Ankara kulislerinde uzun zamandır Türkiye’nin Suriye’ye karadan müdahale edeceği konuşuluyordu. En son Suudi Arabistan’ın savaşta hazır olduklarını açıklamasından sonra gözler Türkiye’ye çevrilmişti.

Geçen hafta Rusya Türkiye’nin Suriye’ye karadan gireceğini açıklamıştı. Bugün Türkiye’nin savaşa gireceğinin en güçlü sinyali bizzat Erdoğan tarafından verildi. 1 Mart 2003 tezkeresiyle Suriye’nin durumunu kıyasalayan Erdoğan, Irak’a girsek Irak böyle olmazdı diyerek Suriye’ye girmek gerektiği sinyali verdi. Daha önemlisi, Rusya’nın “Türkiye savaşa girecek” iddiasına ise “senin ne işin var Suriye’de” karşılığı vererek, hem iddiayı yalanlamadı, hem de Rusya’ya “sen ordaysan benim de girme hakkım var” mesajı verdi.

İşte Erdoğan’ın adeta savaşa hazır olun dediği o mesajının ilginç bölümleri:

Suriye’de bir fiili durum oluşturulur mu? Olursa, Türkiye ne yapabilir?

Dar kapsamlı bir güvenlik toplantısı yapıp, hassas konularımızı orada değerlendireceğiz. Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu açıkça söylemediler. Birileri de gizli kulisler attılar. O insanların kimler olduğunu araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresi ilk anda kabul edilip Türkiye, Irak’ta olsaydı, Irak’ın durum böyle olmazdı. 1 Mart tezkeresi ilk anda geçseydi, Türkiye masada olacaktı. O zaman Bush (ABD Başkanı), benimle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık. Sonra göreve geldim, Başbakan oldum, tekrar ricada bulundu ve tezkere geçti ama o zaman da Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimiz bizim oraya girmemizi istemedi. Biz de, “İstenmediğimiz yere girmeyiz” dedik. Ufku görmek çok önemli. Şimdi Suriye’de bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Bir yerden sonra böyle gitmez. Hassasiyetlerimizi Türkiye olarak korumak zorundayız. Bu hava sahası, sadece Türkiye’nin hava sahası değildir. Aynı zamanda NATO hava sahasıdır. Onlar da gerekli adımları atmak durumundadır. Yaşananlar aynı zamanda herkes için bir test niteliği taşıyor.

TÜM İHTİMALLERE HAZIRIZ

Türkiye ani bir hareketle karşı karşıya kalabilir mi?

Bu tür şeyler konuşulmaz, gerektiğinde gereken neyse yapılır. Şu anda biz bütün güvenlik güçlerimizle, her şeyimizle tüm ihtimallere karşı hazır durumdayız. Kimsenin endişesi olmasın.

Suriye konusunda yeni bir tezkere gündeme gelir mi?

Ülkemize yönelik tehditlere karşı Silahlı Kuvvetlerimiz her türlü yetkiye zaten sahip durumda. Ulusal güvenliğimiz açısından bir sıkıntı yok.

Suriye’de hedeflenen çözüme tarih vermek mümkün mü?

Bu işlerin tarihi olmaz. Nitekim Suriye krizinde de çok farklı şeyler düşünülüyordu ama olay halihazırda 5 yılı aşmış vaziyette.

Halep’e doğru saldırılar artıyor. 70 bin kişinin daha kapımıza dayandığından söz ediliyor. Bu arada Rusya kaynakları da Türkiye’nin büyük bir askeri operasyon hazırlığında olduğu yönünde haberler yayıyor. Türkiye’nin yol haritası nedir?

Halep’in bir bölümünde şu anda rejim orayı kesmiş durumda, koridorun güneyinden kuzeye geçiş şu an itibarı ile mümkün değil. Türkiye tehdit altındadır. Bunlar kapımıza dayanmışsa, başka çareleri de yoksa, gerekirse bu kardeşlerimizi yine almak zorundayız, alacağız.

Rusya’nın “TSK hazırlık içerisindedir” iddiasına gelince. Aslında Rusya’ya sormak lazım: Senin ne işin var Suriye’de? Şu anda adeta işgalcisin. Sen devlet terörü estiren bir kişiyle beraber hareket ediyorsun. 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyor, sivilleri öldürmeye devam ediyorsun. Türk askeri asla o tür eylemler içinde olmamıştır. Biz, kendimizi savunma noktasında her an hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Kaldı ki orada bizim soydaşlarımız da var. Ey Rusya, senin burada sınırın mı var, soydaşların mı var? Neymiş, Esed çağırmış. BM Güvenlik konseyinin 2254 sayılı kanunu bir an evvel işletmesini bekliyoruz. O adımın atılması lazım, silahların susması lazım, göçmenlerin korunması adımlarını atması lazım. BM Güvenlik Konseyi ağır hareket ediyor.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...