Yalan zor bir organizasyondur.Hele ki söylediği yalanın ortaya çıkmasını istemeyen biri ilk söylediği yalanın kölesi olarak artık aynı yalanı desteklemek için kuyruklu yalanlar üretmeye mecbur kalır.

Bunu en iyi polisler bildiği için yakaladıkları bir şüpheliyi aynı olayı defalarca anlattırarak ifadesindeki çelişkili yerlerden suçluyu yakalarlar.

Erdoğan referandum sürecinin son günlerinde her akşam canlı yayınlara katılıyor ve programlarda illa ki söz 15 temmuz Çakma Darbesine geliyor.Erdoğan darbe gününden bugüne ilk hikayesinden çok uzaklaştı.

Hikayeyi anlattığı ortam ve zamana göre değişmeyeceğine ya da unutkanlık gibi bir durumu olmadığına göre Erdoğan hikayeyi neden sürekli değiştiriyor?

Erdoğan 15 temmuz yalanıyla ilgili işlerinin iyi gitmediğinin farkında ve birinci ağızdan kendisi çelişkili ifadeler vererek herhangi bir şekilde medyaya(uzak bir İhtimal de olsa) yansıdığı zaman her yeni bilgiye göre bir hikaye anlatıyor gibi gözüküyor.

Dejenformasyonu kendisi bilerek yapıyor diyebiliriz.Farklı versiyonlarıyla anlattığı 15 temmuz gecesi hikayeleriyle gerçeği arasında ne farklar var bunu sadece kendisi bilmiyor etrafında hikayenin aslını bilen başkaları da var sonuçta.Ve hikayenin gerçeği birgün illa ki ortaya çıkacak.

Biz hangisi yalan nasıl anlayabiliriz peki?

“Bir insan on dakikada ortalama kaç kez yalan söyler?” sorusu ile yola çıkan “Lie to Me” dizisindeki Dr. Lightman ve ekibi gibi beden dilini ve yüz ifadelerini okuyarak yalanları analiz eden uzmanlara izleteceğimiz Erdoğan’ın 15 temmuz masallarından hanginin gerçek veya yalan olduğu kolaylıkla ortaya çıkacaktır.

Gerçek ortaya çıksa ne değişecek diye düşünenlerdenim malesef sahip olduğu taraftar kitlesi tescilli yalanlarını bile alkışlarken bilimsel bir şüpheyi kabul eder mi?Hiç zannetmiyorum!

İşte bu yüzden hikaye anlatan sıkılmadan daha çok farklı versiyonlarda 15 temmuz masalı dinleyeceğiz ne diyelim o zaman iyi uykular Türkiye!

HACI OSMAN

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...