Tayyip Erdoğan seçimlerin arefesinden Deniz Baykal ile görüşerek gündemi belirlemişti. Baykal Erdoğan görüşmesinin tartışması bitmeden Erdoğan adeta ‘Ankara’da siyaseti ben belirlerim’ dercesine yeni bir hamle daha yaptı; parti liderleriyle görüşme kararı aldı…

Tayyip Erdoğan Azerbeycan dönüşü gazetecilerin sorularını cevapladı. Gündeme dair değerlendirmeler yapan Erdoğan’ın en ilginç mesajı koalisyon görevlendirmesi yapmadan parti liderlerini çağırıp görüşeceğini açıklamasıydı.

Erdoğan şöyle dedi: “Görevlendirmeyi yapmadan önce liderlerle görüşmek gibi bir planım var. Her birini ayrı ayrı davet edip sürece ilişkin görüşlerini almak istiyorum. Programıma bakacağım. Bu görüşmelere yemin töreninden önce de başlayabilirim. Dolayısıyla kendilerini önümüzdeki hafta davet edebilirim.”

Erdoğan’ın parti liderlerini davet etmesi koalisyon görüşmelerini ben yağacağım demek anlamına geliyor. Böylece Erdoğan, Davutoğlu ve ekibine sen bu işlere karışma mesajı veriyor.

Ancak Erdoğan’ın asıl planı davetin yeriyle ilgili olmalı. Bilindiği gibi muhalefet partileri Kaçak Saray’a gitmeyi reddediyor. Erdoğan’ın ülkeyi kaçak bir saraydan yönetemeyeceğini, yerinin Çankaya olduğunu belirtiyor. Ancak Erdoğan’da kaçak sarayı meşrulaştırmak istiyor. Bunun için muhtarlardan başlamak üzere kimi bulursa Saray’da ağırlıyor.

Eğer Erdoğan parti liderlerini, Deniz Baykal’a yaptığı gibi Dışişleri konutuna davet ederse, bunu Erdoğan’ın uzlaşma girişimi olarak okumak mümkün.

Ancak Erdoğan, liderleri kaçak Saray’a davet ederse, haliyle üç partinin de bu daveti kabul etmeyeceğini biliyor olması lazım.

Bu da Erdoğan’ın kaos stratejisini başlattığı anlamına gelir. Bu yolun sonu erken seçime çıkar. Eğer Erdoğan liderleri davet eder ve liderler saraya gelmeyi reddederse topluma dönüp “bakın bunlar uzlaşma istemiyor, ülkeyi kaosa sürüklemek istiyor” mesajı vermek istiyor demektir.

Erdoğan’ın liderleri nereye davet edeceği ülkenin nereye gideceğinin de göstergesi olacak….

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...