oldu da diyebiliriz.

Evet daha bir kaç yıl önce, Türkiye’nin en büyük ve en etkin sivil toplum hareketi olan Hizmet Hareketi’ne ait, tüm okullara, hastanelere, yurtlara, ve üniversitelere el konuldu.

Hizmet Hareketi’ne ait tüm medya organları kapatıldı.

Hizmet Hareketi’nde olan insanlar, bir linç kampanyasına kurban edilmeye çalışıldı.

Daha önce de dediğim gibi, dünya tarihinde hiç bir sivil toplum hareketi ve fikir akımı, baskı ve zorbalıkla yok edilememiştir.

Bu durum, bu gün Türkiye’de yok edilmeye çalışılan Hizmet Hareketi için de geçerlidir ve Türkiye ve dünya, bir kere daha görecek ki, bu hareket asla bitirilemeyecektir.

Zira, fikir hareketlerinin gücü, sahibi oldukları binalar ve müesseler ile değil, o fikre inanmış ve bu fikir yolunda hayatını adamış insanlar ile ölçülebilir.

İster kabul edilsin, ister edilmesin, Türkiye’de, fikir hareketleri içerisinde, en yetişmiş ve entellektüel olarak derinliği ve birikimi olan insan kadrosu Hizmet Hareketi’ne aittir.

Bu yapısı ile, denilebilir ki, Hizmet Hareketi’nin gücü, bu yetişmiş insan kaynaklarındandır.

Bu nedenle, Hizmet Hareketi’ni bitirmek, ne Erdoğan’ın, ne de onu piyon olarak kullanan çevrelerin haddi değildir.

Bir kere şunu iyice anlamak lazım, tarihe yön vermiş ve büyük değişimlere yol açmış olan tüm fikri hareketler, neşet ettikleri topluluklar içerisinde en son anlaşılmıştır.

Kendi topraklarında ortaya çıkan ve dünyaya yöne veren tüm fikir hareketlerinin kaderi, en son kendilerinin çıktıkları topraklarda anlaşılmaktır.

Bu durum, bu gün dünyanın ve Türkiye’nin en önemli fikir ve aksiyon hareketi olan Hizmet Hareketi için de geçerlidir.

Ve bu gün, bu durum yaşanmaktadır.

Yani diyebiliriz ki, Hizmet Hareketiini en son, ortaya çıktığı topraklar olan Türkiye ve Türk insanı anlayacaktır.

Bundan dolayı, Hizmet Hareketi’ndeki insanların, bu durumdan dolayı üzülmemeleri, ve aynı yolun yolcusu olan ve aynı kaderi paylaşmış olan öreneklere bakarak, kendilerini motive etmesi lazım.

Erdoğan, 17-25 aralık operasyonlarından sonra ortaya çıkan hırsızlık ve yolsuzluklarını kapama ve gündemden düşürme adına, Hizmet Hareketi’ne karşı bir savaş başlatmıştır.

Bu amaçla, dünyanın bir çok ülkesine giden Erdoğan, Hizmet Hareketi’ne ait okulları ve müesseseleri kapatmaya çalıştı.

Fakat hemen hemen hiç bir dünya ülkesi, Erdoğan’ın bu isteğine olumlu cevap vermedi.

Ne tehditleri, ne para vaatleri, ne de söylemleri, dünyada bir kabul görmedi, aksine Erdoğan’ın bu saldırgan tavrı, Hizmet Hareketi’nin dünyada daha da tanınırlığını arttırdı.

Son oyunu olan darbe tiyatrosu ile Erdoğan, Hizmet Hareketi’ni darbecilik ve silahlı terör örgütü haline getirerek, dünyada var olan itibarını yıkacağını zannetti.

Yıllardır terör örgütü suçlamasında bulunduğu ama, buna kimseyi inandıramayan Erdoğan bu son kanlı darbe tiyatrosu ile, bu amacına ulaşabileceğini zannetti.

Fakat bu kanlı tiyatroya kimse inanmadı dünyada.

Ve bu durum Erdoğan’ın psikolojini inanılmaz bozmuş durumda.

Erdoğan’ın, darbe tiyatrosu sonrasında yabancı basına veridiği röportajlarda bu durum çok net ortaya çıkmakta.

Sürekli dediğim gibi, promterdan konuşma yapmayan Erdoğan, her zaman hata ve yanlış beyanlarda bulunacaktır.

Zira Erdoğan, gerçekten kopuk bir dünyada yaşıyor.

Ve bu durum çok belli olmaya başladı.

Özellikle İtalyan Rai televizyonuna verdiği röportajda, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı gündeme getirmesi ve İtalyan televizyonundan İtalyan hükümetine, “kendi mafyanızla uğraşın benim oğlumla uğraşmayın” demesi, Erdoğan’ın ne kadar gerçeklikten ve diplomasiden kopuk bir dünyada yaşadığını tüm dünyaya gösterdi.

Erdoğan’ın sinirleri çok bozuk.

Türkiye’de tüm hakimiyeti ele geçirmiş olması mutlu etmiyor.

Türkiye’de tüm Hizmet Hareketi müesseseslerini kapatması onu tatmin etmiyor.

Dünya medyasının Fethullah Gülen Hocaefendi ile röportaj yapması onu çıldırtıyor.

Dünya medyasının darbe tiyatrosuna inanmaması onu çileden çıkartıyor.

Dünya liderlerinin Erdoğan’ın hitlervari oyun ve eylemlerle diktatörlüğe geçmeye çalıştığını görüyor olması ve bundan dolayı Türkiye’ye gelmemeleri Erdoğan’ın dengesini bozuyor.

Darbe tiyatrosunun ilk dakikasından itibaren suçladığı Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında hiç bir delil ve kanıt bulamaması Erdoğan’ın uykularını kaçırıyor.

Fethullah Gülen Hocaefendi’yi istediği Amerika’nın, “delil ve hukuk” demesi Edoğan’ın dengesini bozuyor.

Ve bunun sonucunda, dünyanın güldüğü açıklamalar yapıyor.

“Biz diyoruz ne delili istiyorsunuz ” diyerek, ne kadar hukuktan kopuk olduğunu dünyaya ilan ediyor.

Evet çok sıkıntılı ve zor bir dönemden geçiyoruz ve Hizmet Hareketi’nde olan insanlara, cahiliye döneminde yapılan zulümler yapılıyor.

Bırakın bir müslümanın, insan olanın yapamayacağı aşağılıkça ve alçakça zulümler yapılıyor insanlara.

Gözaltı kararı alınan bir gazeteci bulunamayınca, 45 yaşında , 5 çocuğu olan eşi gözaltına alınıyor ve günlerdir haber alınamıyor.

70’li yaşlarında olan gazeteciler, sırf muhalif düşüncede oldukları için, gözaltına alınıyor ve elleri tersten kelepçeleniyor.

Tüm bu olanları yaşatanlar, tarihin kapkara sayfalarında isimlerini zulümleriyle, akıttıkları kan ve gözyaşları ile yazıyorlar.

Dünya ve Türkiye’de ilerde, lanetle anılacaklar.

Erdoğan, Hizmet Hareketi’ne saldırdıkça, Hizmet Hareketi dünyada daha da tanınıyor ve daha çok insana ulaşıyor.

Erdoğan son oyununu oynadı, ama bu oyun göreceksiniz, onun daha ağır bir kayıp ile kaybetmesine neden olacak.

Sabır, dua ve aksiyon ile durmadan çalışmaya devam.

Şartlar zor, imkanlar kısıtlı olsa da, bu günler, ilerde “hey gidi günler” diyeceğimiz bereketli ve sıkıntılı günler.

Mücadeleye devam.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...