Ve Erdoğan erken seçim veya başkanlık referandumu startını verdi.

Artık birer iftira ve miting konuşmaları haline getirdiği iftar programlarında ve açılış adı altında yapılan programlarda, AKP’nin lideri modunda seçim çalışmalarına başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da İslam Araştırmaları Merkezi’nin “Antik Çağdan 21. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi” başlığıyla yapılan toplantıda konuştu.

Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın yapılacaCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da İslam Araştırmaları Merkezi’nin “Antik Çağdan 21. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi” başlığıyla yapılan toplantıda konuştu.

Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın yapılacağını belirten Erdoğan, “Cesur olunması gereken konulardan biri de bu. Taksim’deki Gezi Parkı! Oraya o tarihi eseri inşa edeceğiz. Orada bir eser vardı. Adı ister tarih müzesi olur, ister şehir müzesi olur… Ama bunu yapmamız lazım.Taksim Meydanını tamamen yayalaştırmamız lazım. Korkmayacağız” ifadelerini kullandı.

Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın yapılacağını belirten Erdoğan, “Cesur olunması gereken konulardan biri de bu. Taksim’deki Gezi Parkı! Oraya o tarihi eseri inşa edeceğiz. Orada bir eser vardı. Adı ister tarih müzesi olur, ister şehir müzesi olur… Ama bunu yapmamız lazım.Taksim Meydanını tamamen yayalaştırmamız lazım. Korkmayacağız” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, siyasi hayatı boyunca, toplumu kutuplaştırma ve tabanını bir arada tutma adına hep ayrıştırıcı ve nefret dilini kullanmıştır bu güne kadar.

Bu gün de aynı yöntemi en üst perdeden kullanmaya hazıralanıyor.

Erdoğan, erken seçime giderken, hem toplumun konuştuğu ve kendisini zor duruma sokacak olan gündemleri perdeleme, hem de, insanların birbirine düşman olması ve toplumun değişik kesimlerinin hassas noktlarını tahrik ederek, adeta bir iç savaş çıkarmanın peşinde.

Erdoğan, 7 haziran seçimlerinden sonra, başkan olamayacağını ve AKP’nin tek başına iktidar olma sanşını kaybetmesi üzerine, yıllardır halkı uyutma adına kullandığı çözüm süreci yalanını rafa kaldırarak, doğuda PKK ile mücadele ediyoruz kılıfında, kürt halkına zulmetmeye ve bunun üzerinden ülkede bir kaos ortamı oluşturmaya başladı.

Patlayan canlı bombalar ve devletin bunlara göz yumması, askerin ve polisin göz göre göre ölüme yollanması, masum halka PKK ile mücadele ediliyor yalanıyla zulmedilmesi ve bunun üzerinden milliyetçi oylara göz dikmesiyle, 1 kasım seçimlerini manupüle etti ve yapılan seçimlerde yeniden tek başına iktidar oldu AKP.

İşte şu günlerde, yine aynı taktiği, bu sefer ülkenin tümünde meydana getirilecek bir kaos ile yapmanın peşindeler.

Erdoğan, doğuda akan kan ve gözyaşı üzerinden, istediği ve beklediği desteği bulamamış olmalı ki, ülkenin batısında ve tümünde yeni bir kaos ve akacak kanlar ile bir erken seçimin planlarını yapmakta.

Erdoğan, yeni bir gezi peşinde.

Erdoğan, yeniden insanları sokağa dökme, yeniden ülkede bir kaos ortamı oluşturma, insanları yeniden kutuplaştırarak, birbirine kırdırarak başkan olmanın yolunu yapmanın peşinde.

Ülkede akacak kan, ülke insanın akıtacağı gözyaşı ve acılar, Erdoğan’ın umurunda değil.

Erdoğan, başkan olma ve bununla tam diktatörlüğünü ilan etmenin peşinde.

Ve bunu yapmak için, ülkede bir iç savaşın olmasının peşinde.

Ne yaşanacak acılar, ne yetim kalacak çocuklar, ne evladını kaybeecek analar umurunda değil.

Tek bir hedefi var, akan kan ve gözyaşında gemiciklerini yüzdürme ve başkanlık limanına ulaşma.

Erdoğan, bir iç savaş ve kaos ortamıyla, hem başkanlığı elde edeceğine, hemde kendisi hakkındaki iddiaları ve ülkenin batmış halini perdelemiş olacak.

Bakın ülkede konuşulan ve ülkeyi bekleyen sıkıntılar neler.

1- Reza Zarrap davası ve bu dava sonucunda ucu kendisine ve bakanlara ulaşacak olan dava.

2- Amerika’da, Erdoğan’a en yakın işadamlarından birinin sahip olduğu Kuveyt Türk’e açılan IŞİD ve el Nusra’ya parasal yardım edildiğinin iddia edildiği dava.

3- Erdoğan’ın diplomasının olmadığı hakkındaki iddialar.

4- Ülkenin hızla gittiği ekonomik kriz.

5- Türkiye’nin AB’den kopması ve dünyada yapa yanlız kalması.

6- BM’ye Rusya tarafından sunulan ve Erdoğan’ın IŞİD’e hem silah yollaması hemde parasal ilişkileri konundaki iddialar.

Tüm bunlar, ülkenin gündemi ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeler.

Tüm bunları, Erdoğan çıkarmayı planladığı bir iç savaş ve kaos ortamıyla gündemden düşürmenin peşinde.

Ve kaos ortamından faydalanarak, kendi tabanını bir arada tutarak yapmayı planladığı erken seçim veya refrandum ile başkanlığa ulaşmanın peşindedir.

Erdoğan, cemaate yaptığı onca zulme ve hukuksuzluğa rağmen, cemaatin sokaklara çıkmaması, şiddete bulaşmaması karşısında, istediği kaos ortamını bulamadı.

Erdoğan, doğudaki akan onca kan ve göz yaşıylada istediği desteği bulamadı.

Şimdi, yeni bir Gezi ve kaos ortamı çıkarmanın peşinde.

Ramazan ayında, oruç tutmamalarını ve içki içmelerini bahane ederek, insanlara saldırılar yapıldı.

Ağzında küfürlerle, zorba hayvanlar insanları darp etti, işyerlerini darmadağın etti.

Aynı gün, bu yapılanlara karşı tepki verme amacıyla toplanan insanlara, polis gaz bombası ve şiddet uygulayarak halkı galeyana getirmeye çalıştı.

Ve yine aynı gün, Erdoğan ortada hiç bir sebep yada bahane yokken, Gezi Parkı’nı ve cami meselesini yeniden gündeme getirdi.

Eğer Erdoğan amacına ulaşır ve halkı sokağa çıkararak, kan akmasını, insanların şiddete bulaşmasını sağlar ve bununla ülkede bir kaos ortamı meydana getirir ise, bu Gezi olaylarından daha şiddetli ve daha çok insanın hayatını kaybedeceği bir süreç olacaktır.

Sokağa sadece Erdoğan’ı protesto amaçlı çıkanlar çıkmayacatır.

Erdoğan, işte bu günler için yetiştiriği ve organize ettiği insanları ve gurupları sokaklara salarak, karşılıklı bir çatışma ve şiddet eylemlerini çıkarmanın peşinde.

Bu olur ise, çok kanın aktığı çok büyük kaos olur ülkede.

Ve bu kaos, bir anda bitmez ve çok ağır bedelleri olur.

Başta da dediğim gibi, insanların ölmesi veya ülkenin kaosa sürüklenmesi Erdoğan’ın umurunda değil.

Erdoğan’ın tek bir amacı var, başkan olmak ve tam diktatörlüğünü ilan etmek.

Umarım halk bu planı ve projeyi görür ve bu tuzağa düşmez.

Erdoğan sonunun yaklaştığını, ülke insanını uyandıracak olan tek şey olan bir ekonomik krize doğru ülkenin hızla gittiğini görüyor ve bu olmadan ülkeyi ateşe atmayı planlıyor.

Bu planın başarıya ulaşmaması, aklı selim davranmaya ve şiddete bulaşmadan tepki vermektir.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...