İslamcılık, İslam’ı yaşanılacak bir din olarak değil savunulacak bir ideoloji olarak ele alır. Bu nedenle İslamcıların ekseriyeti, İslam’ı dilinden düşürmeyen, ancak dilinden düşürmediği haline de yansımayan bir profile sahiptir. Bugün sosyal medyada AKP ‘lilerin bile şikayet ettiği troller, kendilerine yaşanması gereken bir din değil savunması gereken bir ideoloji sunulmuş yitik bir gençliktir. Acaba bu ürün nasıl bir tarlada yetişti?

Müslümanları zulümden kurtarma ve İslamı yayma gibi salih bir amaç, siyaset gibi fasık bir araç ile gerçekleştirilme hedefi ile yola çıkıldı. Adalet Partisi ‘nde aday gösterilmemiş küskün Nurcuların, Nurcuları ve Erbakan ‘ın tarikatları organize etmesi ile iktidara gelmek planlanıyordu. Planlandığı gibi olmadı ama mücadeleden de hiç vazgeçilmedi. “İktidara gelince Müslümanlara yapılan zulümlerin biteceği” hedefi gösteriliyor ve bu yolda “Allah rızası” denilerek insanlardan fedakarlık isteniyordu. Başlangıçta “araç” olan siyaset, zamanla “amaç” olmaya başladı. İslam dışı ne varsa “Güçlenmemiz lazım” maslahatında kendine fetva buluyordu. Git gide amaçlaşan siyasette, iktidar olma uğruna her şey cevaz bulur oldu. Bugünün popüler tabiri ile başlangıçta “mücahid” olanlar, elde edilen makamların açtığı rant kapıları ile önce “müteahit” sonrasında ise her şeye “müsait” hale geldiler. İşte bugün, AKP ‘lilerin bile şikayet ettiği troller, ebeveynlerinin “her şeye müsait” hale geldiği bir sürecin ürünüdür.

Ürünü bu olan tarlanın acaba kendisi ne durumdadır? Bugün İslam’ın aydınlatıp dağıttığı cahiliye, siyasal İslam iktidarında diriltilmiş durumda. Akif’in tasviri ile;

Sırtlanları geçmişti beşer, yırtıcılıkta
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi

Cahiliye vahşetini, Rahmet Peygamberi İslamın sinesinde eritmişti. Gel gör ki bugün, ümmeti olma iddiasındaki bazıları, yırtıcılıkta sırtlanları geçmiş durumda. Kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar demeden zulüm edilirken, fıtratı merhamet olan kadının, fıtratı bozulmuş bir ferdi, Hilal Kaplan “Çok merhametli gidiliyor.” diyebiliyordu. Biri down sendromlu 5 küçük çocuğun annelerinin tutuklanıp, çocukların ortada kalması veya 80-90 yaşındaki ihtiyarların tutuklanması “vahşet” konusunda hanımefendiyi tatmin etmiş midir, bilmiyoruz. Belediyelerdeki rant havuzuna verdiği fetvalar ile yola çıkan Hayrettin Karaman, geldiği noktada faizli bankalar için çalışıp, maaş almakta beis görmemekte. Sözümona, hoca kılıklı Nurettin Yıldız, “Beraatı zimmet asıldır” kaidesine rağmen 15 Temmuz’dan sonra tutuklanan herkesin katline cevaz gibi insanın kanını donduracak bir fetva verebiliyor. On binlerce masum insana yapılan zulme ses çıkaramayan sözümona bir başka hoca, İhsan Şenocak, hararetle RTE’nin İsrail ile anlaşmasını şerh edebiliyordu. Öyle bir cahiliye öyle bir ilkesizlik ki; kendi savunularında dahi tutarlı olamıyor, RTE ne tarafa öksürse yelkenlerini o tarafa çeviriyorlardı. Diyanetin Reisi bir Mercedes’e, hiçbir delil göstermeksizin milyonlarca insanı “firak-ı dalle” ilan edebiliyordu. Ak Saray’ın bahçesindeki Mescid-i Dırar’ın imamı dahi ahlaksızlıktan görevden alınmış ve zina, ahlaksızlık en aşağıdan en yukarıya vakay-ı adiyeden olmuş. “Yerine ben gelebilirim” ümidi ile on binlerce insanın hayatının karartılmasını alkışlayan cahiliye sırtlanları ile doldu ortalık.”Millet hamuduyla deveyi götürmüş. Bir lokma da biz yiyelim” diyerek izzetini, şerefini satılığa çıkarmaktan ar, haya duymayan mahlukatın çirkin sesi kulakları tırmalıyor.

Ne oldu azizim! “Allah rızası” için fedakarlıklarda bulunmamızı istediğiniz “adil düzen” bu muydu? “Allah rızası”, üçüncü köprüden mi geçiyor Avrasya Tüneli’nden mi? Hani, İsrail zulmüne karşı direnirken can veren gayri müslim Rachel Corrie’nin, “Zulüm bizdense, ben bizden değilim” sözünü mottolaştırmıştık. Bugün zulüm bizden. Kürsülerden, minberlerden “İslam ahlakı”nı anlatan sözümona hocalar, bir gayri müslim kadar ahlakınız, cesaretiniz yok mu? Hüseyin’in yanında ölmenin izzeti yerine, Yezid’in sarayının kapısında köpekliği tercihiniz ağır gelmiyor mu? Dün “tağut” dediğiniz devlete bugün “Mabud” muamelesi yaparken, tevhidi zedeleyip şirke düştüğünüzün farkında değil misiniz?

Evet, mal ile makam ile tanıştınız. Evet, dünya kapılarını açmış “Gel!” diye sizi çağırıyor. Ahirete iman edip, ahiret yokmuşcasına yaşıyorsunuz. “Allah rızası” için çıktığınız yoldan, Reza ‘nın nimet sunduğu yola saptınız. Kim neyi hedeflemiş ise hedefini buluyor. Rızayı hedefleyen rızayı, Reza’yı hedefleyen Reza’yı… Rızayı hedefleyenler, rızaya kavuşmak için sabrededursun, Reza’yı hedefleyenler, ona kavuşmanın korkusuyla yaşıyor.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...