Uzun süredir kulaktan kulağa yayılan 2. darbe olacak iddiası OHAL’in sonu yaklaşırken Ergenekon Terörö Örgütü davasından tutuklanan Hasan Atilla Uğur tarafından yüksek sesle dile getirildi. Hasan Atilla Uğur adı MİT müsteşarlığı için geçen Levent Bektaş ile birlikte Ergenekon’un en operasonel isimlerinden biri olarak anılmıştı. Haliyle 2. darbe olacak çıkışı yabana atılacak bir çıkış değil. Analiz etmekte yarar var.

Her zaman söylediğim şeyi, özellikle 15 temmuz darbe girişimin başladığı andan itibaren söylediğimi tekrar ederek söyleyeyim.  DARBE KÖTÜTÜR darbenin hiç bir şekli meşru değildir. Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaptığı FİİLİ DARBEYİ 15 temmuzdan sonra OHAL ilan ederek KHK’larla resmi darbeye dönüştürmesine rağmen Erdoğan’a veya başka bir sivil iradeye karşı yapılacak her türlü girişim kötüdür ve baştan LANETLENMEYİ HAK ediyor. Bu yönüyle kim ne için düşünürse düşünsün bir darbe girişimi daha düşünüyorsa baştan KAYITSIZ VE ŞARTSIZ LANETLİYORUM.

Ben artık bir darbe girişiminin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Yeni bir darbe girişimi yapabilecek ordu da kalmadı, daha önemlisi halk darbelere karşı nasıl direneceğini öğrendi. Bu nedenle hiç bir darbe girişimi başarılı olamayacaktır. Bunu en iyi TSK komutanları ve çalışanları biliyor. Eğer aptal değillerse, ülke kaosa saplansa, halk ayaklarına gidip darbe yapın diye yalvarsa bile artık TSK’da hiç bir kimse çıkıp darbe yapamaz. YAPMAMALI DA. Bunun tek istisnası organize bir şekilde TSK komuta kademesini ele geçiren ordudaki AVRASYACI/Ergenekoncu ekiptir. Erdoğan orduyu ve yargıyı Ergenekonculara teslim ettiği için eğer bir darbe olacaksa ona bu darbeyi Ergenekoncular yapar. Ancak ben onların da başarılı olacağını sanmıyorum.

Peki darbe mümkün değilse neden 2. darbe olacak yaygarası koparılıyor? 

Bunun çok basit bir nedeni var. Tıpkı 1. darbede girişiminde olduğu gibi 2. darbe girişimi olacak iddiası da BİR SENARYO gereği yapılıyor. Erdoğan Ergenekon ortaklığının rakiplerini ezmeleri için OHAL’in uzatılması gerekiyor. OHAL’i uzatmak için sağlam bir bahaneye ihtiyaç var. İşte o ihtiyacı karşılamak üzere Ergenekoncular, 1. Darbe senaryosunda olduğu gibi yeni bir senaryo yazıp OHAL’i uzatacaklar. Bunun için KATLİAM gerekiyorsa KATLİAM yapacaklar. Hasan Atilla Uğur’un açıklamasından anlaşılan bu. Bunu da ordudaki rakiplerine yıkıp onlar Ordu ve MİT’te kalan son NATOCUları temizlerken Erdoğan da başkanlığı için son hazırlıkları tamamlayacak. Bu kadar basit bu kada net.

İkinci darbe olacak diye yayılan yaygaranın asıl amacının Gülen Cemaatine yönelik yapılan etnik temizliği yeni bir aşamaya taşımak olduğunu düşünüyorum. Halkın FETÖ safsatasından bıktığını gören Erdoğan Ergenekon ortaklığı hem halkı canlı tutmak, hem de Gülen cemaatine yönelik operasyonları daha da derinleştirmek için ikinci darbe olacak diye bir senaryo yazıyor.

Gülen Cemaati zaten bitti daha ne yapabilirler? diyenleriniz olabilir. Bunlar yanılıyor.  Erdoğan’ın bundan sonra Cemaate ne yapacağını anlamak için Hitler’in yahudilere yaptığını aşama aşama görmek bilmek gerekiyor. Anlatayım:

  1. Hitler 1933’de gücü eline geçirdiği zaman ilk önce OHAL ilan etmiş, muhalif basını kapatmış, gazetecileri susturup, muhalefeti etkisizleştirmişti. Bu aşamada kendi ideolojisini güçlendirmek için devlet kurumlarını medyayı kullanıyor, Nazilerin üstün ırk olduğunu anlatıyordu. Erdoğan’ın İslamcı ideolojisini güçlendirmek uyguladığı taktik ile Nazilerin uyguladıkları arasında büyük paralellikler mevcut.
  2. Aşamada tıpkı Erdoğan’ın Kanun Hükmünde Kararnamelerle yaptığı gibi Nümberg yasaları adında yeni yasalar çıkararak Yahudileri memuriyetten atmış, üniversiteler, mahkemeler ve diğer kamu sektöründen atmıştı. 2014’den bu yana Erdoğan’ın yaptıkları ile Hitler’in bu aşamaya kadar yaptıkları nerdeyse bire bir örtüşüyor.
  3. Aşamada Nümberg yasaları ile Yahudiler 2. sınıf vatandaş ilan edildi. Nümberg yasalarıyla yahudiler dinleri veya kendilerini nasıl tanımladıkları ile değil, DİNİ BAĞLANTILARI ile tanımlandılar. (Erdoğan’da cemaatçileri bir Müslüman veya dindar olarak tanımlamıyor. Dini bağlantıları ile tanımlıyor, bunun için KHK’lar çıkarıyor)
  4. 1937-1939 arasında yeni Anti-Yahudi kurallarıyla Yahudiler iyice yalnızlaştırıldı. Artık günlük hayatları da iyice zora sokuldu. Örneğin kollarına Davut yıldızı giyme mecburiyeti,  Yahudilere mal satmama uygulamaları gibi uygulamalarla yahudilerin günlük hayattan soyutlanması sağlandı. Artık yahudiler DEVLET OKULLARINA alınmıyor, sinemaya, tiyatroya veya tatil beldelerindeki otellere, hatta Alman şehirlerinin belli bölgelerinde oturmaları ve belli caddelerde yürümeleri de yasaklanmıştı.   İşte 2. darbe girişimi iddiaları ile Erdoğan’ın öncelikle uygulamak istediği aşama bu aşamadır. 
  5. 1937-39 arasında ya Yahudilerin şirketlerine el konuyor, ya da daha ucuza satmaları için baskılar yapılarak Yahudilerin malları haraç mezat satılıyordu. Erdoğan 15 Temmuz sonrasında bunları da yaptı. 
  6. Kasım 1938’de Naziler Kristallnacht (gece cam kırma) adında bir program geliştirdler. Sokak çeteleri oluşturup Yahudilerin sinagogları, dükkanları, evlerile gecelerde saldırılar düzenleyerek onları vandalize ettiler. Bu çeteler aracılığıyla önde gelen veya direnen Yahudileri öldürdüler. İşte Erdoğan’ın 2. darbe olacak senaryosu bu amaca hizmet edecek. Nitekim Erdoğan açıktan artık dünyanın hiç bir yeri Gülen cemaati için güvenli değildir diyerek katliamların sinyalini verdi.
  7. Bu dönemde Nazilerin düşman ilan ettiği Yahudiler ve diğer ırkları kısırlaştırdığını akılda tutmak gerekiyor. Erdoğan’ın bunu yapamayacağını düşünenler yanılıyor.

Şimdi bandı başa sarıp yeniden düşünelim. Erdoğan’ın Cemaate yapabilecekleri henüz bitmedi. Bu nedenle 2. darbe senaryosuna ihtiyacı var. Bu aşamada Cemaatin, özellikle Fethullah Gülen’in çıkıp kayıtsız ve koşulsuz olarak 2. darbe senaryosu veya başka senaryolara karşı tutumunu net olarak açıklaması zorunluluktur. Gülen çıkıp darbelere karşı olduğunu kayıtsız ve koşulsuz bir şekilde net olarak ortaya koymalı. Böylece Erdoğan’ın 2. darbe senaryosu ile ortaya koymaya çalıştığı oyunu kısmen bozabilir.

Gerçekten darbe karşıtı ve Erdoğan darbesine karşı bizlere düşen görev Ergenekoncu/Avrasyacıların katliam planını boşa çıkarmak için kayıtsız ve koşulsuz yeni darbe senaryolarını bozmak için girişimler yapmak her türlü darbe düşüncesini kayıtsız koşulsuz lanetlemektir. Normalde ben soka çıkmanın yanlış olduğuna inanırım. Sokak sonu gelmez bir iç savaşın ateşleyicisi olabilir. Ancak madem halk sokağa çıkarak darbe girişimini önlemeyi öğrendi 2. darbe girişimi olursa halk yine sokaklara çıkmalı. Böylece bu girişimi de atlatır.

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...