Erdoğan on bininci defa açıklama yaptı “Paralel yapıya müsamaha yok” havuzda manşet, “FETÖ şimdi yandı”

Davutoğlu “paralel” dedi havuzda manşet, “Paralelin sonu geldi”

Zerzavatçı Zakir paraleli suçladı havuzda manşet, “Paraleli bitiren açıklama”

Havuz medyasından başka bir insan olduğunuz düşünün. İki yıldır her gün “paralelin ölüp, yanıp bittiğini” okuyorsunuz. Ne düşünürsünüz?

Havuz okurları muhtemelen şöyle düşünüyor: “Ulan bu paralel nasıl bir şeyse iki yıldır her sabah ölüyor, yanıyor, bitiyor ama demek ki gece geri canlanıyor. Diğer sabah havuz yeniden öldürsün diye…”

Peki Cemaat gerçekten bitiyor mu. AKP’nin attığı adımlar Cemaati öldürüyor mu?

Havuz medyasını sevindirecek haberler vermek isterdim. Sonuçta naçar sevindirmek sevaptır ama üzgünüm onlara verecek iyi bir haberim yok. Onlar her gün Cemaati yakarken Cemaat daha da güçleniyor. Gelecek on yılın zihinsel altyapı çalışmalarını yapıyor.

İşte Abant Platformu? 28 Şubat’tan bu yana Cemaatin yaptığı en işlevsel bir platformdu. İlk defa Kürtlerden liberallere gerçekten demokrasi savunan bunun için bedel ödemiş insanlar orada buluştu. AKP’nin yaptıkları AKP’lilerin ve menfaat şebekelerinin Cemaat çeperlerine yapışmış kişiliksiz aydın ve yazarlardan arındırdı. Böylece –Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Hüseyin Hatemi’yi davet etme ilkesizliğini göstererek henüz bu temizliğe hazır olmadıklarını gösterseler- belki ilahi adalet onların çeperlerine yapışıp onları sömüren sülüklerden temizledi. Sülüklerden temizlenmiş bir vücut zayıflamaz güçlenir. Cemaat bunu ancak AKP’nin yardımıyla başarabilirdi. Eğer Cemaate zulmedenler AKP’liler değil de Kemalistler olsaydı yine Cemaatin çeperlerinde bir takım sülükler kalacaktı.

Böylece Cemaat vücuduna yapışmış sülüklerden temizleniyor. Bir de zihnine yerleşmiş sülükler var. Onları temizlemek biraz zaman alacak ama bu süreç bir çok Cemaat mensubu için tam anlamıyla aydınlanma süreci oldu. Şu andaki eksiklik halen eski alışkanlık muhafazakar zihin dünyalarına zaman zaman geri dönebilmeleri. Bunu da atlatınca Cemaat tam anlamıyla tüm hastalıklarından kurtulmuş olacak…

Daha önceki yazımda AKP ile Cemaatin arası açıldıkça dünyanın onlara nasıl kucak açtıklarını yazmış ve Cemaat Erdoğan’a teşekkür etmeli demiştim.

Türkiye’de toplum kesimleri biraz geç öğreniyor ama Cemaat AKP kavgası Cemaate Türkiye’de yeni kulvarlar açmaya başladı bile. Örneğin daha önce KCK operasyonlarını Cemaatin yaptığına iman eden HDP’liler ve daha önemlisi neredeyse tüm Kürtler AKP’nin şehirlere tanklar soktuğunu görünce Cemaat aleyhindeki tutumlarını yeniden gözden geçirdiler. Bunu açıklamaktan da çekinmediler. Bu yönüyle AKP ile Kürtlerin arası açılırken Cemaatin Kürtlere yakınlaştığı görülüyor. Bunun uzun vadede ülkeye yararı olacaktır. Çünkü Kürtleri bu ülkeye bağlayacak tek yapı Cemaat yapısı kaldı. Muhtemelen Kürtler bölünmeyecekse bunun zeminini Cemaatin kurumları sağlayacak…

Yine özgürlükçü solun Cemaate olan bakışı da oldukça yumuşadı. Daha önce Cemaati AKP’den ayırmayan Özgürlükçü sol artık en azından entelektüel düzeyde Cemaatin oturulup konuşulabilecek tek muhafazakar yapı olduğunu gördü.

Perinçek kafalı ulusalcılardaki Anti-Cemaat direnci halen devam ediyor ama onlar zaten çoğunlukla Doğu Perinçek’in izinden gider. Perinçek de AKP’nin yanına gittiğine göre Cemaat onlara mutluluklar dilemeli ve önüne bakmalı…

Peki havuz bütün bu gelişmeleri görmüyor mu? Neden her gün Cemaati bitiren manşetler atıyor?

Evet görüyor ve bizzat gördüğü için o manşetler atıyor. 2014’de mezara gömüp bitirmeyi düşündükleri Cemaat her geçen gün yeni mevziler kazanıp, yeni atraksiyonlar yaptıkça kuduruyorlar. Dikkat ederseniz o tür başlıklar özellikle AKP’de iç tartışmalar, ülkede kaos görüntüleri arttığı günlerin hemen ertesinde daha keskinleşiyor. Tabandaki dağılacağız paniğini gidermek için bir tür terapi seansı o manşetler…. 

Amerikan Askerleri Bağdat’a girdiğinde arkasından Amerikan tank geçerken Saddam’ın propaganda bakanı Essahaf Canlı yayında ne diyordu: “Amerika çöle saplandı, zafere çok yakınız…”

Emre Uslu

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...