Havuz medyasının “küçük tetikçisi” diye adı çıkan Cem Küçük’ün tetik düşürmediği kimse kalmadı. En son kendi adamlarını vurmaya başladı. En son Mustafa Karaalioğlu ve ekibini hedef alan Cem Küçük aslında kimin projesi, yaptıkları neye, nereye tekabül ediyor?

Cem Küçük’ün kimin projesi olduğunu anlamak için onun hayat serüvenine iyi bakmak gerekiyor. Aslında bu Küçük’ün hikayesi Zonguldaklı sıradan bir ingilizce öğretmeninin sıradan bir tetikçiye dönüşmesinin hikayesi.

Küçük’ün medyaya girişi Profik Yayınları’nda editör olarak çalışırken tanıştığı Rasim Ozan Kütahyalı ile başladı. Rasim Ozan o dönemde bir ekibin koçbaşı olarak çalışıyordu. O dönem kendisiyle birlikte hareket edecek gazeteci ve yazarlarla bir ekip kurmak istiyordu. Ahmet Kekeç ve Salih Tuna ile bir süre böyle çalıştı. Kendi deyimiyle Kekeç’i TV’lere çıkarmaya ikna eden onun önünü açan Rasim Ozan’dı. Ancak Kekeç ve Tuna Rasim Ozan’ın kirli projelerine alet olmadılar.

Zira Rasim Ozan, selam verdiği adamı kendi ekibinin bir parçası gibi sunup patronlarından bonus topluyordu. Amacı şuydu, Rasim Ozan çevresi ve etkinliği güçlü biri. Dolayısıyla medyada elimizde tutumalıyız algısı yaymaya çalışıyordu.

Bu yetenekleriyle Havuz medyasında yükseldi. Serhat Albayrak ile iyi ilişkiler kurdu. Serhat Albayrak’ın yanına sokulup potansiyel tetikçileri kullanmak için bağlantı elemanı olarak görev yapmak istedi.

Doğrusu Albayrak için Rasim Ozan’ın poziysonu oldukça elverişliydi. Sabah’da Rasim Ozan’ı üstüne salamayacağı kimseler için “proxy” sitelere ve yazarlara ihtiyacı vardır.

İşte Cem Küçük böyle çıktı piyasaya. Önce Yeni Şafak’tan İbrahim Karagül’ün danışmanı yapıldı. Bu süreçte bir takım derin ilişkilerin etkili olduğu söylendi.

Cem Küçük Yeni Şafak’ta yazdığı yazılarla Yeni Şafak’ın patronlarının dışındaki odaklara/patronlara hizmet ediyordu.

Yani Yeni Şafak’ı bir “proxy” olarak kullanıyordu. Yeni Şafak’ın patronları bundan memnun olmasa da Cem Küçük’ün arkasının İstihbarat ve Erdoğan’a dayandığı algısı nedeniyle bir süre onu kadrolarında tutular.

Ancak Ahmet Davutoğlu Başbakan olunca Yeni Şafak’ın patronları ve editoryal kadorsu bir tercih yaptı. Zaten Davutoğlu’nun öğrencisi olan Karagül dümeni Davutoğlu’ndan yana kırdı. Erdoğan’dan yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı.

Bu süreçte Yeni Şafak’ta en önemli konu Cem Küçük’e ne yapılacağı sorunuydu. Gazeteden uzaklaştırıldı. Zira Yeni Şafak’ta çalışıp başka patronlara hizmet etmek Albayrakları’ın isteyip onaylayacağı bir şey değildi.

Ancak Cem Küçük ayarsız bir saldırgan olduğu için, zaman zaman elverişli olabilyordu. Ancak onun için bir “proxy” e ihtiyaç vardı. İşte o noktada Ethem Sancak’ın medyası gündeme geldi. Sancak zaten her şeyiyle kendini Erdoğan’a teslim ettiği için Cem Küçük gibi saldırgan bir operasyon yazarını istihdam etmekte behis görmedi.

Cem Küçük de Ethem Sancak’ın grubuna geçtikten sonra yem hakın hem uzak patronlarını memnun etti. Hem Ethem Sancak’tan ayrılan ve ona yan gözle bakanlara şarjör boşattı hem de asıl “proxy” savaşının uç elemanı olarak savaşmaya devam ediyor…

Cem Küçük mantığıyla çalışan “proxy” savşın başka unsurları da var. Bunlar daha bağımsızmış gibi hareket edip bir yerlerden beslenen web siteleri. Zamanı gediğinde onları da yazarız…

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...