Zaman yazarı Veysel Ayhan, bugünkü yazısında devlet okullarının içler acısı halini düzeltmekten yoksun olan hükümetin özel okullara baskın yapıp olmadık şeylerden sorun çıkarmasını eleştirdi.

Türkiye’de devlete ait toplam 44 bin ilk, orta ve lise var. Badanaları dökülmüştür.

Yangın merdiveni yoktur. Tuvaletlerine girmeye tiksinirsiniz. Muslukları bozuktur, lavabosu çürüktür. Ki İstanbul Maltepe’de anaokulu öğrencisi Efe Boz, üzerine yıkılan lavabo’dan ölmüştü. Sınıflar 60 kişilik. Gecekondu benzeri binalar. 280 bin derslik açığı… Bu, işin dış yanı.

Eğitim tarafı ise tam bir felaket. 12 yıl eğitim veriyorsunuz. 50-60 soruda matematik ortalaması 3, fizik ortalaması 2. (İşini en zor şartlarda bile mükemmel yapan fedakâr MEB öğretmenlerini tenzih ederiz.) Ama genelde devlet okulları sefalet içindedir. Kendi okullarını düzeltmekten aciz Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Müsteşarı Yusuf Tekin, Saray’ın talimatıyla kalkmış Türkiye’nin en iyi okullarına müfettiş orduları gönderiyor. Müfettişler eğitim kalitesine bir kusur bulamayınca trajikomik sorularla rapor tutmaya çalışıyor:

‘CORC EMMİ’LER OKUL BASKININDA!

İşte zırhlı polis araçları ve uzun namlulu silahlar eşliğinde yapılan baskın ve denetimlerde sorulan sorular ve ‘Corc emmi’lere “ele dümdük” cevaplar:

1 – “Bu ‘Sigara İçilmez’ afişleri kaç punto?”

Valla onu “Sigara İçilmez” afişinin altında sigara içen şu polise soralım. Okuma yazması yok gibi ama punto munto bilebilir!

2 – “Olmaz ki ama çöp kovası yuvarlak ve çelikten değil?”

Evet ya, biz 5 yıldır fark edememiştik. Çocuklar niçin bazı integral geometri sorularını yanlış yapıyor diye düşünüyor düşünüyor bulamıyorduk. Çok sağ olun.

3 – “Bu okuldaki radyatörler 14 cm uzun, yönetmeliğe aykırı!”

Sayın müfettiş, bizim öğrenciler sizin köy okulları gibi tezekle ısınmıyor. Yani maalesef organik ısıtma yok. Haliyle öğrenciler üşümesinler diye radyatörleri biraz büyük tuttuk!

4 – “Kurumunuzda akvaryumun dışında başka hayvan yetiştiriyor veya besliyor musunuz?”

Hayır, biz öğrenci yetiştiriyoruz. Memlekette yeteri kadar hayvan var. Öküz, sığır, eşek, sıpa, tilki, sırtlan… Ne istersen. Hatta kelaynak, dinozor bile…

5 – “Aaa bu papağan’ın ne işi var okulda! Yönetmeliğe aykırı. Gönderin!”

O zaman size hediye edelim. Sizin sosyal medyada halkın vergisiyle beslediğiniz 6 bin maaşlı trolden daha zeki ve akıllıdır. Ama size çalışır mı bilmem. Onur ve şerefine düşkündür. Hırsızlardan da hiç hazzetmez!

6 – “Okulda öğrencilerin yemek yediği alan, yemekhane temiz mi?”

2 yıldır 8 kere teftişe geldiniz bir kir bulamadınız. Biraz da şu İtalyan, Avusturya, Alman liselerine ve sizin 1500 okul birincisi üniversite kazanamayan liselerinize uğrasanız!

7 – “Yemekhane yeterince aydınlatılmamış?”

E bu doğru! Memleketin elektrik santralleri Saray’ın binlerce avizesine çalıştığından doğal olarak biraz loş. Haklısınız.

8 – “Yemekhanedeki bıçakların sapları tahta! Olmaz ki!”

Evet Fatih Sultan Mehmed’in şâhi topları surları döverken Bizans konsülünde meleklerin cinsi tartışılıyordu. Bu soru size çok yakışıyor. Çünkü bıçağın tahta sapı, her gün şehit olan 2-3 vatan evladından önemli!

9 – “Çocukların boy ve kilolarını ölçüyor musunuz?”

Biz daha çok akıl ve beyin gelişimini takip ediyoruz. Memlekette yeteri kadar gürbüz, hormonlu ve haramla beslenen tosun var.

10 – “İstiklal Marşı’nın üzerindeki bayrak niye düz? Bakınız dalgalanmıyor!”

-Maşallah bayrak konusunda çok hassassınız! O yüzden demek ki reyiziniz ülke ülke gezip Türk okullarını kapattırıp 160 ülkede bayrakları indirmeye çalışıyor!  Valla bizim işimiz bayrak dikmek. Dalgalanıp dalgalanmaması Allah’ın takdiri.

11 – “Peki üstünde Milli Eğitim Bakanlığı’nın meşalesi bulunuyor mu?”

Bulunmuyor, şundan… Milli Eğitim Bakanlığı için yeni meşale siparişi verdik. Üzerinde Boko Haram logosu ve korsan silüeti olacak. Gelince buyurursunuz, tören yapar asarız.

12 – “Bu altın madalyalar gerçek mi?”

-Üzüleceksiniz ama gerçek. Sizin 44 bin MEB okulunda elde edemediğiniz bu 200 altın madalyayı fedakâr öğretmenlerin rehberliğinde gayretli ve zeki öğrencilerimiz kazandı. Buyrun buyrun dokunabilirsiniz. Selfi çekin, elinize alın lütfen!

13 – “Teneffüs zili çalıyor mu?”

-Bizde tenefüs zili bile “çalmaz”. Hep çalışırız. Sloganımız ‘Durmak yok çalmaya devam’ değil. Bizim sloganımız: “Hiç durmadan yürüyeceksiniz”

14 – “Yangın merdiveni neden 5 santimetre geniş?”

-Memleket sayenizde yangın yeri. Eskiden PKK silah ve molotofla okullarımıza saldırıdı. Şimdi siz. Yani çifte terör tehdidi. Öğrencilerimizin selameti için geniş tuttuk.

15 – “Bina ruhsatınız var mı?”

-Tabi ki var. Biz kaçak bina kullanmayız, rüşvetle sit alanına kaçak villa yapmayız. Siz önce ruhsat var mı yok mu diye Beştepe’ye gidin!

16 – “Bu Kimse Yok mu yardım makbuzları yönetmeliğe uygun mu?”

-Efendim hani yüz binlerce Suriyeli çocuk var ya. Siz “ensar” falan diye dini sömürü ile getirip köprü altına attınız. Annelerin bir kısmı kötü yola düştü. Trafik ışıklarında dilenen, cami şadırvanında yıkanan çocuklar. İşte onlara yardım olsun diye öğrenciler aralarında para toplamıştı. Onun makbuzu.

17 – “Hz. Muhammed’in (sas) adına niçin kurban kestiniz?”

-Biz tabii sizin medya patronunuz gibi “Anam, babam, eşim çocuklarım Erdoğan’a feda olsun, kurban olsun” falan demiyoruz. Allah aklımızı korusun! Efendimiz (sas) adına kurban da keseriz, O’nun için kurban da oluruz.

18 – “Kuruma hizmeti geçmiş kişilerin, mezun olan ünlülerin ve kurum yöneticilerinin fotoları ve yaptıkları hizmetleri anlatan tablo niye yok?”

-Bu konuda çok ihmalkârız. Siz ne güzel Recep Tayyip Erdoğan Üniversiteleri açtınız. 8 Erdoğan lisesi, 29 Erdoğan caddesi, 150 Erdoğan parkı… Holagramlı Erdoğan, balmumu Erdoğan, fiberglass Erdoğan… Tekerlekli sandalye hediye edince veya ayakkabı boya tezgahı hediye edince kurdeleli açılış falan… Bizde öyle âdetler yok. Dolayısıyla hizmeti geçenlere sadece dua edip onları hayırla yâd ederiz.

19 – “Bina içi yönlendirme tabelalarında yazı, meşale alevine blok olarak yazılmamış.”

-Haklısınız. Bunu ihmal etmemizin büyük zararını gördük. Amsterdam’da düzenlenen 52. Uluslararası Matematik Olimpiyatları’nda  sadece 3 altın 2 gümüş alabildik. Blok yazsaydık  gümüşler de altın olurdu!

İşte 1100 odalı Saray’ın MEB’deki paralellerine yaptırtdığı denetimlerden akla ziyan sorular! Eskiler “Allah, kahretmek istediği kimsenin önce aklını alır.” der.

Nasreddin Hoca’ya bir gün koşarak gelirler. “Ah, Hoca karın aklını kaybetti koş.” derler. Hoca, oralı olmaz, derin düşüncelere dalar. “Hocam, anlamadın herhalde!” diye söylenirler. Hoca, “Anladım, anladım da, benim karının zaten aklı yoktu ki, olmayan bir şeyi nasıl kaybetti! diye düşünüyorum.” der. Tabii bir de bu yanı var.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...